MİT TIR’ları haberi nedeniyle 92 gün önce tutuklanan, haklarında ‘casusluk, darbe ve silahlı terör örgütüne yardım’ iddiasıyla bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararının ardından dün sabaha karşı Silivri Cezaevi’nden tahliye oldu.
TAHŞİYE’Yİ BEKLEDİLER
Anayasa Mahkemesi Can Dündar ve Erdem Gül’ün başvurularını önceki gün inceleyerek hak ihlali kararı verdi. Karar yargılamayı yapan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Karar saat 19.45’te mahkeme kalemine ulaştığında, mahkeme heyeti, 1 numaralı sanığının Fethullah Gülen olduğu Tahşiye grubuna yönelik kumpas davasını görüyordu. Can Dündar ve Erdem Gül’ün ailesi ile meslektaşları bu arada Silivri Cezaevi’ne doğru yola çıktı. Tahşiye davası saat 24.00’e kadar sürdü. Davanın bitmesinin ardından mahkeme heyeti saat 00.45’te Anayasa Mahkemesi’nin kararını değerlendirdi. Can Dündar ile Erdem Gül’e yurtdışına çıkış yasağı koyan mahkeme, derhal tahliye edilmeleri için Silivri Cezaevi’ne yazı yazdı.
CEZAEVİ ÖNÜNDE 10 SAAT
Can Dündar’ın annesi Öznur Dündar, eşi Dilek Dündar, teyzesi Gülsüm Takıl, Erdem Gül’ün eşi Aslı Gül, oğulları Sarp Güney ve Deniz, CHP’li milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Eren Erdem, Utku Çakıralp, sanatçı Zülfü Livanel ve çok sayıda gazetecinin aralarında bulunduğu yaklaşık 200 kişi cezaevi önünde 10 saat tahliyeyi bekledi. Can Dündar ve Erdem Gül’ü taşıyan beyaz cezaevi minibüsü saat tam 03.15’te cezaevinin çıkış kapısına yanaştı. Can Dündar’ın annesi Öznur Dündar, “Oğlum” diye feryat etti. Can Dündar da annesine sarıldı.
Karşılama sırasında çok duygulanan Can Dündar, ilk olarak şunları söyledi: “Silivri Üniversitesi’nden mezun oluyoruz gazeteci olarak. Küçük bir hapishaneden büyük hapishaneye geçiyoruz. Ülkemize hoşgeldik. Yaptığımız haberde de Türkiye’nin nereye sürüklendiğini bütün Türkiye gördü. Ülkenin bir bataklığa saplanma tehlikesine karşı dikkat çekme görevini yerine getirdik. Keşke o
haber zamanında gizlenmeseydi. Türkiye bu bataklıktan uzak kalabilseydi. Bunu da bugünkü tahliyemizin bir armağanı sayıyoruz.” Can Dündar daha sonra da kameraların karşısına geçerek şu açıklamaları yaptı: “Geç vakit oldu. Sizi de çok beklettik. Aslında galiba bizi bekletenlerin asıl niyeti günün 25’inden 26’sına dönmesiydi. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı’nın doğum günü biliyorsunuz. Buradan doğum gününü kutluyoruz. Ve böyle bir tahliye kararıyla kutlamaktan çok mutluyuz. Biz evlilik yıldönümümüzde girmiştik, bizi içeri attırmış diyelim. Biz de yaş gününde tahliye olarak kendisine bir doğum günü armağanı vermek istedik. Bir grup insana teşekkür borcumuz var. Öncelikle burada o küçücük çadırda umut aşılayan, Umut Nöbeti tutanlara teşekkür etmek istiyoruz. Küçücük bir çadırın koskoca bir sarayı dize getirebileceğini gördük”
MESLEKTAŞLARIMIZ İÇERİDEİçeri girerken bir tek şey diliyordum. O bizi buraya tıkan nefret, kin, öfke bizi zehirlemesin. Ve biz zehirlenmeden çıktık. Kin duymuyoruz. Öfke duymuyoruz. Ama mücadelede çok kararlıyız. Bu bir basın özgürlüğü davasıdır. Biz çıktık, 30’u aşkın meslektaşımız içerde. Diliyorum ki bu karar onların da yolunu açacaktır. Bu arkamda gördüğünüz toplama kampı müze olana kadar hepimiz insanlık adına, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü adına mücade
leye devam edeceğiz.
İPEKÇİ'NİN MENDİLİ CEBİMİZDEÇok tarihi bir karar olduğunu düşünüyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü kararı sadece bizim değil bütün meslektaşlarımızın, basın özgürlüğünün önünü açmıştır. Hakikaten saraya tabi olmayan bir yargı, saraya tabi olmayan bir medyanın önünü açacak çok tarihi bir karar verdi. Bizim ödediğimiz bedel Türkiye’de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir hiçtir. Üç ay yattık. Bundan şikâyet edecek değiliz, bu kadar içeride yatan gazeteci bu kadar bunun bedelini ödemiş insanlar varken. Bakın cebimdeki mendil Abdi İpekçi’den gelen mendil, kızının gönderdiği mendil. Bu meslek bu haberleri yayınlayabilmek adına, basın özgürlüğü adına ölüm bedelleri ödedi. O yüzden bizimki onun yanında bir hiç. Ama dünyaya ses verebildik, direndik, sizler sayesinde dik durduk, sonuç aldık. Her türlü iftira ve tehdite rağmen bugün karşınızda o haberleri savunabilecek noktaya geldik.
ERDEM GÜL: GAZETECİ DENETLERErdem Gül Cumhuriyet’in önünde yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Aslında muhalif gazetecilik diye bir şeyden bahsetmemiz gerekir. Gazetecilik zaten bir denetleme faaliyetidir. Dolayısıyla da iktidarı denetler. Yani iktidar, güçlüler varken herhalde daha zayıfları denetlemeyecektir gazeteci... Denetleyen bir faaliyet olduğuna göre muhalif gazeteci-iktidarın gazetecisi diye bir ayrım olmaması gerekir. Ama Türkiye’de bırakın eleştiriyi normal bir haber bile bir suçlama konusu, tutuklama, müebbet konusu olabildiğine göre demek ki bir süre daha yapacağımız çok fazla işler var.
'ADALET VARMIŞ'Can Dündar’ın annesi Öznur Dündar ise duygularını, “Dünyanın en mutlu insanı benim. Ben bugün hâkimlerin adil olduğuna karar verdim. Adalet varmış” diye anlattı. Erdem Gül ise tahliyenin ardından “Bu bir keşke olmasaydı hikâyesi. Keşke bunu mevcut mahkeme yapsaydı, Anayasa Mahkemesi’ne işi bırakmasaydı” dedi.
'KARAR AVRUPA STANDARTLARINDA'AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkan Yardımcısı Işıl Karakaş, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesini Hürriyet’e “Anayasa Mahkemesi, AİHM kararları, içtihatlarıyla uyumlu, Avrupa standartlarında bir karar vermiştir. Bunu alkışlanacak bir karar, çok güzel bir gelişme olarak görüyorum” diye yorumladı. Yargıç Işıl Karakaş sözlerine şöyle devam etti:
ÖZGÜRLÜKTEN YANA BİR TAVIR“Bütün Avrupa’nın gözü bu karardaydı. Bu karar AİHM’de, Avrupa’daki hukuk çevrelerinde çok olumlu yankılanacaktır. Anayasa Mahkemesi, klasik devletten yana bir tavır almak yerine, özgürlükten yana bir tavır almıştır. Kuşkusuz gerekçeyi de okumak gerekir. Benim açıklamadan gördüğüm kadarıyla karar, ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün kullanılmasından dolayı alınan bir tutuklama kararının hukuki temelinin olmadığını söylüyor. Biz AİHM olarak buna benzer bir görüşü 2014 yılında Nedim Şener ve Ahmet Şık kararında da ortaya koymuş, tutukluluğu ifade özgürlüğü bağlamında inceleyerek, bu bağlamda sınırlanmasının mümkün olamayacağını söylemiştik. Anayasa Mahkemesi de Can Dündar ve Erdem Gül kararında AİHM’nin bu görüşü çerçevesinde hareket ederek, ifade özgürlüğünün kullanılmasından dolayı tutuklama olamayacağına karar vermiştir.
Işıl Karakaş
MAKUL ŞÜPHE OLMALIBu nedenle Anayasa Mahkemesi’nin kararını olumlu karşılıyoruz. Kararın Avrupa standartlarında verilmiş olması önemlidir. En mühim nokta şudur: İfade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün kullanılmasından dolayı tutuklama olmaz. Avrupa hukukunun ölçüsü budur. Ayrıca, tutukluluğunun devamı için makul bir şüphesi olması gerekir. Anayasa Mahkemesi, burada makul bir şüphenin olmadığını da söylemiş oluyor. Şunu da belirtmeliyim ki, esas hakkındaki davayı görecek olan birinci derece mahkemenin de bu karardan sonra Avrupa standartlarını göz önüne alması gerekir.”
'NEREDE KALMIŞTIK'CAN Dündar ve Erdem Gül, 92 günlük Silivri Cezaevi arasından sonra dün işbaşı yaptı. İkili gazete binasının girişinde çiçeklerle karşılandı. Can Dündar gazete önünde meslektaşlarına şunları söyledi: ‘SIRRI DÜNYA DUYDU’“Sayın Cumhurbaşkanı’na teşekkür etmek istiyorum. Bizi birbirimize daha yakınlaştırdı. Bu gizlemeye çalıştıkları sırrı bütün dünyanın duymasını sağladı. Gerçekten çok ağır bir suçlamayla karşı karşıya olup bu kadar galiba Türkiye’nin en gözde casusları olduk.Anayasa Mahkemesi bize yöneltilen suçlamanın dayanaksız olduğunu ortaya çıkarmakla kalmadı aynı zamanda da basın özgürlüğünün ne kadar hayati ve elzem olduğunu ortaya koydu. O açıdan birazcık yattıysak bir işe yaradı diye düşünüyorum. Bütün meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Meslek büyüğümüz Mete Akyol ile konuştum. Türkiye’de bazen bir bir iskemleyi çekip oraya oturmanın nasıl bir büyük umut direnişini tetikleyebileceğini gösterdi bize. O Umut Nöbeti de bizi dışarıya çıkaran unsurlardan biri.”Dündar ve Gül daha sonra gazete binasına girdi. Odasında Cumhuriyet’i eline alan Dündar, çalışma arkadaşlarına, “Evet arkadaşlar nerede kalmıştık. Şimdi çalışma zamanı” diye seslendi. /
Fırat ALKAÇ/İSTANBULAK PARTİ: DAHA BİTMEDİMİT TIR’ları haberi nedeniyle tutuklanan Can Dündar ve Erdem Gül’ün Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ kararıyla tahliye edilmelerine AK Parti cephesinden de farklı yorumlar geldi.
- AB Bakanı Volkan Bozkır Türkiye bir hukuk devleti. Yargı kararlarına uymak, hükümetlerin görevi. Anayasa Mahkememiz bir bireysel başvuru hakkını kullanan 2 gazetecimiz için bir karar vermiştir ve bu da uygulanmıştır.
- Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan Anayasa Mahkememizin kararına saygı duyuyoruz. Kişisel başvuru hakkını da getiren AK Parti iktidarıdır.
- AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu Hem Can Dündar hem de Erdem Gül, referandumda hayır oyu verdikleri bireysel başvuru hakkını kullanarak, hak ihlali kararını aldılar. Demek ki kararı mahkemeler veriyormuş. Unutmayın ki bu üyeleri Gül ve Erdoğan atadı. Tutuklu yargılanmak suçlu, tutuksuz yargılanmak da suçsuz anlamına gelmez.
- AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı Mahkeme devam ediyor. Süreç bütünüyle hukuki bir süreçtir. Politik olarak olup biten işlere ilişkin farklı kanaatlerimiz olabilir ama hukuk hepimizi bağlar. Temenni ederiz ki, hukuki safahat neticesinde bu iki basın mensubu beraat ederler ama bunu takdir edecek olan mahkemelerdir. Onların kararı da hepimiz için bağlayıcı olacaktır.”
ASSANGE'LI HATIRLATMA
CUMHURBAŞKANLIĞI Sözcüsü İbrahim Kalın, dün basın toplantısında Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesine ilişkin şunları söyledi: “Dünyada da casusluk, bilgi sızdırma davaları yapıldı. WikiLeaks hadisesinde Julian Assange, Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’nde sığınmış halde. Bradley Manning 35 yıla mahkûm oldu. Edward Snowden’ın, Rusya’da gizlendiğini biliyoruz.” / Gizem KARAKIŞ/ANKARA
KILIÇDAROĞLU'DAN TELEFON
Can Dündar ve Erdem Gül’ü tahliyelerinin hemen ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu telefonla arayarak geçmiş olsun dedi. Can Dündar Kılıçdaroğlu’na teşekkür ederek şunları söyledi: “Medyada artık emir konuta zinciriyle her istediklerine her yazıyı yazdıramayacaklarını ve karşılarında gazeteler, gazeteciler olduklarını daha fazla görecekler. Biraz pişman olacaklar bizi içeri attıklarına.”
RSF: TÜRK YARGISININ ONURUNU KURTARDI
ULUSLARARASI Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü(RSF), gazeteciler Can Dündar ile Erdem Gül’ün serbest bırakılmasından memnuniyet duyduklarını açıkladı. RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin Türk yargısının onurunu kurtardığını söyledi. Deloire, “Biz bu cesaretli adımı selamlıyoruz” derken bundan sonraki dava sürecini de izleyeceklerini vurguladı.