Kansu ŞARMAN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2011 00:00
Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Gelibolu Yarımadası her yıl gittikçe daha fazla sayıda ziyaretçi çekiyor. Bâlâlı Şemsettin oğlu Arap, Kemalpaşalı Hüseyin oğlu Ferhat, Vidinli Mehmet oğlu Mahmut, Nevşehirli İshak oğlu Avram ve Bilecikli Dimitri oğlu Vasil Çanakkale’de birlikte Kraliyet Norfolk Alayı’ndan askerlerle 96 yıldır yanyana yatıyor.
25 Nisan 1915... İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zelandalı ve Hintlilerden oluşan müttefik güçler 96 yıl önce bu gün giriştikleri harekatla Çanakkale Kara Savaşları’nı başlatmıştı. Gelibolu topraklarında 8 ayda onbinlerce Osmanlı ve müttefik askeri hayatını feda etmişti.
Her yıl 25 Nisan’da Çanakkale’ye gelen çok sayıda Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Anzak Koyu’ndaki Şafak Ayini’ne katılıyor. Bu yıl da gece Çanakkale’den Gelibolu’ya giderek, törenin başlamasını uyku tulumlarında beklediler. 23 Nisan’da Çanakkale’de Anzak torunlarının Şafak Ayini hazırlıklarını yerinde izledim. Hazırlıkları yaklaşık 20 yıldır aynı şirket üstlenmiş. Koy kıyısına büyük bir titizlikle sahne ve tribünler kurulmuş. Ses sistemi, dev ekranlar hazır. Son hazırlıklar yapılıyor. Avustralya ve Yeni Zelanda hava kuvvetleri orkestraları marşların son provasını yapıyor. Herşeyin mükkemmel olması için oradan oraya koşuşturan onlarca insan.
Anzak torunlarını hazırlıklarıyla başbaşa bırakıp 1995’deki büyük Gelibolu yangınından bu yana görmediğim Gelibolu Yarımadası’nın Türk şehitliklerini, müttefik askerlerin mezarlıklarını ve savaş döneminde karargah ve hastane olarak kullanılan köyleri gezmeye başlıyoruz. 18 Mart Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Yard. Doç. Burhan Sayılır da bizimle birlikte. Yarımadanın tarihi yapısıyla ilgili bilgileri ondan alıyoruz. Yarımadada toplam 106 mezarlık, şehitlik, anıt veya ziyaret yeri bulunuyor. Tamamını görecek zaman yok, rotamı farklı özelliklerini bugüne taşıyanlara göre çiziyorum: Kocadere Köyü, 57. Alay Şehitliği, Conkbayırı, Kanlısırt, Lone Pine Anıtı, Bigalı Köyü, Eceabat, Kilitbahir, Alçıtepe ve yolumuzdaki şehitlik, mezarlıklar.
MADALYALI KÖYÜN YENİ SAVAŞ MÜZESİ
Anzak Koyu’na en yakın köy Kocadere (Kurucadere), savaşta yaralananların ameliyat edildiği sıhhiye merkeziydi. Arıburnu’nda karaya çıkan düşmanı karşılayan 19, 16 ve 5’inci Tümenler’in sıhhiye bölükleri burada hastane kurmuştu. Muharebelerin daha sonraki dönemlerinde yaralı ve ağır yaralı hastaneleri oluşturuldu. Doktorların, hava saldırılarına rağmen görev azimlerini anlayabilmek için Doktor Şefik Süleyman Bey’in anılarına göz gezdirelim: “2 Ağustos 1915. Bugün nöbetçiyim, akşamüstü yine tayyareler çıktı, yakınımıza üç bomba attılar. Bu esnada sahra topçu 14. Alay, 2. Bölükten Adapazarlı İsmail oğlu Hüseyin bomba netecisi sol bacağından yaralanmış, müdahale ettim.” Tıbbi imkansızlıklar ve hekim azlığına karşın, Kocadere’deki hastane, ordu kumandanı Liman Von Sanders Paşa tarafından altın madalyayla ödüllendirilmiş. Uzun yıllar ihmal edilen Kocadere köyü son dönemde ciddi bir restorasyon görmüş. Muhtarlığa ait alan düzenlenerek köy meydanına dönüştürülmüş, eski köy okulu binasında bir müze oluşturulmuş.
REHBERLİK YERİNE HAMASET
Yarımadadaki İngiliz ve Anzak mezarlıklarının büyük bölümü Mondros Mütarekesi’nden Lozan Antlaşması’na kadar olan dönemde tamamlanmış. Tek plan, çevre düzenlenmesi uygulaması hemen göze çarpıyor. Dönemin üzerinde güneş batmayan Britanya İmparatorluğu’na topluluğuna bağlı ülkelerin askerleri bu mezarlıklarda. Mezarlıklar Lozan görüşmelerinde de konu olmuş, İsmet Paşa ile Lord Curzon arasında bu alanların statüsü tartışma yaratmıştı.
Tarihi yarımadayı gezerken göze çarpan bazı olumsuzluklar da var. Türk şehitlikleri sadelikten uzak, birbirinden farklı tasarımlarıyla bütünlük sağlayamıyor. Gelibolu bazı haftalar sayıları iki bini bulan tur otobüsünün akınına uğruyor. Araçlar egsoz gazları bir yana, sonuna kadar açtıkları müzikleriyle şehitlikleri, mezarlıkları inletiyor. Kimi rehberler öğrencilere, konuklara somut bilgi vermek yerine yanlış, öznel bilgilerle dolu hamasi nutuklar atıyor. Ziyaretçilerin bir kısmı hâlâ Çanakkale’deki direnişin kaynağını uhrevi güçlerde arıyor. Şehitlikteki gayrımüslim Osmanlı askerlerinin mezarlarını görünce “Bu yabancılar da Türkler için mi ölmüş” gibi sorular soruyor. Bunca yıl sonra bu birlikteliğin anlatılamamış olması kadar, Gelibolu Yarımadası’nın tarihi, duygusal dokusuna saygı bilincinin yeterince geliştirilememiş olması da ayrı bir üzüntü kaynağı. Yine de bu ülkede yaşayan herkesin Cumhuriyet’in kuruluşunda temel taşı olan Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Gelibolu Yarımada’sını görmeleri çok önemli. Savaşların 100. yıldönümünü yaklaşırken daha doğru bilgilendirme yapabilmek için hep birlikte gayret göstermemiz, çaba gösterenleri desteklememiz gerekiyor.
MEHMET, MİŞON, EFRAM
Kocadere köyüne 500 metre uzaklıktaki şehitlikte çoğunluğu Müslüman olmakla birlikte farklı dinden 1300’den fazla Osmanlı askeri yatıyor. Şehitlikte mezar taşları yok ancak daha sonra yapılan düzenlemede altılı tabletler halinde isimler yazılmış. İsimler dikkatimi çekiyor: Çankırılı Mehmet oğlu Raşit, Ali oğlu İsmail, Çanakkaleli Ahmet oğlu Mehmet, Çatalcalı Samuel oğlu Mişon ve Hristo oğlu Eflam yanyana.
Kocadere’den 57. Alay Şehitliği’ne geçiyorum. Doç. Buhan Sayılır’ın verdiği bilgilere göre, bölgedeki Türk şehitliklerindeki mezar taşları eksik ve yanlış bilgilerle dolu. Hatta şehit listesine asker olmayanlar da eklenmiş. Müttefik mezarlıklarında eksiksiz kayıt tutulduğu halde Türk şehitliklerindeki durum yürek burkuyor.
57. Alay Şehitliği, 19. Tümen komutanı Mustafa Kemal’in “Size ölmeyi emrediyorum” dediği ve muharebeler boyunca kumandanı Hüseyin Avni Bey dahil mevcudunun büyük bölümünü şehit veren efsanevi alayın anısına yapılmış. Ancak bu şehitlikte de uzun süre isimler eksik ve yanlış olarak kalmış. Birkaç yıl önce 57. Alay Şehitliği’ne yapılan otopark tarihçilerin tepkisini çekmişti. Son dönemde şehitlik yeniden restore edilmiş. Gelibolu Yarımadası’nda yürütülen “Tarihe Saygı” projesi kapsamında Opet, şehitlerin hatasız listesini hazırlatmış. 1817 şehidin adı 57. Alay Anıtı’na ve mezar taşlarına yazılmış.
TARİHE SAYGI PROJESİ
Gelibolu Yarımadası’nın bakımsız ve ihmal edilmiş görüntüsünden kurtarılması için devlet yetkilileriyle birlikte çalışma yürüten Opet, “Tarihe Saygı Projesi” ile bölgede sekiz köyde restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları yapmış. Köy meydanları açılmış, müzeler restore edilmiş, üç köye anıt heykel yaptırılmış kütüphaneler açılmış. Bölgedeki yerli yabancı turistlerin en önemli ihtiyacı olan tuvaletler inşa edilmiş. Çay bahçelerine restoranlara masa, sandalye, dağıtılmış. Yarımadanın yerli ve yabancı ziyaretçilere 2 milyon kitap ve broşür dağıtılmış.
KARAYORGİ ARTIK KARAYÖRÜK
Çanakkale, Osmanlı döneminde ciddi bir Rum nüfusa sahipti. Hatta 20’inci yüzyıl başında Müslüman ve gayrımüslimlerin oranı birbirine çok yakınmış. 1914’te Çanakkale ve çevresindeki Türk ve Rus köylerinin tamamı boşaltılarak halk Keşan’a gönderilmiş. Yarımadada Rumlara ait olan çiftliklerin adı da zamanla Türkçeleşmiş. Örneğin Kara Yorgi çiftliği ve deresinin adı artık Kara Yörük çiftliği ve deresi. Gelibolu’da görev yapan 47. ve 48. Alayların askerleri daha çok Çukurova bölgesinden geldiği için bazı yerlere Adana bayırı, Mersinsırtı ve Mersin deresi gibi isimler verilmiş.