Ümit ÇETİN/ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2007 00:00
Atatürk’ün değişik alanlardan uzmanları davet edip düşünce alışverişi yaptığı, ülke meselelerini tartıştığı ünlü ’Çankaya Sofrası’, Cumhurbaşkanı Gül tarafından tekrar canlandırılıyor. Gül’ün 28 Kasım’da Köşk’te öğle yemeğine davet ettiği ’Çankaya Sofrası’nın ilk konukları da Prof. Halil İnalcık ve Prof. Talat Halman olacak.
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül,
Atatürk’ün, bilim adamları, edebiyatçılar, siyasetçiler ve değişik alanlardan uzmanları davet edip, kültürel, bilimsel konuları tartıştığı, düşünce alışverişinde bulunduğu ve Cumhuriyet’i şekillendirdiği, ’Çankaya Sofrası’nı canlandırıyor. Atatürk’ün ülke meselelerini tartıştığı, rakı ve beyaz leblebi ikilisinin ön plana çıktığı ve akşamları yapılan Çankaya Sofrası, Gül tarafından Çankaya Köşkü’nde öğle yemeklerinde yaşatılacak. Gül, ilk Çankaya Sofrası’na, 28 Kasım’da saat 12.30’da dünyanın en önemli Osmanlı tarihçisi Prof. Halil İnalcık ve Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü ve Türk Edebiyatı Merkezi Başkanı Prof. Talat Halman’ı davet etti.
Prof. Halman, Hürriyet’e davetle ilgili şunları söyledi: "Çok sevindim çok yüceldim. Hem beni davet ettikleri için hem de böyle bir dizi başladığı için. Cumhurbaşkanının kendi düşündüklerini, inandığı güvendiği insanlarla paylaşması, kendisine dürüst tavsiyede bulunabilecek kimselere danışması çok güzel bir şey. Demek ki, Cumhurbaşkanı bir köşeye çekilip sadece bazı resmi görevleri yürütmekle kalmayacak, değişik fikirler, perspektifler edinmesi bakımından, bir vesile olacak, hem de zarif bir vesile". Halman, Atatürk’ün masasında içki bulunmasıyla ilgili hatırlamaya ise, "Sayın Gül beyaz şarap verirse hiç yüksünmem huzurunda içerim. O içmeyecek biliyorum ama" yanıtını verdi.
Fikir SofrasıİSMET Bozdağ, "Atatürk’ün Fikir Sofrası" kitabında, Çankaya Sofrası’yla ilgili şu bilgileri veriyor: "Atatürk, bu toplantılara yalnızca devletin ileri gelenlerini değil, dönemin önde olan kültür, sanat, edebiyat adamlarını da davet eder, fikir alış verişinde bulunurdu. Bir konu hakkında düşüncesi olanı sabırla dinler, yeri geldiğinde de karşısındakini zorlayarak, sorular sorarak sohbete katılımını sağlardı. Bu konuşmaların hiçbirinde kendisinin övülmesini istemez, övenleri uygun bir dille susturur, daha çok dürüstçe fikrini söyleyebilenlere değer verirdi."