Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2003 00:00
HİKAYE malum... Afla birlikte ne kadar sabıkalı varsa, işledikleri suçla ilgili tüm incelikleri de içerdeki ustalarından öğrenmiş vaziyette sokağa çıktı.Sonra cepçilik, arpacılık, pantuflacılık, hamintoculuk aldı yürüdü. Kapkaç sırasında sürüklenen insanların görüntüleri iç burktu. Bir iki hadise bu sayede büyüdü ama neticede ne oldu? Hiç!Son bir ayda, benim gözümün önünde 10'dan fazla hadise yaşandı. Çevremdekilerin anlattıklarını dinleyince, hálá çarpılmamış olmama hayret etmekle yetiniyorum sadece.Polis de kendince haklı. Diyor ki; ‘‘Ben yakalıyorum, 10 dakika sonra çıkıyor adam...’’CMUK'un 110'uncu maddesine göre, 7 yıldan fazla ceza gerektiren ağır suç işlemediyseniz veya toplumu infiale sürükleyecek bir yanlışınız olmadıysa tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyorsunuz.Yani bir yerde, suç işlemeyenler yasal güvence altına alınmış oluyor.Bu konuyla ilgili tuğla gibi kitap yapılabilecek kadar yazı çıktı, bir de ben tırmalamayayım.Ben size bir iki örnek anlatıp, riski azaltmak için neler yapabileceğiniz hakkında tüyo vermekle yetineceğim.* * *Bakmayın ‘‘Beyoğlu'nun değişen yüzü’’ haberlerine.Beyoğlu Güzelleştirme Derneği yılda bir kere Çiçek Pasajı'nı kapatıyor (Laf olsun diye değil, perdeyle filan bayağı kapatıyorlar), içerde poz poz fotoğraflar çektiriyor ve bu
haber ‘‘Ünlüler Beyoğlu'nda doyasıya eğlendi. Beyoğlu eski güzel günlere dönüyor’’ diye haber oluyor.İnanmayın arkadaşlar. Beyoğlu yeniden, hem de eskisinden hızlı bir şekilde suç işlenen bir yer haline geliyor.Benim sürekli takıldığım mekanlar Vakko'nun karşısındaki İmam Adnan Sokak'tadır.Bu sokak, Büyük Parmakkapı Sokak, Mis Sokak ve bu civardaki birkaç sokakta daha, geceyarısından sonra uyanık olmayan bir vatandaşın çarpılma ihtimali çok ama çok fazladır.Geçenlerde İmam Adnan Sokak'ta takıldıktan sonra evlere dağılacağız. Yanımdakileri ‘‘Çantanızı kapatın, cep telefonu ve cüzdanları pantolonunuzun ön cebine alın’’ diye uyarıyorum.Bu da yeni takıntım oldu bu arada... Ben bunları söylerken, sokakta ara sıra gördüğüm 2-3 tane ufaklık geldi.‘‘Ağbi, biz seni tanıyoruz, senin yanındakilere yanlış yapılmaz’’ dedi bir tanesi. Ben de ‘‘Tabii canım, tabii’’ dedim.Biz bu muhabbeti yaparken, ekipteki arkadaşlardan birinin makyaj çantası çarpılmış.Yani bu kadar aleni... Hele bir de kış ya; millet lahana gibi geziyor. üst baş kalın olunca, çarpıldığını anlamıyor bile.* * *İstiklal Caddesi'nde CD vesaire satan bir mağazanın sahibi anlattı. Hırsız, gözünün içine baka baka raftan 9-10 tane (Elinin büyüklüğüne göre) CD'yi kapıp gidiyormuş.Yakalarsan ne ala... Yoksa gitti 250 milyon liralık CD...Benden size tavsiye, özellikle gece yarısından sonra, sokak satıcılarının tezgahlarında duraklamayın.Değerli eşyalarınızı mümkün mertebe, pantolonunuzun ön cebinde taşıyın.Size bir şey (Çiçek vesaire) satmak üzere üzerinize gelenlerin sayısı birden fazlaysa çarpılmak üzeresiniz demektir.Arka sokaklarla, ana caddenin pek bir farkı yok, o yüzden İstiklal'de yürürken de dikkatli olun.İçkiliyseniz, çarpılma riskiniz katlanıyor. Kozmonotları çarpmak daha zahmetsiz olduğundan, ideal 'kek' durumuna düşüyorsunuz.Bir de sizi çarpanın tipini hatırlamıyorsanız, zahmet edip de karakola bile gitmeyin. Zaten polis yakalasa da, malumunuz adamlar rahat rahat çıkıyorlar.
button