Çankaya sırları

Güncelleme Tarihi:

Çankaya sırları
Oluşturulma Tarihi: Haziran 18, 1999 00:00

Haberin Devamı

Evren: Bir muhtıra hazırladık, destek olun

Korutürk: Beni Meclis seçti, içime sindiremem

TANSİYON YÜKSELTEN KURŞUN

Ecevit'in İzmir gezisinde silah patlamış, kurşun ayağını sıyırmıştı. Ecevit gece 22'de aniden Korutürk'ten randevu istedi. Olayı anlatıp kontrgerillayla bağlantılı bir şekilde değerlendirmiş. Rahmetli Korutürk huzursuz oldu. Birden tansiyonu yükseldi. Gülhane'den doktorlar çağırdık, iğne yapıp ilaç verdiler.

TEŞEKKÜR MEKTUBU

Evren bir gün bana kendi el yazısıyla Emel sayın'a yazdığı teşekkür mektubunu vererek, okumamı istedi: Sayın Emel Sayın, çeşitli toplantılar vesilesiyle lutfedip bize konserler vermenizden fevkalade duygulanıyoruz. Güzel sesiniz ve yorumunuzla Türk Müziği'nde gerçekten ayrı bir yeriniz var. Sizi kutluyor, gözlerinizden öpüyorum. Bunu kendisine gönder, dedi. Efendim, ben bu mektubu göndermem, dedim. Şaşırdı, nedenini sordu. Ben de, efendim, Emel Hanım'la sizin aranızda ilişki varmış gibi söylentiler dolaşıyor, dedim. Şaşkın gözlerle, yapma yahu, ben gençliğimde bile böyle şeyler yapmadım, çok ayıp etmişler dedi, mektubu elimden alıp yırttı.

ŞAH, ENGİNARI YEMEDİ

Korutürk döneminde, İran ziyareti sırasında, Tahran Büyükelçiliğinde muhteşem bir yemek verdik. Ankara'dan en ünlü ahçıları götürmüştük. Yemeğin antre bölümünde konuklara enginar sunuldu. Şöyle bir baktım, Şah, enginarı ağzına götürdü ve hemen bıraktı. Farah Diba da aynı şeyi yaptı. Korutürk'ün de enginarı ağzına götürmesiyle yüzünün kızarması bir oldu. Hemen Protokol Genel Müdürü'nü çağırdı, yemekleri toplattı ama olan olmuştu. O heyecan içinde, dondurma için hazırlanan kayısı sosu, enginarın üstüne dökülmüştü.

DİNLEME CİHAZI

CHP'nin eski Devlet Bakanı İsmail Hakkı Birler, o günlerde, benimle görüşmek istediğini söyledi. Köşk'ün arkasında bir yerde, benim özel arabamın içinde buluştuk. Evren'in SHP hakkındaki görüşlerini merak ediyordu. Konuşurken birden radyonun düğmesini sonuna kadar açtı. Birbirimizin yüzüne bakıp gülüştük. Dinleme cihazı olmasına karşı tedbir alıyordu.

Baransel'in yaşamında bir de RTÜK dönemi var. Önce üye, sonra da başkan olarak az fırtınalar yaşamadı.

‘‘Süleyman Bey Cumhurbaşkanı olduktan sonra beni RTÜK üyeliğine atadı, sonra da başkan yaptı. Ben RTÜK Başkanı olarak iki yıllık yasal süreyi sonuna kadar dolduran tek başkanım. Benden sonra iki yıllık süre içinde üç başkan değişti. Benim bulunduğum süre içinde 9 ekran karartma kararı verdik, galiba şimdilerde bu sayı 100'ün üstüne çıkmış. Meslekten gelen bir kişi olarak TV yöneticileriyle çok sağlam ilişkilerim vardı, ilke ihlallerine düşmemeleri konusunda daha yakın bir diyalog içindeydim. Bizde siyasi iktidarlar özerk kuruluşlara karşı daima alerji duyarlar. İlla kendi güdümlerinde olacak, hem yönlendirecekler, hem yönetecekler. Siyasiler RTÜK üyelerini rahat bırakmıyorlar, mutlaka kendi istekleri doğrultusunda karar çıkmasını istiyorlar. O dönem içinde hem Mesut Yılmaz'la, hem Tansu Çiller'le ters düştüğüm durumlar oldu. Özellikle Tansu Hanım'ın mal varlığıyla ilgili olarak Star Televizyonu'nda yapılan yayın konusunda. Programın sonunda ‘Ekranımız açık, Çiller'e söz hakkı tanıyoruz' deniyordu. Çiller'in başbakanken bizzat yaptığı şikayeti reddettik. Çünkü Star ekibi ekranın açık olduğunu söylüyordu. Tansu Hanım cevap hakkını kullanmak yerine bize çıkıştı. Benimle yaptığı özel görüşmelerde, ‘DYP kontenjanından seçilerek geldiniz, onun için bizi korumanız gerekir' şeklinde bir yaklaşımı oldu. Ben de kendisine RTÜK yasasının bana verdiği görev, yetki ve sorumlulukların dışında hareket edemeyeceğimi, bütün partilere eşit mesafede olduğumu çok açık bir dille ifade ettim. Siyasi partiler oradaki üyelerini rahat bırakmadıkları sürece RTÜK üzerindeki gölgeli yaklaşımlar devam edecektir. RTÜK Başkanı olduğum dönemde hizmetimi herhangi bir siyasi partinin isteği doğrultusunda yürütseydim çok rahat bir şekilde parlamentoya girerdim.’’

Dünya Eşcinseller Başkanı'nın iddiasını da unutmadık.

‘‘Evet, ben RTÜK Başkanıyken bir televizyonda Dünya Eşcinseller Başkanı diye bir adam Türk Parlamentosu'nda da eşcinsel milletvekiller, hatta bakanlar olduğunu söyledi. O gün beni TBMM Başkanı İsmet Sezgin aradı; ‘Ali'ciğim bu adam parlamentoya ağır ithamlarda bulundu, iftiralar attı, neredeyse koridorda herkes birbirinden şüphelenir hale geldi, bizi kurtar' dedi. Hemen toplanıp duruma baktık ve o kanala bir günlük karartma cezası verdik. O arada ekranda gördüm ki parlanmenterler kameralara RTÜK aleyhinde ağır sözler ediyorlar. Biz RTÜK olarak parlamentonun onurunu kurtarmaya çalıştık, ceza verdik, övgü beklerken hakarete uğradık. Böyle çifte standartlar olduğu sürece Türkiye'de sorunlar çözülmez.’’

İyi bilirim ki, bugünün ünlü 1. Ordu Komutanı Org. Çevik Bir sevgili Baransel'in yakın dostudur.

‘‘Çevik Bir paşaya irticai hareketlere koyduğu tavırdan dolayı belli bir kesimden son zamanlarda birçok şey söyleniyor. Çevik Paşa 12 Eylül'de Evren'in Özel Kalem Müdürü ve Başyaveriydi. Yıllarca birlikte çok yakın çalışma arkadaşlığı yaptık. Çevik Paşa dinini çok iyi bilen, cebinde küçük Kuran olmadan sokağa adım atmayan biridir. Dindar geçinen bir sürü kişiden çok daha inançlıdır. Sabahleyin besmeleyle yola çıkar ama, o da din istismarına kesinlikle karşıdır.

Muhtırayı üç gün sonra öğrendik

12 Eylül'den önce, dönemin Genel Kurmay Başkanı Org. Kenan Evren, Korutürk'le özel bir görüşme talebinde bulundu. Bu konuşmayı daha sonra her ikisine de teyit ettirdim. Evren; 'Türkiye uçurumun kenarına gidiyor. Yönetime el koymak gerekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak muhtıra hazırladık. Bunu mutlaka yayınlamamız gerekiyor. Yönetime el koymamıza destek olun, büyüğümüz olarak başımızda bulunun, Cumhurbaşkanlığı konumunuzu koruyun' demiş. Korutürk; 'Hassasiyetinize katılıyorum ama beni meclis seçti. Onun dışında, başka bir güçle burada kalmayı içime sindiremem. Benim demokratik düzen anlayışıma ters düşer, ayrıca sağlığım da elvermez' diyerek teklifi reddetmiş. Evren Paşa da muhtırayı bırakıp yanından ayrılmış. Korutürk'ün aldığı muhtıradan üç gün boyunca bizim hiç haberimiz olmadı. Sonra beni çağırdı, çok önemli bir gelişme var, bu muhtırayı kamuoyuna sen açıkla, dedi. Ayrıca bu metni başta TBMM ve Senato Başkanları olmak üzere, bütün siyasi parti başkanlarına gönderin, talimatını verdi. Ertesi gün bir vesileyle yanına gittiğimde, bana; demokratik sistem üzerinde sert bir rüzgar esti. Ben bunu yasal zeminler üzerinde parlamentoya kanalize ettim, dedi.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!