Güncelleme Tarihi:
Yani böylesi bir ittifakı tabanda anlamlı bulmak zaten sorunlu. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde böylesi bir ittifak çalışmayabilir. Seçim ikinci tura giderse, belki tüm AK Parti karşıtlığı duygusundan hareket edenler bir aday etrafında toplanabilir.
Ama hala seçmenin kutuplaşmanın duygusal ve zihni ambargosuyla davranmayan yüzde 40’lık bölümü içinden, Cumhurbaşkanı seçtirebilmeye yetecek oyu alabilmek için bu yeterli değil. Antalya bu bakımdan başka bir örnek.
HEMEN her seçimde olası siyasi ittifaklar tartışması önemli yer tutar siyasi tarihimizde. Medyada her seçim öncesi çokça ittifak kurulur, dağıtılır. Bu ittifak senaryoları hep aktörler üzerinden konuşulur. Kimin, kiminle bir araya gelmesi gerektiği tartışılır önce. Sonra temasların, görüşmelerin başladığı sonra da kimin mızıkçılık yaptığı. Ama henüz 1991 Genel seçimlerindeki SHP ile Kürt siyasetinin ittifakı dışında kayda değer başarı örneği de yoktur. 2002 Genel seçimlerinden bu yana ise seçmenin kendi senaryosu var. Seçmen önce 2002 öncesi partileri tasfiye etti, 2007’den beri de konsolide ederek siyasi tabloyu 4 aktöre indirgedi. Anlaşılıyor ki bir sosyolojik zemine veya konjonktürel dalgaya oturmuyorsa, ya da seçmen aklı ve gönlünde beraberliğin karşılığı yoksa yukarıdan kurulan ittifaklar çalışmıyor.
SİYASİ SEMBOLİK YERLER
Neden bu konuya girdik? Yerel seçimler öncesinde siyasi kutuplaşmanın AK Parti karşıtlığı ucu, CHP ile MHP seçmenlerinin bu ortak karşıtlık duygusundan hareketle beraber davranabileceği ümidini doğurdu. İstanbul, Ankara gibi sembolik siyasi öneme sahip yerlerde AK Parti’nin geriletilebilmesi için bu seçmen ittifakının oluşabileceği düşünüldü. Aralarında kim öndeyse onun desteklenmesi gibi bir davranış için çaba harcandı. Buradan hareketle de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kostümlü provası olarak yerel seçimlerde bu ittifak çalışırsa, bunun Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de bir umut üreteceği varsayıldı. CHP-MHP ittifakının ya da oy geçişkenliğinin çalıştığı yerler de oldu, çalışmadığı yerler de. Meclis oyları ile başkanlık oyları arasında büyüklerin lehine kayışlar doğal. Doğal olan boyutun ötesinde kayışlar var mı diye baktığımızda, seçmenin ittifakı İstanbul’da çalışmadı, Ankara’da ise çalıştı.
TEMEL DİNAMİK KUTUPLAŞMA
Antalya ise bu bakımdan başka bir örnek. Antalya için iki ön
İstanbul - Ankara - Antalya seçimlerindeki üç farklı sonuç, seçmen tabanında olası ittifaklara dair bazı ipuçları veriyor. Kaldı ki böyle bir ittifak çalışsa bile hala ülke genelinde AK Parti’yi geriletmeye yetmiyor. Yani bir sinerji ve heyecan yaratmıyor. Çünkü tüm bu tartışma ve arayışları besleyen şey AK Parti karşıtlığı. Halbuki CHP ve MHP seçmen tabanları, değerler ve siyasi kimlikler bakımından farklı. Yani böylesi bir ittifakı tabanda anlamlı bulmak zaten sorunlu. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde böylesi bir ittifak çalışmayabilir. Seçim ikinci tura giderse, belki tüm AK Parti karşıtlığı duygusundan hareket edenler bir aday etrafında toplanabilir. Ama hala seçmenin kutuplaşmanın duygusal ve zihni ambargosuyla davranmayan yüzde 40’lık bölümü içinden, Cumhurbaşkanı seçtirebilmeye yetecek oyu alabilmek için bu yeterli değil. Benzer biçimde AK Parti’nin de kendi adayını seçtirmek için ne tür bir ittifak üreteceği yine aktörler üzerinden konuşuluyor. Olağan şüpheli olarak Kürt siyasetinin AK Parti ile bu konuda ittifak üretebileceği yazılıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucunu partiler arası ittifaklar belirlemeyecek. 4 partinin de yerel seçim sonuçlarını nasıl anlamlandırdıkları, kendi tarz ve dillerinde ne tür değişimler ürettikleri belirleyecek. Bekir AĞIRDIR
AKDENİZ İKLİMİNİ SOĞUTAN YARIŞ
TÜRKİYE’nin en sıcak iklimine sahip bölgesi Batı Akdeniz, 30 Mart’ı seçimler dolayısıyla mevsim normallerinin dışında bir ‘ısıyla’ yaşadı. 2 milyon 35 bin 517 seçmen, 3 il ve 42 ilçenin bulunduğu bölgede AK Parti, aralarında Antalya’nın da olduğu 1 büyükşehir, toplam 2 il ve 21 ilçede, CHP 1 il 9 ilçede, MHP 1 il 8 ilçede, Demokrat Parti (DP) ve BBP ise birer ilçede kazandı. Turizmin başkenti Antalya, 5 yıl sonra halef-selef adayların rövanşına sahne oldu. CHP’li Prof. Dr. Mustafa Akaydın ile selefi AK Parti’li Menderes Türel, buzları eriten bir ısıda yarıştı. CHP’nin iki stratejik ilçede; Muratpaşa ve Kepez’de yaşadığı oy kaybı, büyükşehir oylarını çok olumsuz etkiledi. Sonuçta Türel, ‘burun farkıyla’ finişi birinci tamamladı ve 5 yıl sonra rövanşı nakavtla değil ama sayıyla da olsa aldı. AK Parti adayı Türel’in, yarışı kazanmasında en etkin unsur, projeleri oldu. “Antalya’yı uçuracağım” sloganını seçen Türel, heyecanlandıran projeleriyle seçmenin gözüne girdi. Kente zenginlik kazandıracağını iddia ettiği projelerine daha önceki hizmetlerini de referans olarak gösteren Türel, “Hizmetin ustasıyım” söylemine seçmeni inandırdı. Rektörlükten bambaşka bir dünyaya adım atan Akaydın ise biraz da kendini anlatamamanın kurbanı oldu. 5 yıl önce “Yaparsa Hoca yapar” sloganıyla başkanlık koltuğuna oturan Akaydın, bu defa “Hoca’nın bir bildiği var” dedi. Ancak “Hoca ne yaptı!” diyen seçmeni ikna edemedi. Dobralığı, ‘Eyvallahı olmayan siyasetçi’ imajı, siyaset dünyasına biraz fazla geldi.
DSP’YE KAPTIRINCA
CHP’nin kaybetmesinde bir diğer etken de Antalya’nın en büyük ilçesi Muratpaşa’da CHP adayını belirleme sürecinde yaşanan kriz oldu. Yaklaşık 10 yıldır CHP kimliğiyle başkanlık yapan Süleyman Evcilmen’in son dakikada saf dışı bırakılıp DSP’ye kaptırılması, Akaydın’ın oy oranına çok olumsuz etki yaptı. Evcilmen ile birlikte 18 bin 326 oy (yüzde 6.99) DSP’ye gitti. Ayrıca Kepez’de Erdal Öner’in 59 bin 702 oyla (yüzde 22.95) ikinciliği MHP’ye kaptırıp, üçüncü parti konumuna düşmesi de Büyükşehir’i etkileyen en önemli faktörlerden biri oldu. 2009 seçimlerinde CHP’nin bu ilçedeki oy oranı yüzde 29.2 idi. CHP söz konusu faktörlerden birini kaybetmeseydi, büyük bir olasılıkla Antalya Büyükşehir’i AK Parti’ye kaptırmayacaktı.
EFSANELER KAYBETTİ
30 Mart seçimleri Antalya’nın ilçelerinde de siyasi partilerin bazı kalelerinin yıkılmasına, efsane isimlerin kaybetmesine yol açtı. AK Parti 5 dönemdir kazandığı Finike’yi ve Alanya’yı kaybetti. Mağlubiyete gerekçe, aday belirleme sürecinde teşkilatın dinlenmemesi gösterildi. CHP ise Kemer’den Gazipaşa’ya hiçbir varlık gösteremedi. ‘Kaleleri’ olan Akseki ve Gazipaşa’da ağır yenilgiye uğradı. Antalya’nın kalbi sayılan Muratpaşa ilçesinde CHP’den DSP’ye geçen Süleyman Evcilmen 15 yıllık başkanlık kariyerini bitirdi. MHP ise hem Büyükşehir’de hem ilçelerde oyunu arttırdı. Büyükşehir’de Kemal Çelik ile yaklaşık yüzde 25 oy aldı. Korkuteli ve Kemer’i teslim etmedi. En büyük sürprizi de Alanya’da yaptı ve başkanlık koltuğunu AK Parti’den kaptı. Kepez’de oy patlaması yaptı, ikinci parti oldu. Serik’te 4 dönemdir kaptırmadığı koltuğu bu kez AK Parti’ye kaptırdı. İkinci yenilgisi de Finike’de oldu. Antalya’da toplamda 19 başkandan sadece 8 başkan koltuğunu korudu. - Hayri DİZERKONCA
SEÇİMİN 'EN'LERİ
* Batı Akdeniz’in diğer kentlerinden Burdur’da sürpriz yaşandı. CHP adayı Ali Orkun Ercengiz, AK Parti’nin 10 yıllık belediye başkanı Sebahattin Akkaya’ya 3. dönem için geçit vermedi. Isparta’da ise ‘kıdemli’ başkan MHP’li Yusuf Ziya Günaydın bir kez daha seçildi. Halk arasında sevilen Günaydın, yatırımlarından ziyade kişiliği ile bu özelliği ile ön plana çıkıyor.
* Burdur’da seçimi kazanan CHP adayı Ali Orkun Ercengiz, selefi AK Partili Sebahattin Akkaya’ya aracına kadar eşlik etti. Kendi özel aracıyla gitmek isteyen Akkaya’yı, makam aracıyla uğurladı.
* CHP’li Prof. Dr. Mustafa Akaydın, AK Parti adayı Menderes Türel’in İspanya’nın Valencia kentinde bir villası olduğunu iddia etti. Türel, Akaydın’ın bu iddiasını çürütmek için yıldırım hızıyla İspanyol resmi makamlarından, “Türel’in İspanya sınırlı içinde, hiçbir gayrimenkulu yoktur” yazısı aldı.
* Antalya ilçelerinde seçimleri kazanan en genç belediye başkanı AK Parti’nin Antalya Kepez ilçesi adayı 35 yaşındaki avukat Hakan Tütüncü oldu.
* CHP’nin Muratpaşa adayı Avukat Ümit Uysal, bazı seçim çalışmalarında gitarıyla konser verdi. Hem çalıp hem söyleyen Uysal büyük beğeni topladı ve seçimleri kazandı.
* Antalya’da kadın aday gösteren tek parti ise Halk ve Eşitlik Partisi (HEPAR) oldu. Konyaaltı adayı Hagihan Özdemir 152 oy aldı.
NE DEDİLER
Sandık Köşk vizesi vermedi
Hasan Ekinci (Eski DYP Yöneticisi ve Bakan) Çeyrek asır milletvekilliği, 7 yıl bakanlık yapan 40 yıllık siyasetçiyim, böyle şaibelerin olduğu bir seçime tanık olmadım. Seçimde herkes kaybetmiştir ama en çok iktidar kaybetmiştir. Kırsal alan oylarını alalım diye yasa değişikliğine gidip kısmen başarılı da oldular ama ben asıl şuna bakarım. AKP geçen seçim 22 milyon oy almıştı. Şimdi 5 milyon yeni seçmenin ilave olması nedeniyle 23.5 milyon oy alması gerekirken 19 milyona düşmüştür. Oy oranına bakıp başarı deniyor. Ne başarısı, yüzde 55 alacağım diyorsun, yüzde 43 çıkıyor. Bu sonuç Cumhurbaşkanlığı konusunda da vize vermemiştir, çünkü yüzde 57 karşıda duruyor. Bu, AKP’nin erimeye girdiğini gösteriyor. Bu kadar oy almalarının nedeni de merkez sağın olmayışıdır. Türk siyasetinin ana damarı tıkalı olduğundan, AKP gelip merkez sağın tapusuna gökdelen kondurdu. Merkez sağ liderini, kadrosunu ortaya koyduğunda bu gökdelenin tapusu iptal edilir. Çünkü, merkez sağ taban, “Bize lider mi gösterdiniz de vermedik, sola oy veremiyoruz mecburen sağ saydığımız AKP’ye veriyoruz” diyor. Ama geçmişte nasıl oyumuzu ANAP’a değil de Turgut Özal’a verdik diyorlarsa şimdi de AKP’ye değil Tayyip Erdoğan’a veriyoruz diyorlar. Hatırlayın 12 Eylül’den sonra yasağımız kalktığında oylarımız geri dönmüştü. Tarih tekerrürden ibarettir.
Yolsuzluk konusunda halk duyarlıdır
Ahmet Taşgetiren (Star Gazetesi Yazarı) Sonuçlar açısından bakıldığında seçimin galibi hiç kuşkusuz AK Parti’dir. % 45.8’lik bir oy, 2009 yerel seçimlerine göre yüzde 7’lik bir artışı gösteriyor. AK Parti’nin aldığı oy, sadece oranın diğerlerine göre yüksek olması açısından değil, Türkiye’nin tamamını kapsıyor olması yönünden de diğer üç partiye fark atıyor. Seçimler, beklendiği gibi Cumhurbaşkanlığı seçimi için de yol açıcı bir mahiyet taşıdı. Tayyip Erdoğan’ı Çankaya projeleri dahil her bakımdan güçlendiren bir seçim yaşandığı muhakkak. Seçimde AK Parti’ye verilen oyların, vatandaşın yolsuzluk söylemleri karşısında duyarsız olduğu sonucunu doğurmayacağını düşünüyorum. Halk bu konuda duyarlıdır ve Erdoğan’dan bu konuda ciddi adımlar atmasını bekleyecektir.
Erdoğan istikrar duygusu veriyor
Prof. Dr. Ferhat Kentel (Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi) Yapılan araştırmalara göre Türkiye toplumunun, yaşanan darbeler, korkular ve travmalarla, ne kendisine ne de başkalarına güvenen bir toplum olduğunu söylemek çok zor. Güven düzeyindeki bu düşüklük bir kişiliğe, karizmaya, kült hâline gelmiş olan bir kişiye bağlanmayı daha da kolaylaştırıyor. Dolayısıyla başta Erdoğan ve çevresinden kaynaklanan ve kutuplaştırarak güven duygusunun daha da kırılmasını sağlayan politikalar vasıtasıyla, Türk siyasal arenasının en güçlü aktörü olarak Erdoğan’ın kişiliği, güvensiz olan toplumun kabaca yarısına bir tür istikrar duygusu verdi. Başka bir deyişle, güvensizliğin tavan yaptığı bir konjonktürde ‘Erdoğancılar’, Erdoğan etrafında oluşan cemaatin içine; ‘anti-Erdoğancılar’ da karşısında oluşan cemaatlerin içine kendilerini attılar; toplum hemen hemen yarı yarıya olmak üzere ikiye bölündü.