Güncelleme Tarihi:
Davanın tutuklu sanıkları arasında yer alan Yenil’in eşi Sezgen Pakdemir, duruşmada eşine “Hayatımızı mahvettin. Böyle bir şey beklemiyorduk. Saf bir şekilde sana inandık” diye bağırınca salondan çıkarıldı. Davanın sanıklarından Güven Güler ise mahkeme başkanının sorularına, “Tam olarak hatırlayamıyorum. Yanlış anlamazsanız kafam çok güzeldi. 24 saat içen bir insanım. Haftanın 3 günü ambulans ile hastaneye kaldırılan bir kişiyim. İçiyorum, çok içiyorum” diye yanıt verdi.
DURUŞMANIN KAPALI YAPILMASI TALEBİ REDDEDİLDİ
İstanbul 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Sezgen Pakdemir, Mücahit Şahin, Hatice Yurdakul, Güven Güler, Ferhat Kahraman, Can Yenil, Abdulmenaf Ubin ile iki tutuksuz sanık ve müşteki Mutlu Sarı katıldı. Sanıklardan Hatice Yurdakul’un avukatının duruşmanın kapalı yapılmasına ilişkin talebi mahkemece reddedildi. Sanıklar hâkim karşısına çıktıkları ilk duruşmada kendilerini şöyle savundu:
'BOMBAYI İMAL ETMEK BENİM İÇİN ÇOK KOLAYDI'
Can Yenil: “Hakkımdaki iddiaların bazılarını kabul ediyorum, bazılarını etmiyorum. Herhangi bir terör örgütüne bağlı değilim. Türk Ceza Kanunu’na aykırı herhangi bir şey yaptığıma inanmıyorum. İstanbul Eminönü ve İstanbul Forum AVM’deki planları ben yaptım. Yüzlerce kişinin öleceği bomba eylemi planlayıcısı benim. Detaylı olarak anlatayım mı bu bomba eylemini nasıl yaptığımı? Bombayı imal etmek, hazırlamak benim için son derece kolay oldu. Bombalama eylemini planlamadaki gayem yeryüzündeki tüm Hıristiyan ve Musevi âlemlerinin herhangi bir yerde bir hayvana dahi zarar gelmesi durumunda ayağa kalkmaları, fakat nedense bir Müslüman olduğu vakit suskun ve sessiz kalmalarıdır.
Eylemi planlamak için herhangi bir finansal destek almadım. Yanımdakilerin son ana kadar bilgileri yoktu. Üzerine basarak söylemek isterim ki bütün bu olayları düzenledim, kendim yaptım. Kendimi eyleme zorlamak için evi yaktım. 5 veya 6 bombayı hazırladıktan sonra küçük fırının içine koyarak Mücahit’e teslim ettim. Forum AVM’ye gitmesini ancak aile görüntüsü vermeleri için de Hatice ile gitmelerini söyledim. Hatice bomba olayından habersiz bir şekilde gitti. Bombayı nasıl imha edeceği konusunda bilgi verdi.
EŞİ TEPKİ GÖSTERİNCE SALONDAN ÇIKARILDI
Evde Hatice ve eşime eşyaları hazırlamaları gerektiğini söyledim. Bu sırada sözlerimin dinlenmediğini fark edince Güven’den satın aldığım silahı ateş etmeye hazır şekilde mermiyi ağzına sürerek havaya kaldırdım, ‘eğer benim sözüm dinlenmiyorsa yapacaklarımın ne olduğunu bilmiyorsunuz, beni dinlemezseniz hayatınızla oynarsınız’ dedim. (Bu sırada sanığın eşi Sezgen Pakdemir, Can Yenil’e ‘bizim hayatımızı mahvettin. Böyle bir şey beklemiyorduk. Saf bir şekilde sana inandık’ diye bağırınca salondan çıkarıldı.) Anayasal düzeni kaldırmak isteseydim ayın 29’unda yapardım. Doğma büyüme Almanya’da yaşadım, Türkiye’deki bayramların ne zaman olduğunu bilmiyorum.”
HANIMLA ARAMIZ BOZULMASIN DİYE SİLAHI VERDİM”
Mustafa Eren: “Eşim silahı evden göndermemi istedi. Ben de bu sebeple silahı yok etmek için tanımadığım 2 genç çocuğa, ‘Silahları yok edin’ diye verdim. Bu çocukların isimlerini bilmiyorum. Sokakta rasgele denk geldi. Hanımla aramız bozulmasın diye bu kişilere ruhsatsız silahı verdim.”
'ELLERİNE YÜZLERİNE BULAŞTIRDILAR'
Ferhat Kahraman: “Sanık Mustafa Eren’i ile aynı mahallede oturmamız nedeni ile tanıyorum. Kendisi bana yok etmem için bir tabanca verdi, ‘silahı alın, yok edin’ dedi. Kendisine para vermeden silahı aldım. Abdulmenaf’a silahtan bahsettim. Silahı ücretsiz olarak bu şahsa verdim. Telefonda çıkan fotoğraflar bana aittir. O fotoğrafları hatıra olsun diye çekmiştim. Telefonda bulunan taramalı diye adlandırdığım fotoğrafı Suriyeli bir çocuktan almıştım ve fotoğraf çektirmiştik. Suçsuzum. Ticari amaçlı bir şey yapmadım. Kimseden para almadım. Sanıklar Can ve Mücahit bir iş yapmaya çalıştılar. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Kimseyi öldüremedikleri için beni de yanlarında götürmek istiyorlar. Telefonu ikinci el aldığım için PKK örgütü ile ilgili resimler telefonun beyninde kalmıştır.
'YANLIŞ ANLAMAZSANIZ KAFAM ÇOK GÜZELDİ'
Güven Güler: “İnternetten motor almak için ilanlara bakmıştım. Mücahit Şahin’in ilanını gördüm. İnternetten motor almak için ilanlara bakmıştım. Mücahit Şahin’in ilanını gördüm. Mücahit Şahin, kendisini Serhat olarak tanıtmıştı. Motorun satışı konusunda anlaştık ve satın aldım. Satın alma işlemleri sırasında Mücahit ve Can ile aramızda bir samimiyet oluştu. Can ve Mücahit bir şirkette çalıştıklarını daha önce para taşıdıkları için saldırıya uğradıklarını bu nedenle silah lazım olduğunu söylediler. (Mahkeme başkanını soruları üzerine) Tam olarak hatırlayamıyorum. Yanlış anlamazsanız kafam çok güzeldi. 24 saat içen bir insanım. Haftanın 3 günü ambulans ile hastaneye kaldırılan bir kişiyim. İçiyorum, çok içiyorum.”
Mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına duruşmaya gelmeyen müştekilerin zorla getirilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.