Ali DAĞLAR
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2015 01:31
ANTARKTİKA ve Güney Okyanus’taki araştırmalarının ardından Avustralya deniz müzesini ziyaret eden Prof. Dr. Bayram Öztürk, bu ülkenin replikasını yaptığı 1. Dünya Savaşı batığı AE2 denizaltısını Çanakkale savaşının 100. yılında gündeme taşıdı. AE2, Çanakkale’den Marmara’ya girdikten sonra 25 Nisan’da Sultanhisar torpidobotu tarafından vurulmuş, komutan ve 31 denizci esir alınmıştı.
100 yıldır 73 metre derinlikte yatan gemiyi bulan ve akvaryum-müze projesi çabalarını sürdüren sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay ve bölgeyi koruma altına aldıran Prof. Öztürk ile konuştuk. İçinde kimse ölmediği ve ‘harp mezarlığı’
engeli bulunmadığı için su üstüne çıkarılması mümkün olan AE2, 1. Dünya Savaşı’nın emsalsiz tek canlı tanığı. Selçuk Kolay, esrarengiz geminin hikayesini ve keşif sürecini Hürriyet’e şöyle anlattı:
ÇANAKKALE’Yİ GEÇEN İLK DENİZALTI, SAVAŞI 8 AY UZATTI
“Çanakkale Boğazı’nı geçebilen ilk denizaltı. 18 Mart’taki müttefik donanmanın başarısızlıkla sonuçlanan boğazı geçme harekatından sonra, Osmanlı cephesine ikmal yolunu kesmek için Marmara Denizi’ne denizaltı geçirme kararı alındı. Fransız denizaltıları Saphir ve Joule geçemedi, büyük insan kaybı oldu. Mayınla ve yüzeye çıktıklarında top atışlarıyla batırıldılar. AE2, 24 Nisan’da daldı, Anzak çıkarmasının yapıldığı 25 Nisan’da Marmara’ya girebildi. Gelibolu önlerinde yüzeye çıkıp Saros’taki müttefik gemisi Jedi’ye boğazı geçtiği telsiz mesajını gönderdi. O sabah yapılan Anzak çıkarması başarısız olmuş, müttefikler büyük kayıp vermiş, General Hamilton öncülüğünde çekilme toplantısı yapılıyordu. Mesaj gelince devam kararı çıktı, 8 ay daha sürdü savaş.
KADIN KILIĞINDA KAÇMAK İSTEYEN KOMUTAN, TİYATROCU OLDU5 gün sonra Karabiga açıklarında Sultanhisar torpido botuyla karşılaştı. Onun ardından boğazı geçen İngiliz gemisi E14 ile buluşmaya gidiyordu. Torpido AE2’yi top atışıyla yaraladı. Komutan dalamayacağını anlayınca mürettebatı güvertede topladı, vanaları açıp batırdı gemiyi. Savaş sonuna dek Afyon’da esir kaldılar. 4’ü hastalıktann öldü, bir kısmı Mersin demiryolu hattında çalıştı. Bir tiyatro kolu kurmuşlardı hapishanede; komutan kadın kılığında kaçmaya çalışırken yakalandı. Daha sonra Londra’da emeklilik sonrası tiyatro oyuncusu oldu. 1967’de öldü.
DENİZALTIYI BULAN TÜRKE MADALYA VERDİLER1994’teki bir davette Avustralya Büyükelçisi David Evans çalışmalarınızı biliyorum dedi. Midilli zırhlısı ile Atılay denizaltısını bulmuştum. Bizim 1. Dünya Savaşı’nda batan bir denizaltımız var ve tarihimiz açısından çok önemli. Bulmak sizi ilgilendirir mi dedi. Hikayeyi biliyor ve aramayı düşünüyordum. Osmanlı, İngiliz, İtalya, Alman arşivlerini taradım, 3,5 yıl sürdü araştırmalarım. Yüzeyden elektronik taramayla yerini bulduktan sonra dalıp 74 metre derinlikte gördüm. Avustralya’ya
haber verdim, bir ekip gönderip doğruladılar. Avustralya harp tarihine hizmetim nedeniyle devlet liyakat madalyası verdiler.
BBG GİBİ İZLENİYOR; MÜZE OLSUN!Geçen yıl Haziran ayında Avustralyalılar birlikte yapılan dalışlarda geminin ağlar ve çapalar yüzünden hasar aldığını gördük. Kaporta kapağını açtık, kamerayla içini izledik, ilginç görüntüler var. Baş-kıç-orta bölüme tutya blokları indirildi, elektronik koruma uygulandı. Bulunduğu bölge koruma alanı ilan edildi, üzerine şamandıra konuldu ki sahil güvenlik o bölgeye gelen tekneleri tespit ve müdahale etsin. Benim görüşüm geminin Kilye koyu, Kabatepe limanı yol ağzında, bir müzede teşhiri. Çıkarma değil, konservasyon pahalı. 53 metrelik gemi, büyük bir akvaryumda elektroliz uygulaması yapılırken teşhire açılabilecek bir proje. Yanlara takılacak lumbozlar, içine konulacak kameralarla dışarıdan, ekranlardan görülebilecek.
PERVANE KARDEŞLİĞİAvustralya iki ana pervanesinden birinin Türkiye’nin malı olarak kalması kaydıyla Avustralya’da, diğerinin Türkiye’de kalmasını önerdi, Bakanlık her şeyin burada kalması şartını koştu. 2015’te geminin çıkarılması düşünülüyordu. Çıkarma, koruma altına ve akvaryuma alma 100 milyon liralık bütçe; bulunamadı. Çıkarma hazırlıkları ve havuza alınması sonrası 1,5 yılda teşhire açılabilir. Çanakkale deniz/kara savaşları açısından tek canlı şahit. Türkiye’ye kazandırılması çok önemli. Harp mezarlığı değil, çıkarılabilir. UNESCO kararıyla, içinde ölüler bulunan batığa, özellikle harp gemilerine dokunulamıyor. Dünyanın hiçbir yerinde çıkarılıp teşhire açılmış 1. Dünya Savaşı denizaltısı yok. 100 milyon lira iki devletin karşılayamayacağı bir meblağ değil. Daha fazla su altında hasara uğramadan bir an evvel çıkarılıp teşhire açılmasını çok önemli görüyorum.”
AVUSTRALYA’DAN 10 BİN KİŞİ GELİYORDenizaltının çıkarılmasını yeniden gündeme getiren Prof. Bayram Öztürk ise, “
Antarktika dönüşü Sidney’de replikasının konulduğu müzede inceledim denizaltıyı. Üzerindeki takılmış ağlar dahi var ama bizim koruma altına aldığımıza dair bilgi yoktu. Avustralyalı yetkililere bildirdim. Bu yıl harbin 100. yılı ve 25 Nisan’da büyük tören var. Avustralya’dan 10 bin kişi geliyor. AE2’nin Gelibolu’daki müzede sergilenmesi geç artık ama gelecek yıllarda öyle kalmaması lazım. Kamuoyu Marmara’da yatan ve Avustralya için çok şey ifade eden gemi hakkında bilgi sahibi olmalı.” dedi.
adaglar@hurriyet.com.tr