Oluşturulma Tarihi: Şubat 24, 2002 02:31
Polisin suçluya ulaşma konusunda bilim ve tekonolojiden yararlanarak elde ettiği başarılar, Sherlock Holmes'u kıskandıracak nitelikte. Örneğin minik Nergis'in canını alan minibüs şoförünün yakalanması olayında olduğu gibi. Canavar, olaydan sonra minübüsü yıkamasına rağmen, lastik ve tampondaki doku parçalarını yok edemedi.
Mayıs güneşinin vurduğu Ceylan Sokak'tan gelen çocuk sesleri baştan çıkarttı küçük Nergis'i. Biraz nazlanınca, annesi Şerife Kaya dayanamadı ve ‘‘Hadi çık’’ dedi. Yeşil tokasının arkada topladığı sarı saçlarını uçuştura uçuştura sokağa koştu Nergis. Bir de parkları olsaydı ne mutlu olacaktı. Ama yoktu.
YEŞİL ZEBANİ
Nergis, arkadaşlarının arasına karışalı henüz bir saat olmamıştı. Sokağın köşesinden yeşil bir minibüs hızla dönüverdi. Motorundan çıkan seslerle bir cehennem zebanisini andırıyordu. Hız kesmeden sokakta ileriye atıldı. Çocuklar, çığlık çığlığa çil yavrusu gibi dağıldılar. ‘‘Yeşil renkli zebani’’ aynı hızla çocukların arasında daldı ve toz toprak arasında gözden kayboldu.
Her şey birkaç saniye içinde olup bitmişti. Ortalık sakinleştiğinde küçük Nergis, boylu boyunca yatıyordu sokakta. Yeşil kelebekli tokası fırlamış, dağınık sarı saçları kan içindeydi. Nergis ölmüştü.
Çam Sokak'ta bir battaniyenin altında yatan küçük kanlı bedenin çaresiz görünümü, kazayı soruşturan Bağcılar Merkez Karakolu Amiri Sururi Saydam'ın yüreğini sızlattı.
TOKADAKİ KAN
Sururi Saydam, az ileride duran, kana bulanmış tokayı delil olarak poşete koydu. Tanıklar, minibüsün sokağa hızla gidiğini, her şeyin bir anda olduğunu, plakasını alamadıklarını anlattılar. Minibüs, tamponun sol tarafıyla kaçmaya çalışan Nergis'in başına çarpmıştı. Daha sonra da yere düşen Nergis'in sarı saçlı başı üzerinden arka tekerleğiyle geçmişti.
Tanıklar, bir de yeşil minibüste kırmızı-beyaz şeritler olduğunu söylediler. Tüm deliller bu kadardı.
Sururi Saydam, sokakta kimi gördüyse konuştu. Biliyordu, her bilgi kırıntısı onu canavara bir adım daha yaklaştıracaktı.
ESNAFIN TANIKLIĞI
Esnaftan biri, yeşil minibüsün ara sıra bu sokaktan geçtiğini söyleyince, çevre sokakların araştırılmasına karar verildi. Polis ekibi, 3 saat sonra, 4 sokak ileride tarife benzer bir minibüs buldu. Bakır Turizm'e ait 34 DFF 63 plakalı Otoyol marka minibüsün şoförü Sadi Yurteri'nin ifadesine başvurdular. Şoför Yurteri, karakolda susma hakkını kullandı. Savcılıkta de ‘‘Suçsuzum. Ben yapmadım’’ deyince serbest kaldı.
Ama Sururi Saydam, bulduklarında minibüsün yeni yıkandığını hemen farketmişti. Canavar, göz göre göre ellerinden kaçıyordu. Nergis'in battaniyenin altında yatan küçük bedeninin görüntüsü gözünün önünden hiç gitmiyordu. Bu, bir kaza değil, cinayetti.
Minibüste mutlaka çarpışmadan bir iz kalmış olmalıydı. Surusi Saydam, kararını verdi. Ertesi gün bir tamirciyi yanına alıp minibüsün ön tamponunu, ön sağ çamurluğunu, ön sağ ve iki arka tekerleğini söktürdü. Delil olarak da Vatan caddesi'ndeki Kriminal Polis Laboratuvarı'na gönderdi. Tabii, kaza günü bulduğu kanlı tokayı da.
BEKLENEN SONUÇ
Laboratuvar sonuçları, tam beklediği gibi çıktı. Lastikler ve minibüs yeni yıkanmıştı. Ama ön tamponun arkasında, arka tekerleklerde kan ve doku parçalarına rastlandı. DNA testleri, Nergis Kaya'nın tokasından alınan örneklerle karşılaştırıldı. Ortaya çıkan sonuç, şoför Sadi Yurteri'ni işaret ediyordu. Bağcılar 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde Sadi Yurteri hakkında, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet verildiği iddiasıyla dava açıldı. Sanık tutuksuz yargılanıyor.