Güncelleme Tarihi:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen 68'i tutuklu 273 sanıklı Ergenekon davasının 203. duruşması gazeteci-yazar Can Dündar’ın 1997 yılında derin devlet yapılanmalarını çeşitli röportajlarla irdelendiği “Ergenekon" adlı bir kitap ve 2003 yılında hazırladığı “Karaoğlan" adlı belgeseli kapsamında tanık olarak ifadesinin dinlenmesine devam edildi. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin içinde bulunan küçük salonda yapılan duruşmada CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İbrahim Şahin, Alparslan Arslan, emekli Albay Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu 41 tutuklu sanık hazır bulundu. Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 27 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı.
"GLADYO ÇELİŞKİSİ"
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, "Kendisi ile İlhan Selçuk ve Prof.Dr.Kemal Alemdaroğlu'nun örgütün ideolojik bürosunun en üst düzey yöneticisi olarak suçlandığını" belirterek, iddia olunan "Ergenekon" örgütüne ideolojik önderlik yaptıklarına dair bir bilgisi olup olmadığını sordu. Dündar böyle bir bilgisinin olmadığını söyledi. Dündar "Avrupa'daki gladyo örgütleri NATO bünyesindedir. Buradakiler ise Amerikan, Batı aleyhtarlıklarıyla öne çıkıyorlar. Burada bir çelişki ortaya çıkıyor" dedi.
"ECEVİT KENDİSİNİ DEVİREN İRADENİN YURTDIŞINDAN GELDİĞİ İNANCINDAYDI"
Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk'un "Bu yapının Ecevit döneminde faaliyeti var mıydı?" sorusu üzerine Dündar, "Ecevit, iktidardaki gücünün bu yapıyla mücadele etmeye yetmediğini söyledi. Kendisine yönelik bir suikast olduğunu, ama üzerine gidemediğini söylemişti. Özel Harp Dairesi'nde faaliyet gösteren sivil unsurlar olduğundan şüphelendiğini söylemişti" diye konuştu.
Can Dündar, "Ecevit kendisini deviren iradenin yurtdışından geldiği inancındaydı. Ecevit, Başbakanlığı döneminde devlet iradesinden bağımsız bir irade olduğunu, bunun Özel Harp Dairesi'nde faaliyet gösterdiğini fark edip dehşete kapıldığını söylemişti. Hatta kendisine suikast planlandığını, Ahmet İsvan'ın yaralandığı olayı Özel Harp Dairesi'nde faaliyet gösteren sivil unsurlar olduğundan şüphelendiğini söylemişti" şeklinde konuştu.
"BUGÜNE KADAR SÜREN YAPIDAN SÖZ EDİYORUZ"
Doğu Perinçek'in "Kontrgerillanın ortaya çıkarılması Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisi'nin çalışmalarının önemini" sorması üzerine Can Dündar, "Özel olarak Doğu Perinçek, genel olarak Aydınlık, derin yapıların ortaya çıkarılmasında yol gösterici oldu" dedi. Dündar "Bazı ülkücülerin tetikçi olarak kullanılması, devlet için görevlerde kullanılması, cezaevlerinden kaçırılması kontrgerilla faaliyetleriydi. Ağca, açıkça kaçırıldı, Çatlı'ya resmi pasaport verildi. 7 TİP'liyi öldürenlere sahte pasaport verildi. Salı günü biz burada ifade verirken 7 TİP'li öldüren iki kişini cezası ertelendi. Bu yapılanmanın devam ettiğini gördük. Halen daha bugüne kadar süren yapıdan söz ediyoruz"
"BEN MUSTAFA BALBAY'IN BU DAVADA SANIK DEĞİL, ERGENEKON'UN HEDEFİ OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
Ergenekon savcılarına ifade verdiğinde Ergenekon soruşturmalarında faili meçhul cinayetlerin üzerine gidilmediğini gördüğünü belirten Can Dündar, "Savcıya gittiğimde olayların aydınlatılmasından ziyade siyasi zeminler yaratılmak istendiğini fark ettim. Davanın içine kimleri katabiliriz, iktidar muhaliflerinin Ergenekon'a eklenmeye çalışıldığını düşündüm. Ben Mustafa Balbay'ın bu davada sanık değil, Ergenekon'un hedefi olabileceğini düşünüyorum" diye konuştu.
"KOMŞU KOMŞUNUN KÜLÜNE DE TANIKLIĞINA DA MUHTAÇTIR"
Çalmuk, Dündar'ın sözleri üzerine "Yorumlarla mecra değişiyor. Hakim duruma hakim değil de, bilirkişi dinliyor gibi algılamalar oluyor" diye konuştu. Susurluk skandalına ilişkin en az yüz yazı yazdığını ifade eden Balbay "Sayın Dündar komşumdur. İleride yan yana oturacağız" dedi. Çalmuk ise "Komşu komşunun külüne de tanıklığına da muhtaçtır" şeklinde espri yaptı. Bu diyalog salonda gülüşmelere neden oldu.
"ALLAH GECİNDEN VERSİN"
Hüsnü Çalmuk'un, "Mustafa Balbay'ı nasıl bilirsiniz diye sormayacaksınız değil mi?" sözleri üzerine Balbay, "Allah gecinden versin. Onu daha sonra soracaklar. Daha yapacak çok şeyimiz var" dedi. Balbay "Ankara gazetecililerinin bir haftasını özetler misiniz?" diye sordu.
Can Dündar 30 yıldır Ankara'da gazetecilik yaptığını belirterek söze başladığı sıra Savcı Murat Dalkuş, "Bu davada gazetecilik faaliyetleri yargılanmıyor. Örgütün görevlendirmesiyle bu faaliyetlerin yapıldığı iddia ediliyor" diyerek Balbay'ın sorusuna itiraz etti. Balbay ise "İddianamenin 987. sayfasında Mustafa Balbay'ın gazetecilik faaliyetlerinin, terör örgütü faaliyetleri olduğuna ilişkin bölüm var" diye konuştu.
"ECEVİT'İN İKTİDARDAN UZAKLAŞTIRILMAK İSTENDİ" İDDİASI
Ardından tutuklu sanık Mehmet Haberal da Can Dündar'a sorular yöneltti. Dündar'ın, Karaoğlan belgeseli nedeniyle duruşmaya çağrıldığını düşündüğünü belirten Haberal, "İsmini medyadan duyduğum Ergenekon yapılanmasının, aslında yargılandığımız davanın dışında bambaşka bir yapılanma olduğunu fark ettim. Böyle bir yapılanmanın devlet kontrolünde olan bir yapılanma olduğunu öğrenmiş olduk" dedi.
Haberal, Dündar'a "Karaoğlan belgeselini hazırladığınız için teşekkür ederim. Bu belgeseli yaparken muhtemelen hastane rapor ve belgelerini de incelemişsinizdir. Başkent Üniversitesi Hastanesi tarafından verilmiş bir yatak istirahati ifadesi belgelerde yazıyor muydu?" diye sordu. Böyle bir yazıya rastlamadığını belirten Dündar, bu durumu Rahşan Ecevit'ten duyduğunu söyledi. Dündar, "Rahşan Hanım bana Başbakan Bülent Ecevit'in yatak istirahati verilerek yatmaya zorlandığını, iktidardan uzaklaştırılmak istendiğini ve kendisinin de eşini korumaya çalıştığını söylemişti. Hastalığı döneminde Ecevit çifti, Amerika'nın Türkiye'yi Irak savaşına çekmeye çalıştıklarını söylüyorlardı. Bunun için de Başbakanı engel olarak gördüklerini, siyasi bir komplonun kurulduğunu, bazı isimlerin de farkında olmadan buna alet olduklarına inanıyorlardı" diye konuştu.