Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2001 00:00
UZANLAR bana dava açmış. 1 trilyon mu ne istiyorlar... Kusura bakmasınlar, sıfırları sayamadım. Beni ‘‘satın aldıkları’’ gazetecilerle karıştırmış olmalılar. Ne yazık ki böyle bir param yok. Zaten onların derdi de bu parayı almak değil. Onların derdi beni ürkütmek. Merak etmeyin, ürkmem. Bu yazılar bana dava kaybettirmez. Şimdi davayı bir kenara bırakalım da, Uzanlar'ın ‘‘iş’’lerine bakalım. Gelin yine şu Çukurova Elektrik'e biraz daha göz atalım. Çukurova Elektrik, Uzanlar'ın bir numaralı para kaynağı. Her işlerini bu şirket vasıtasıyla yürütüyor, İmar Bankası ve İmar Off Shore aracılığıyla küçük yatırımcıları, ‘‘çırak’’ çıkarıyorlar. Bakın iş nasıl yürüyor. Çukurova Elektrik yapacağı yatırımlar için Kıbrıs'ta Uzanlar'a ait İmar Off-Shore Bankası'ndan yüksek miktarda kredi alıyorlar. Tahmin edeceğiniz üzere bu krediler çok yüksek faizli. Çukurova Elektrik (ÇEAŞ), zaman zaman ihtiyacını bile çok çok aşan kredileri yüksek faizle patronunun Kıbrıs'taki bankasından alıyor. Uzmanlara göre bu yolla ÇEAŞ'ın kárı İmar Off Shore'a aktarılıyor. Tatlı kazanç. Ama yetmiyor. İmar Off Shore'dan gelen ‘‘yüksek faizli para’’, ÇEAŞ tarafından İmar Bankası'na ‘‘düşük faizle’’ yatırılıyor. Böylece ‘‘halka açık’’ ÇEAŞ zarar, Uzanlar'a ait İmarbank ve İmar Off Shore Bank bu şirket üzerinden kár ediyor. Bu durumu fark edip yıllardan beri inceleme yapmak isteyen SPK'ya ise her türlü güçlük çıkarılıyor. Ama yine de bu sözünü ettiğim durum SPK kayıtlarında açıkça görülüyor. Uzanlar'dan ucuza hisse devriUZANLAR Telsim'i kurarken de, her işlerinde olduğu gibi ÇEAŞ'ın kaynaklarına el attılar. Halka açık bu şirketi ‘‘babalarının kasası’’ gibi kullanan Uzanlar Telsim'in yüzde 15 hissesini kuruluş aşamasında ÇEAŞ'a sattılar. Yatırımlarda da her zaman olduğu gibi ÇEAŞ'ın parasını da kullanmış oldular. Oysa bu durum ÇEAŞ'ın Uzanlar'ın kontrolüne geçmesini sağlayan devir sözleşmesine aykırı bir durum oluşturuyordu. Çünkü sözleşme gereği ÇEAŞ ‘‘Faaliyet alanı dışındaki konularda yatırım yapamazdı’’.Durumu fark eden SPK hemen Uzanlar'ı ve ÇEAŞ'ı uyarıp bu hisselerin devrini istedi. Aslında Uzanlar'ın istediği de buydu. Çünkü ÇEAŞ'la işleri bitmişti. Ve SPK'nın bu uyarısı ÇEAŞ'ın elindeki hisseleri ‘‘bedavaya’’ kapatma yolunun anahtarı olacaktı.ÇEAŞ ilk sermaye artırımına katılmadı. ÇEAŞ'ın ‘‘rüçhan hakkı’’nı kullanmaması sonucu açıkta kalan yüzde 13'lük Telsim hissesi bir anda Rumeli Holding tarafından satın alındı. Üstelik de üzerinde yazan nominal değerden. Oysa basit bir piyasa hesabıyla o gün o hisselerin değeri en az 1 milyar dolar civarındaydı.Küçük bir oyunla ÇEAŞ'ın parası, Rumeli Holding'e aktarılmıştı. Üstelik de tamamen ‘‘yasal’’ olarak. Ünlü yatırımcı Mark Mobius ve ona ait Templeton Fonu'nun en fazla canını yakan olaylardan biri de işte bu. Uzanlar'ın başta Motorola olmak üzere her türlü işi Türkiye'nin prestijini fena halde sarsıyor. Ama SPK kayıtlarında yer almasına ve pek çoğu mahkemelik olmasına rağmen, bu adamlara bir şey olmuyor. Ne dersiniz, ‘‘vicdan ve cüzdan’’ meselesi mi?Cennet ve cehennemHİKÁYE bir arkadaşımdan geldi, paylaşmak istedim. ‘‘Son derece iyi, herkesin sevdiği bir adam, köpeğiyle birlikte yolda yürürken bir otomobil çarpması sonucu ikisi de ölürler.Birlikte bulutların üzerine yükselirler ve geniş büyük bir alana gelirler. Kapısında son derece güzel, temiz yüzlü iki kişinin durduğu bir yer görürler. Gelip kapıdan bakarlar. İçerde hoş müzikler çalınmakta, kuş sesleri, derelerin şırıltılarına karışmaktadır. Adam kapıdakine sorar:- Burası neresi?Kapıdaki yanıtlar:- Cennet elbette. Adam sorar:- Girebilir miyiz?Kapıdaki yanıtlar:- Elbette.Adam tam girecekken durdururlar:- Siz girebilirsiniz. Ama köpeğiniz giremez.Bir yanda cennet, diğer yanda ise can dostu köpeği vardır. Adam düşünür. Köpeğini bırakmayı kendine yediremez. Ve cennete girmekten vazgeçer. Biraz daha yürür. Başka bir kapıya gelir. Bu arada çok acıkmış ve susamıştır. Kapı kırık döküktür. Kapıda temiz yüzlü ama bakımsız birisi vardır.Adam gelir içeri bakar. İçeride ne müzik esesleri, ne de dere şırıltıları vardır. Hoş bir
yemek kokusu gelmektedir. Adam sorar:- Yemeğiniz var mı?Kapıdaki yanıtlar:- Var elbet. Yemek de var, içecek de. - Girebilir miyim?- Tabii buyrun, der kapıdaki. Adam tam girecekken duraklar. - Köpeğim de var. - O da girebilir, der kapıdaki. Adam ve köpeği içeri girip karınlarını doyurur, bir de güzel uyku çekerler. Sonra da kapıdakine sorar adam:- Burası neresi?- Cennet, der kapıdaki. - Az ilerde başka bir yer daha var, oradakiler de oranın cennet olduğunu söylüyorlar, orası neresi? diye sorar adam. - Orası cehennem der kapıdaki. - Ama adınızı kullanıyorlar. Yasaklasanıza, der adam. - Kullansınlar, der kapıdaki. Hiç değilse bizi bir can yoldaşlarını satmaya hazır şerefsizlerden kurtarıyorlar!’’NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Fuhuşu kontrol altına alamayanlar, otel kapatmakla sonuca ulaşamayacaklarını anladıkları zaman.
button