Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98’inci yıldönümü nedeniyle stadyumda yapılan törende birlik, beraberlik mesajı verdi, "Çanakkale Zaferi, bir etnik kökenin, bir ırkın, kavmin zaferi değildir, bu zafer, Türkiye’nin Anadolu ve Trakya’nın olduğu kadar dünya üzerindeki tüm kardeş milletlerin, tüm kardeşlerimizin zaferidir. Bu büyük zafer karşısında İstanbul ne kadar sevindiyse Diyarbakır da o kadar sevinmiştir" dedi. ’Tek devlet, tek millet, tek vatan’ vurgusu yapan Erdoğan, "Bizim millet anlayışımızın milliyetçilik anlayışımızın çerçevesi, sınırları burada çizilmiş, milliyet kavramı Çanakkale’de ruhunu, özünü, kökünü bulmuştur. Şehitliklerimiz, millet olarak kimliğimiz, kimlik kartımızdır. Bizim milliyet, millet anlayışımızın manifestosudur" diye konuştu.
Çanakkale 18 Mart Stadyumu’ndaki törende, ilk olarak sahneye çıkan Doğu Türkistanlı 5 yaşındaki Mücahit Kaşkarlı’nın, "Selamün Aleyküm" dedikten sonra okuduğu ’Çanakkale Şehitleri’ne’ adlı şiir, uzun süre alkışlandı, birçok kişi duygulanıp ağladı. Minik Mücanit, şiiri bitirdikten sonra, "Sayın Başbakanımı öpebilir miyim?" dedi. Başbakan Erdoğan’ın yanına götürülen Mücahit, Erdoğan’ın elini öptü. Başbakan Erdoğan da yanaklarından öptüğü Mücahit’i sevdi.
Ardından sahneye çıkan Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan, Çanakkale Destanı’na değinerek, "Şimdi neyin kavgasındayız, neden hala gencecik gençlerimizi koruyamıyor, savaş baronlarına alet oluyoruz? Yüzyıllarca kardeşlik bağlarıyla yaşamış halklar, ne oldu da düşman edildi? Tüm bu karanlık tabloya, komşularımızdaki kaosa rağmen bölgenin güvenli tek ülkesi Türkiye’dir. Bunun en önemli sebebi, birlikte uzun yıllar yaşamış halkların, güçlü vatandaşlık bağlarıdır. Bu topraklarda kader birliği yaptığımız kardeşlerimizden ayırmak isteyenlere izin vermeyeceğiz" dedi. Silah seslerinin barış haykırışlarıyla susturulacağını söyleyen Başkan Gökhan, şöyle devam etti:
"Susturalım silah seslerini barış haykırışlarıyla. Ülkemizde 30 yıldır terör nedeniyle çok canlar yandı. Maddi manevi kayıplar verildi. Artık barışı, ülkede huzur ve güvenliği tesis etmesini istediğimiz süreci yakından takip ediyoruz. Bu süreçte herkese sorumluluk düştüğünü biliyoruz. Çanakkale’den bu katkının çok anlamlı olacağına inanıyoruz. Birbirimizi anlamanın, farklılıklarımızı da zenginlik olarak kabullenmemiz gerek. Çanakkale olarak 2010 yılında Pülümür Kırkmeşe köyüyle kardeş olduk 2011 yılında Sur belediyesiyle kardeş olduk. Anladık ki, yok bir farkımız. Barış özlemi gözlerimizde var. Barış içinde yaşayabilmemiz için barışın tek yol olduğuna inanmamız lazım. Dışında kimse kalmadan 75 milyon halkla bunu bezememiz şarttır."
Başkan Gökhan’ın ardından Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mesut Özel, zaferle ilgili konuşmasını yaptı.
’ÇANAKKALE, TÜM KARDEŞ MİLLETLERİN ZAFERİDİR’
Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna’nın konuşmasının ardından, ’Türkiye seninle gurur duyuyor’, ’Başbakan Erdoğan’, ’Recep Tayyip Erdoğan’ kürsüye gelen ve şehit torunlarını el sallayarak selamlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına vatanı bayrağı için canını feda eden şehitleri anarak başladı, "Allah tüm şehitlerimizden razı olsun, mekanlarını cennet eylesin" dedi. 98 yıl önce büyük bir destanın kahramanlıkla yazıldığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Ancak şunu bilin ki. Mehmetçik, Çanakkale Destanı’nı, az önce küçük, küçücük Mücahitimizin okuduğu o şiirindeki inceliğiyle, oradaki o girift heyecan dolu coşkuyla yazdı. En çok da tüm dünyanın mazlumlarının dualarıyla, o duaların kabul edilmesiyle yazdı. O dönem, Saraybosna’nın Üsküp’ün, Tiran’ın, Rabat’ın mihrapları önünde gözyaşları içinde dua edildi. Eller semaya açıldı. Gözlerden yaş, dillerden dualar döküldü. Mehmetçiğin muzaffer olması için Allah’a yalvarıldı. En doğuda, batıda insanlar mallarını canlarını en önemlisi de dualarını Mehmetçiğimize gönderdiler. Çanakkale Deniz Zaferi bu dua boyutuyla çok önemlidir. Üzerinde son derece dikkatle düşünmeyi gerektirir. Şu hususu özellikle vurguluyorum. Çanakkale Zaferi, bir etnik kökenin bir ırkın kavmin zaferi değildir. Bu zafer Türkiye’nin Anadolu ve Trakya’nın olduğu kadar dünya üzerindeki tüm kardeş milletlerin, tüm kardeşlerimizin zaferidir. Bu büyük zafer karşısında İstanbul ne kadar sevindiyse, Diyarbakır da o kadar sevinmiştir. Bu muhteşem kahramanlık karşısında İzmir, Beyrut, Şam o kadar iftihar etmiştir. Burada yazılan destan, Van’ın, Kars’ın yüreğine nasıl ferahlık verdiyse, en az o kadar Hartup, Şam, Halep’in aynı derecede yüreğine ferahlık vermiştir."
Geçen Ocak ayında Afrika’da Senegal’e gittiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Uçakla dört saatte gidilen Senegal’den 1915’te gemilerle buraya asker taşıdılar. Senegal halkının tamamı hemen hemen Müslüman. Onlara ’Sizi Müslümanlar’ın yanında savaşmaya götürüyoruz’ dediler ve kandırarak aldatarak buralara Çanakkale sırtlarına getirdiler. Senegalli askerler, gemilerle gelirken Osmanlı devletini savunacaklarını zannediyorlardı. Ancak burada düşman sandıkları tarafta, bizim tarafımızda okunan ezanları duydular, aldatıldıklarını anladılar. Hemen oracıkta silahlarını bıraktılar. Ve ’Biz Osmanlıya karşı savaşmayız. Müslüman kardeşlerimize karşı savaşamayız’ dediler. Silahlarını alıp geri cephelere, sonra da kendi memleketlerine gönderdiler. İşte bu zafer bunun için önemlidir. Mehmetçiğin kahramanlığında abideleşen bir zaferdir. Ama aslında bu sadece Mehmetçiğin değil tüm dünya mazlumlarının zaferidir."
’ŞEHİTLİKLER, MİLLET, MİLLİYET ANLAYIŞIMIZIN MANİFESTOSUDUR’
"Çanakkale, nasıl bir ve beraber olduğumuzu, kardeş olduğumuzu tekrar tekrar anlatan muhteşem bir destandır" diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim millet anlayışımızın milliyetçilik anlayışımızın çerçevesi, sınırları burada çizilmiş, milliyet kavramı Çanakkale’de ruhunu, özünü, kökünü bulmuştur. Her şehrimizde Çanakkale’yi, buradaki destanı, şehitliklerimizi anlatıyorum. 10 yıl öncesine kadar Çanakkale’ye yılda 200- 250 bin ziyaretçi geliyordu, şimdi bu rakam 2- 2.5 milyona çıktı. Her yönüyle şehitliklerimizin şanına yakışır düzenlemeler yaptık. Bu rakam, milyonlarca bir rakama ulaşacak. Çünkü bizim şehitliklerimiz, millet olarak kimliğimiz, kimlik kartımızdır. Bizim milliyet, millet anlayışımızın manifestosudur. Tüm Türkiye illeri, köyleriyle, yaşlısıyla, genciyle gelsinler Çanakkale şehitliklerini ziyaret etsinler. Ben istiyorum ki tüm Türkiye gelsin o mezar taşlarında yazan isimleri okusunlar. Sadece Türkiye değil Balkanlar’ın Afrika’nın Orta Asya’nın gençleri çocukları da gelsinler. Onlar da burada dedelerini bulsun, tanısınlar. Şehitliklerdeki mezar taşlarında İstanbullu’nun yanında Diyarbakırlı, İzmirli’nin yanında Bitlisli var. 81 vilayet işte bugün olduğu gibi ilçeleriyle köyleriyle Anafartalar’da, Kanlısırt’ta tek bir millet haline gelmiş, aynı mezar içinde kardeş olmuştur. Tıpkı sizler gibi. Sadece 81 vilayet değil, o mezar taşlarında Bağdat, Bakü, Kudüs var. Biz Gazze ile Nablus ile yakından ilgileniyoruz. Çünkü Çanakkale şehitliklerinde oralardan gelmiş askerlerin mezarları var. Onların dedelerinin mezarları var. Zira Anafartalar’da, Arıburnu’nda onların izleri var."
’TEK DEVLET, TEK MİLLET, TEK VATAN’
"Çanakkale’yi anlamayan Türkiye’yi asla anlayamaz. Çanakkale ruhunu anlamayan, milleti, milliyeti de anlayamaz" diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasının son bölümünde şunları söyledi:
"Çanakkale’deki dayanışmayı, azmi, fedakarlığı anlamayan bu ülkenin bu milletin kardeşliğini de anlayamaz. Biz millet olarak 1915’te burada adeta yeniden doğduk. Tarih sahnesinde yerimizi yeniden aldık. Millet ve milliyet şuurumuzu daha ileriye taşıyacağız. Buradaki şehitlerden dersler alarak kardeşliğimizi daha ileri seviyelere taşıyacağız. Dedelerimizden güç alarak güçlü bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Burada 98 yıl önce biz, millet olduk. Bir olduk. Beraber, birbirimize kardeş olduk. İnşallah ebediyen bu kardeşliğimizi muhafaza edecek, şehitlerimizin aziz emanetine sahip çıkacak. Bu emanetle hep birlikte geleceğe yürüyeceğiz. Onun için ’Tek devlet, tek millet, tek vatan’ diyeceğiz. Geleceğe böyle yürüyeceğiz. Çanakkale Deniz Zaferimizin 98’inci yıl dönümünün ülkemize milletimize Türk kardeş coğrafyalara kutlu, mübarek olmasını temenni ediyorum. Seneye 99 ve ardından 100’üncü yılını idrak edeceğiz. Farklı idrak edeceğiz. O zaman çok daha muhteşem bir anma törenini gerçekleştireceğiz."
Başbakan Erdoğan, konuşmasını, Mehmet Akif Ersoy’un dizeleriyle bitirdi. Erdoğan, konuşmasının ardından öğrencilerin ellerinde Türk bayraklarıyla oluşturduğu koridordan geçti ve çocukları selamladı. Başbakan Erdoğan, şeref tribünündeki yerine geçerken, Şanlıurfalı yöresel kıyafetli, ataları burada şehit olmuş Mehmet Emin, Hülya İlhan çifti, oğulları Muhammet Sinan İlhan’la birlikte bir süre sohbet etti, hatıra fotoğrafı çektirdi. Stadyumdaki kutlama, resmi geçit töreniyle son buldu.
ŞEHİT TORUNLARA ÖZEL YER
Bu yıl ilk kez, Çanakkale kara ve deniz savaşlarında şehit düşen askerlerin torunları için 18 Mart Stadyumu’nda özel yer ayrıldı. Şehit torunları, stadyumdaki törenleri, ellerinde Türk bayraklarıyla kürsünün hemen sol tarafında çimlerin üzerinde kendilerine ayrılan yerden izledi. Şehit torunları resmi geçitte de yer aldı ve vatandaşlar tarafından ayakta alkışlandı.