Cartier'de dijital devrim

Güncelleme Tarihi:

Cartierde dijital devrim
Oluşturulma Tarihi: Mart 04, 2012 00:00

Cartier'nin meşhur panteri film yıldızı oldu. Ünlü Fransız mücevher markası, 165'inci yıldönümü vesilesiyle tarihinde ilk defa bir kısa metraj kurumsal film çekti. Cartier'nin Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü Alessandro Patti filmi, markanın tarihini ve Türkiye'deki yolculuğunu anlattı

Haberin Devamı

Her şey Paris'teki Grand Palais'de (Büyük Saray) başlıyor. Pırlantalardan oluşmuş panter silkiniyor, üstündeki taşlardan kurtulup Rusya'dan başlayıp Çin'de devam eden ve Hindistan'da son bulan bir yolculuğa çıkıyor. Yolda karşısına ejderha ve fil gibi değişik yaratıklar da çıkıyor, ikonik tasarımlı yüzük ve bilezikler de... Panterin yolculuğu, yine Paris'te, Cartier kadını ruhunu temsil eden Kanadalı manken Shalom Harlow'la karşılaşmasıya son buluyor...

Bu yolculuk, mücevher denince ilk akla gelen, Fransızların medar-ı iftiharı Cartier'nin tarihini anlatan 'L'Odysée de Cartier' (Cartier Serüveni) filminden alınma. Yalnızca üç buçuk dakikalık filmin yapımı yaklaşık iki yıl sürdü. Yönetmeni Louis Vuitton ve Chanel gibi markalara da reklam filmleri çekmiş ünlü Fransız reklam yönetmeni Bruno Aveillan.

Haberin Devamı

Bu film, Cartier için bir dönüm noktası. Cartier'nin Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü Alessandro Patti bunun nedenini şöyle anlatıyor: "İlk defa dijital medyaya giriyoruz. Çok yenilikçi ve açık fikirli olmasına rağmen bazı konularda, özellikle iletişimle ilgili çok muhafazakârız. Markanın değerini korumak için yazılı basın dışında hiçbir mecrada bulunmamaya özen gösteriyorduk. Dijital medya, şu anda Cartier'nin standardına uygun kalite seviyesine ulaştı. Biz de 165 yıllık markamızın tarihini, kültürünü ve değerlerini anlatmak için bu kısa filmi yaptık."

BAŞKA MARKALARIN BİZİ İZLEME KOMİTESİ VAR

Marka 165 yıllık ama Türkiye'deki şubesi yalnızca beş yıl önce İstanbul'da açıldı. Başta Türk müşterileri çekmek kolay olmamış. Hatta bir dönem kapanma tehlikesi bile geçirmiş. Ama Patti şu an işlerin çok iyi gittiğini anlatıyor: "Başta zorlandık çünkü Türkiye'de yüksek kalitede bir mücevher pazarı var. 12. yüzyıldan beri Hindistan'dan gelen taşlar dünyaya İstanbul üzerinden açılır. Yerel rakiplerimiz çok güçlü. Üstelik fiyatlarımız onlarınkinin çok üstünde. Ama biz de dünyada mücevherin en iyisiyiz... Herkes yaptığımızı kopyalıyor. Hatta diğer markaların, sadece yaptıklarımızı ve stratejilerimizi takip etmekle görevli komiteleri var! Cartier'nin ürünleri asla demode olmaz. 100 yıl önce tasarlanan mücevherler hâlâ en fazla istenen ve müzayedelerde en pahalıya alıcı bulanlar. Şimdi ürettiklerimizin modası da bir yüzyıl daha sürecek. İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, tahta çıktığında 1930'da yapılmış Cartier marka bir tacı babasından miras aldı. Geçen yılki kraliyet düğününde, Kraliçe Elizabeth de bu tacı Prens William'ın eşi Kate Middleton'a verdi. Bu da Cartier'nin ruhunu yansıtıyor: Nesillerden nesillere geleneği yaşatmak."

Haberin Devamı

 TÜRKİYE'NİN SORUNU 'BEN DE!' SENDROMU

 Patti, Cartier kullanıcılarının profilini şöyle tanıtıyor: "Özgür ruhlu, zarif ve tarihe karşı tutkulu kadınlar... Bu müşteriler basit tasarımların ötesini ister; sırf trendy diye bir modeli almaz. Maalesef Türkiye'deki kadınlarda bir 'Ben de! sendromu' var. Moda neyse herkes onun peşinden koşuyor. Ürünleri sırf trend olduğua için satın alıyorlar. Oysa müşterilerimiz ürünleri birinde gördüğü için değil, güçlü karakterlerinden dolayı; ürünlerimizin yaratıcılığını beğendiklerinden satın alır."

Türkiye'deki butik ilk açıldığında müşteriler yalnızca köklü zenginlerdi. Şimdi yeni zenginler de Cartier'yi öğrenmeye başlamış: "Köklü zenginler, çok seyahat ettiğinden bizi zaten bilir. Asıl zorluk yeni zenginleri çekmekti. Bunu da yavaş yavaş başardık. Yemek ve kokteyller düzenleyip markanın 165 yıllık tarihini anlatmaya çalışıyoruz. Yeni zenginler, markanın arkasında ne bulunduğunu öğrenmek, bir rüyayı satın almak istiyor. Artık, "Bakın yeni saatimin fiyatı şu kadar!" demek yerine "Bakın, yeni saatimin tarihi şu yıllara kadar gidiyor" diye anlatıyorlar."

Haberin Devamı

Fiyatları 1000 Euro'dan 10 milyon Euro'ya kadar çıkan Cartier ürünleri arasında Türkler'in en fazla tercih ettikleri yerel mücevhercilerde benzerlerini bulamayacakları 'panter' temalı yaratıcı koleksiyonlar. İkonik 'love bracelet' ve trinity yüzükler de favoriler arasında. Klasiklere fazla rağbet edilmiyor...

 ATİNALILAR PARALARINI KORUMAK İÇİN BÜYÜK TAŞ SATIN ALIYOR

Beş yıl önce, Türkiye şubesinden kısa süre önce Atina şubemizi açmıştık. O zamanlar Yunanistan pazarı müthiş bir büyüme içindeydi. Atina butiğimiz Londra ve Milano'dakilerle yarışıyordu. Türkiye'yse yalnızca potansiyeli olduğu bilinen bir pazardı. Beş yılda tüm bunlar tersine döndü! Türkiye'deki işler patlıyor! Yakında iki-üç mağaza daha açacağız. Yunanistan'daysa sıkıntı büyük. Şu an için direniyoruz ama ülkenin durumu gerçekten kötü. İki yıldır insanları kızdırmamak için büyük etkinlikler yerine bire bir iletişim çalışmaları yaptık. Şu an hâlâ eski para birimi drahmi'ya geri dönme tehlikesi var. Oradaki müşterilerimizin çoğu paralarını yurtdışına kaçırdı. Kaçıramayan eski Yunan aileleri içinse yeni yatırım aracı büyük, değerli taşlar satın almak. Yurtdışına bir milyon Euro kaçırmak yasadışı ama, bir Cartier mücevher göndermek değil...

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!