Güncelleme Tarihi:
Depremin önemli hasarlar oluşturduğu Mollakasım, Dibekdüzü, Arısu ve Topraktaş köylerinde jeolojik inceleme yapan Köse, Van Gölü etrafındaki falezleri de kontrol etti.
Dibekdüzü ve Mermit Çayırı (Topraktaş köyü) mevkisinde Karasu Irmağı kıyısında depremin etkisiyle sıvılaşmalar ve zemin yayılmaları olduğunu fark eden Köse, Karasu Irmağının Van Gölü'ne döküldüğü delta sahasında oluşan sıvılaşmaları inceledi. Köse, sıvılaşmaların oluştuğu nokta ve çatlaklardan incelenmek üzere kum örnekleri aldı.
Van Gölü kıyısındaki falezlerde depreme bağlı olarak meydana gelen küçük çaplı toprak kaymalarını da inceleyen Köse, falezlerdeki ve Karasu Vadisi'ndeki çalışmalarını fotoğrafladı.
VAN'DA MEYDANA GELEN ÇATLAKLAR / FOTO GALERİ
Jeolojik incelemelere yönelik notlar tutan Köse, yaptığı açıklamada, Karasu Vadisi'nin suya çok doygun bir zemin olduğunu belirterek, “Arısu ve Dibekdüzü mevkisinde Karasu geniş bir yayılım yaparak Van Gölü'ne doğru akar ve bu nedenle geçtiği bu düz alanın zemini suya oldukça doygundur. Suya doygun bu zeminler üzerinde bol miktarda sıvılaşmanın geliştiğini gördük” dedi.
Köse, şunları söyledi:
“Toplumumuzun son 15-20 yıldır yaşanan yıkıcı depremlerden de tecrübe edindikleri gibi sıvılaşma, yüzeye yaklaşık 20 metreden daha yakın seviyede yeraltı suyu içeren sahalarda, zemindeki toprak ve alüvyal katmanlarda kum taneciklerinin yeterince bulunması durumunda, kum taneciklerinin deprem dalgalarının yarattığı titreşimler sonucu vakumlanarak dışarıya fışkıran yeraltı suyu ile birlikte yüzeye yığılması sonucu oluşan doğal bir olaydır. Bunlar bazen o kadar kuvvetli ve etkili olur ki, inşaat ve mimari yönden hatasız, depreme çok dayanıklı ve sağlam binaların, ovalarda hiç çökmeden bile devrilmesine veya yan yatmasına neden olur. Ovalarda ve düzlüklerde büyük apartmanların yıkılmasına sebep olacak kadar zeminin altından madde boşalmasını beraberinde getirirler. Dolayısıyla bu tür zeminlerde ev ve bina yapmaktan kaçınılmaktadır.”
Yarıkların olduğu alanlarda zemine yayılan kumlardan örnekler alan Köse, “Hacettepe Üniversitesi'nde bu konu üzerine ortak çalıştığımız hocalarımız var, laboratuvarlarda bunların birtakım analizlerini yaparak zeminler hakkında bilgi sahibi oluyoruz” diye konuştu.
Hem Karasu Irmağı'nın geçiş yaptığı noktalarda, hem de diğer akarsuların yayılı olduğu düşük eğimli saha ve düzlüklerde depremle birlikte bol miktarda zemin yayılmalarının geliştiğini belirten Köse, “Zemin yayılmaları genellikle herhangi bir doğrultu seçmeksizin, zeminlerin sıkışmadan kolay kaçış yapabilecekleri zayıf zonlara (sahada mevcutsa akarsu kenarlarına) doğru yayılmalarıyla meydana gelirler. Genellikle nehrin hemen kenarında bunlara eşlik eden çatlaklar gözlenmektedir. Ben de bunların jeolojik ayrıntılarına yönelik incelemelerini ve ilgili ölçümlerini yaptım” dedi.
Köse, sıvılaşmaların ve zemin yayılmalarının depremin etkisiyle olup olmadığının sorulması üzerine, şunları söyledi:
“Genellikle uygun özellikteki bölgelerde, depremin etkisiyle, depremin meydana getirdiği titreşimlerle, bu zeminler hareket eder. Bu bölgede bazı heyelanlı sahalar da bulunmaktadır. Bunlardan farklı olarak yer yer yüzey akmaları da meydana gelmiştir. Bu yüzey akmaları da heyelan oluşumu tamamlanamadan çok yavaş gelişen toprak kaymaları ile ilişkilendirilirken, birtakım kubbemsi, göbeksi yapılar oluşturarak zayıf yamaç hatları boyunca toprağın yavaş bir akışı şeklinde gelişirler.”