Güncelleme Tarihi:
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın duruşmasına, tutuklu sanıklar Murat Çise, Nihat Kızılkaya, Sami Ergazi, Fuat Karaosmanoğlu, Selahattin Apaydın ve Yavuz Uzun ile 54 tutuksuz sanıktan 15'i katıldı.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Çeber'in koğuş arkadaşı Murat Gevrek, Çeber'in koğuşa geldiğinde yorgun ve halsiz olduğunu belirtti.
Çeber'in kıyafetlerinin ıslak olduğunu ifade eden Gevrek, “Çeber bize (Bizi gözaltına alındıktan sonra dövdüler. Askerlerden de dayak yedik) dedi. Oturarak sayım verdiği için dayak yemişti. Yemek yemiyordu” dedi.
Çeber'in, prensip gereği sayım sırasında ayakta olmayı kabul etmediğini söylediğini anlatan Gevrek, olayın yaşandığı gün Çeber'in yine ayağa kalkmadığını, bunun üzerine infaz koruma memurlarının Çeber'i dövmeye başladığını, olayın başlamasının ardından memurların kendilerini yukarıya gönderdiğini aktardı.
Gevrek, “Çeber'i 2 dakikada komposto ettiler. Bahçede dövdüler kendisini ama ben görmedim” dedi.
Tanık Gıyaseddin Şakiroğlu da Çeber'in koğuşa geldiğinde kustuğunu ve halsiz olduğunu anlattı.
Olayın yaşandığı gün memurların kendilerini yukarı çıkardıklarını ifade eden Şakiroğlu, olay sırasında söylendiği iddia edilen “Sayım için ayağa kalkmayanlar bu şekilde cezalandırılacaktır” sözünün tutuklu sanık Fuat Karaosmanoğlu tarafından söylendiği ileri sürerek, Karaosmanoğlu'nu teşhis etti.
Tanık Ahmet Aksu da Çeber'in dövülme sırasında nefes nefese kaldığını ve olayın ardından Çeber'i revire götürdüklerini söyledi.
Olay olmadan önce Çeber'in kendisine bir mektup verdiğini ve mektubu ayakkabısının içerisine sakladığını dile getiren Aksu, “Güvenlik nedeniyle mektubu saklamak zorundaydım. Zaten mektubu daha sonra savcılığa verdim” diye konuştu.
Tanık Rasim İltaş, kendisinin de aynı koğuşta kaldığını belirterek, Çeber'in koğuşa geldiği zaman vücudunda morluklar görmediğini, 1-2 gün yemek yemediğini ve sayımlara kalkmadığını söyledi.
AVUKAT ANLATIMI
İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi yöneticisi olduğu bildirilen avukat Ömer Kavilli de Çeber ve arkadaşlarının gözaltına alındığı gün İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi'ne çağrıldığını bildirdi.
Polis merkezine gittiğinde gözaltına alınanlardan bir kadının yerde yattığını ileri süren Kavilli, polis memurlarının agresif davranışlarının olduğunu, kendisinin ise polisleri yatıştırmaya çalıştığını anlattı.
Kavilli, polislerin kendisine hitap şeklinin kötü olduğunu, onları uyardığını, her şeyin tutanağını tutacağını söylemesinin ardından polislerin yatıştığını söyledi.
Kavilli, “Bir polis memuru, gözaltına alınanların nezarethanede slogan atması üzerine onlara dönerek orta parmak işareti yaptı. İnsan olarak utandım. Yatıştırıcı olmaya çalıştım. Nezarethanede Çeber'i de gördüm. Başında yara vardı. Orada şiddete uğrayıp uğramadığını bilmiyorum” dedi.
ÖZKAN VE SAÇAN'IN TANIKLIĞI REDDEDİLDİ
Tutuklu sanıkların tahliye istemlerini reddeden mahkeme heyeti, “Ergenekon” davası sanıklarından gazeteci Tuncay Özkan ve eski polis müdürü Adil Serdar Saçan'ın tanık olarak dinlenmeleri istemini, Çeber ile aynı koğuşta kalmadıkları gerekçesiyle reddetti.
Mahkeme heyeti, diğer tanıkların dinlenmesi ve bilirkişi raporlarının incelenmesi için taraflara süre vererek, duruşmayı erteledi.
Bu arada, bilirkişi tarafından çözümlenen CD görüntülerinin bugün itibarıyla mahkemeye sunulduğu öğrenildi.
Engin Çeber'in kız kardeşi Şerife Çeber, duruşma sonrası tutuklu sanıklardan Selahattin Apaydın'ın yüzüne tükürerek, “Benim kardeşim toprağın altında sen de bayramı cezaevinde geçireceksin” diye tepki gösterdi.
Salondan çıkan Çeber'in, adliye koridorunda tutuksuz sanıklardan Murat İşler'e “Benim babam da askerdi ama senin gibi değil” diye bağırarak, sinir krizi geçirdi.
Öte yandan duruşmayı, Uluslararası Af Örgütü'nden 2 gözlemci de izledi.
Çeber ailesinin avukatı Taylan Tanay, duruşma sonrası adliye önünde yaptığı açıklamada, tutuklu sanıkların yüksek güvenlikli bir cezaevinde kalması gerektiğini, ancak Paşakapısı Cezaevi'nde tutulduklarını aktardı.
Taylan, “Burada rahat davranıyorlar. Bu ayrıcalık nedenini öğrenmek için gerekli yerlere müracaatta bulunduk. İşkencenin ortadan kalkmasını istiyoruz. Hasta tutukluların serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi.
Bu arada, duruşmanın görüldüğü adliye önünde toplanan bir grup, Engin Çeber'e destek gösterisinde bulundu.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Çeber, Sarıyer'de 28 Eylül 2008 tarihinde yaklaşık 10 kişilik bir grup ile izinsiz toplantı ve gösteri yapmak isterken kimlik kontrolü yapan polislerce arandığı için gözaltına alınmıştı.
Daha sonra tutuklanarak Metris Cezaevi'ne götürülen Çeber, kaldırıldığı hastanede ölmüştü.
Bakırköy Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturmanın ardından, olayda sorumluluğu bulunduğu öne sürülen 39 infaz koruma memuru, 3 cezaevi müdürü, 13 polis, 4 jandarma ile bir doktor hakkında dava açılmıştı.
Davanın iddianamesinde, Çeber'in gerek gözaltına alınırken, gerekse cezaevinde görevlilere direndiği ve kötü muamele gördüğü öne sürülerek, sanıkların, “işkence”, “kötü muamele”, “kasten yaralama”, “görevi kötüye kullanmak”, “görevi ihmal” ve “kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.