A.A.
Oluşturulma Tarihi: Nisan 25, 2008 10:41
Dünyada kuru çay üretimi açısından 5'inci, kişi başına tüketim açısından 4'üncü durumda olan Türkiye'nin, “milli içeceğini” korumak, üretimini devam ettirebilmek açısından, ilk tahminlere göre yaklaşık 7 milyar YTL'lik yenileme yatırımı yapması gerekiyor.
Ortalama ekonomik ömrü 50-60 yıl olan çaylıkların yenilenmemesi halinde, çay üretimi ve kalitesi çok düşeceği için, Türkiye, AB'ye üyelik ile birlikte, pazarını, Çin ve Hindistan çaylarına kaptırmış olacak.
Ayrıca Karadeniz Bölgesindeki 204 bin aile de geçim kaynağını kaybedecek. Çaylıkların yenilenmesi için öncelikle, uygun çay fidanı türlerinin belirlenmesi, bu fidanların çoğaltılması gerekiyor.
Mevcut durumda 7 milyar YTL olarak hesaplanan maliyetin, devlet ve çay üreticileri arasında nasıl paylaşılacağı, devletin buna nasıl katkı sağlayacağı konularının da ortaya konması gerekiyor.
TBMM KİT Komisyonunda Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (ÇAYKUR) 2006 yılı hesapları görüşülürken, Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Yüce, Türkiye'nin çay üretimini devam ettirebilmesi için çaylıkların yenilenmesinin gereğini vurguladı.
Çaylıkların ortalama ömrünün 60 yıl olduğunu, Türkiye'de çay bitkisi üretiminin 1930'lu yıllarda başladığını hatırlatan Yüce, söz konusu yıllarda kurulan çaylıkların bu yıllarda ekonomik ömrünü doldurmaya başladığına işaret etti. Türkiye'deki çay bahçelerinin tohumdan kurulduğunu, tohumdan başlayarak üretilen çay bitkisinin iyi vasıf ve özellik göstermediğini anlatan Yüce, “birim alandaki verim ve kalitenin artırılması için, yenileme programında niteliği bilinmeyen melez tohumlar yerine üstün nitelikli ve bölgeye uygun klonlardan vegetatif yolla elde edilen fidanların kullanılması gerektiğini” belirtti.
Ekonomik ömrünü tamamlayan çaylıkların yenilenmesinin öncelikli bir sorun olduğunu vurgulayan Yüce, bunun Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından da eylem planına alındığını ve bu yıl Ocak ayından itibaren 3 yıllık deneme projesine başlandığını söyledi.
Deneme projesi kapsamında öncelikle üstün kaliteli, verimli ve yöreye uygun çay seleksiyonlarının belirlenerek. Bunların fidanlarının üretilmesi, belirli alanlarda denenmesi ve uygun görülenlerin çoğaltılması çalışmalarının yapılacağını anlatan ÇAYKUR Genel Müdürü Ekrem Yüce, deneme projesi kapsamında yapılan çalışmalara göre, bir dekar çaylığın yenilenmesinin, 4 yıllık üretim kaybı da dikkate alınarak 9 bin YTL'ye mal olduğunun hesaplandığını bildirdi.
Bu konudaki kesin maliyetin, deneme projelerinin tamamlanıp kesin projenin hazırlanması ile ortaya çıkacağını kaydeden Yüce, yenileme çalışmalarının 20 yılda tamamlanması gerektiğine işaret ederek, dolayısıyla ortaya çıkacak maliyetin zamana yayılacağını belirtti.
Yüce, yenileme çalışmalarının yapılmaması halinde çay bitkisinden verim, kaliteli ürün almanın mümkün olmadığını vurgularken, şöyle konuştu:
“Doğu Karadeniz'deki çay bahçelerinin büyük bölümü ekonomik ömrünü tamamlama aşamasına yaklaştı. Eğer çay bitkisinde 60 yıldan sonra yenileme yapılmazsa, üretimin devamlılığı sağlanamaz. Ayrıca ürettiğimiz çayların yüzde 80'i orta sınıf kalitede. Yüzde 20'sinin evsafı ise çok yüksek, kaliteli çay. Yenileme yapılmazsa kaliteli çayın oranı daha da düşecek. AB'ye üyelik gerçekleşince, gümrük vergileri sıfırlanınca, kurum kendini koruyamayacak hale gelecek.
Çin, 850 bin ton kuru çay üretiyor. Bir işçinin maliyeti aylık 150 dolar. Biz de ise 2 bin dolar. Bizim çaylarda selülozik yapı çok yüksek. Ayrıca Çin ve Hindistan çaylarında ekstrat oranı yüzde 38-40. Dünya ortalaması ise yüzde 33'ün altında değil. Bizde yüzde 32 düzeyinde. Çin'de yaş çayın kg alım fiyatı 5-10 cent. Türkiye'de 55 cent. Biz 1 kg kuru çayı 3,5 dolara mal ederken, dünya piyasasındaki fiyatı 2 dolar. Bu maliyetler nedeniyle, biz ancak daha kaliteli çay üretip, tüketiciyi alışkanlıklardan vazgeçirmeyerek, başka çaylara ve ürünlere yönelmesini önleyerek ayakta kalırız. Çay üretim alanları doğal sınırlarına ulaştı. Bu nedenle artık verimi ve kaliteyi artırmaya yönelik projeler uygulanması gerekir.”
“ÜRETİCİ DE ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUN”
Komisyona sunulan bilgilere göre, Türkiye'de 766 bin dekar alanda, 204 bin üretici aile çay tarımı ile uğraşıyor. Bir dekar çaylığın yenileme maliyeti, yaklaşık 9 bin YTL olarak hesaplanırken, 766 bin dekar çaylık için 6,8 milyar YTL; yaklaşık 7 milyar YTL kaynak gerektiği ortaya çıktı.
Çay fidanları dikildikten 5 yıl sonra ürün vermeye başladığı ve 10-15 yılda ekonomik verime ulaştığı dikkate alınırsa, çaylıkların yenileme çalışmalarına bir an önce başlanması gerektiği vurgulandı. Yenileme çalışmalarının 20 yılda tamamlanması ve devam etmesi gerektiği belirtilirken, şimdilik 7 milyar YTL'lik kaynağın nasıl karşılanacağı da komisyon üyeleri arasında yoğun tartışma konusu oldu.
Devletin bu tür yatırımları artık karşılayamayacağı, kırsal kalkınma nitelikli bu tür projeleri dış kaynak desteğinin aranması gerektiği belirtilirken, bazı milletvekilleri, “üreticinin de elini taşın altına koymasının zorunlu” olduğunu ifade etti.
Kamu sektörü temsilcileri, AB'ye üyelik halinde çayda vergilerin kaldırılması nedeniyle çay tarımının ciddi tehdit altında kalacağını, kırsal kalkınma projesi hazırlanarak bu konuda AB'den destek istenebileceğini anlattı. Yapılan bir ön çalışmaya göre, çaylıkların yüzde 6'sının yenilenmesi için bile, 20 yılda 250 milyon dolar kaynak gerekiyor.
AK Parti Samsun Milletvekili ve KİT Komisyonu Sözcüsü Ahmet Yeni, devletin artık bu tür yatırımlara kaynak ayıramadığını belirtirken, “Devlet bu şekilde işin içinden çıkamaz. Çay üreticileri de elini taşın altına koymalı. Benim kayınpederimin de çaylığı var. Yıllardır buradan para kazanıyor. Kendilerinin buraları yenilemesi lazım. Karpuz tarlasını, buğday tarlasını devlet mi yeniliyor? (Çaylıkları devlet yenileyecek) dememek lazım. Bu kadar kaynağı aktaracak durumumuz yok” diye konuştu.
Çaylıkların yenilenmesinin kesin maliyeti; ÇAYKUR'un 3 yıl içinde kesin projeyi hazırlaması ile ortaya çıkacak. Ancak üretici aile başına düşen çay alanlarının çok küçük, buradan kazanılan paranın da yenileme yatırımlarına yetmeyecek kadar küçük olması nedeniyle, üreticinin tek başına yenileme yatırımına gidemeyeceği, mutlaka uygun şartlı krediler ile desteklenmesi gerektiği vurgulanıyor.
Türkiye'de çay tarımının başlangıcı 1917 yılına kadar uzanıyor. Batum ve çevresinde incelemeler yapmak üzere, bölgeye aralarında Halkalı Ziraat Mektebi Alisi Müdür Vekili Ali Rıza Erten'in de yer aldığı bir heyet gönderiliyor. Yapılan inceleme sonucu hazırlanan raporda, Batum ile benzer ekolojiye sahip Doğu Karadeniz Bölgesi'nde çay ve narenciye bitkilerinin yetiştirilebileceği belirtiliyor.
Bölgede yaşanan işsizlik, göç ve ekonomik sorunların çözüme kavuşturulması için, 1917 yılında hazırlanan rapor da dikkate alınarak, TBMM'nde 1924 yılında, Rize ili ve Borçka Kazasında Fındık, Portakal, Mandalina, Limon ve Çay yetiştirilmesine dair 407 Sayılı Kanun kabul edildi. Çay tarımı bu kanun ile yasal güvenceye kavuşturulurken, çay üretimi çalışmalarının yürütülmesinde Ziraat Umum Müfettişi Zihni Derin görevlendirildi.
1924 yılından 1937 yılına kadar yapılan çalışmaların olumlu sonuç vermesiyle Batum'dan 1937 yılında 20 ton, 1939 yılında 30 ton çay tohumu, 1940 yılında 40 ton çay tohumu ithal edilerek çay bahçesi tesisi çalışmalarına başlandı. İlk yaş çay yaprağı hasadı ve kuru çay üretimi 1938 yılında gerçekleştirildi. 1940'ta çıkarılan kanun ile çaycılık yasal güvenceye kavuşturulurken, çay tarım alanları giderek genişledi. İlk çay fabrikası, 1947 yılında Rize'de kuruldu. 1963 yılına kadar ithalat ile karşılanan iç tüketim talebi, 1963 yılından sonra yurt içi üretim ile karşılanmaya başlandı.
ÇAYKUR halen 46 fabrikada üretim yapıyor. Türkiye'de yılda, 1 milyon-1,2 milyon ton yaş çay yaprağı üretiliyor.