Güncelleme Tarihi:
Ünlü Osmanlı Yahudi ailesinin hikayesi şimdi kitaplara konu oluyor.
Osmanlı’yı finanse eden Galata bankerlerinden Camondo ailesi iki kitap ve bir fotoğrafla güncelleşti.
Osmanlı Yahudilerinin çoğu gibi İspanya kökenliydiler. Ama İstanbul'a gelişleri, Yahudilerin İspanya'dan çıkartıldıkları 1492 yılına denk gelmiyordu. Bazı soydaşları gibi, onlar da Osmanlı topraklarına ayak basmadan Avrupa'da oradan oraya dolaştılar. Portekiz'e, Venedik'e, belki başka ülkelere gittiler. Nihayet 18. yüzyılda İstanbul'daydılar.
Ancak yükselişleri, tuhaf bir şekilde, Osmanlı Yahudi toplumunun en zengin sınıfının çöküş dönemine rastladı.
YENİÇERİLER VE YAHUDİLER
1826'da II. Mahmud Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldırdı. Büyük bir katliam oldu bu. Yankıları dalga dalga yayıldı. Bu dalgalardan biri güçlü Yahudi ailelerine de çarptı.
Bu ailelerden çoğu Yeniçeri Ocağı'nın mal ve para donanımında aracılık yapıyorlardı. Onlar da kırıma uğradılar. Yeniçeri Ocağı kaldırılırken, yeniçerilerin en büyük bankacısı olan Carmona'nın da ‘‘ortadan kaldırılıp’’ malına el konulması, bunun boyutlarını gösteriyordu.
Yahudi toplumu bu sarsıntıyı yaşadıktan az sonra, Abraham Salomon Camondo parladı. Kırım Savaşı sırasında (1853-1856), Osmanlı Devleti'nin başlıca bankeri oldu. Artık İstanbul'daki Yahudi toplumunun en önemli kişisiydi.
HASKÖY’DE OKUL
Osmanlı'nın batılılaşma macerası başlıyordu. Cemaatler bu cereyana ayrı ayrı zamanlarda kapıldılar. Abraham Camondo'nun torunu Abraham-Behor, dindaşlarını cehaletten kurtarmak istiyordu. Hasköy'de bir okul kurdu. Burada Yahudi çocukları Fransızca ve başka dindışı dersler de görmeye başladılar.
Yahudi cemaati çok kızdı.
İzak Akriş adlı bir haham, Camondo'yu aforoz etti. İktidar katında büyük nüfuzu olan Camondo da hahamı hapse attırdı. Bunun üzerine Yahudi cemaati neredeyse ayaklandı. Eyüp Camii'ne giden Padişah Abdülaziz'in yolunu kestiler. Padişah hahamı serbest bıraktı.
Kavga devam ediyordu. Fuad Paşa, İzmir, Edirne ve Serez hahamlarının bankeri temize çıkarmasını sağladı.
Camondo ailesinin İstanbul'u terkedip Paris'i mesken tutmasının sebebi bu muydu?
Taner Timur'un aktardığına göre Mecmua-i Ebüzziya'da, bu mektep olayından yıllar sonra çıkan bir yazıda bambaşka bir neden ortaya sürülüyordu. Bütün Avrupa'yla iş ilişkileri olan Camondo'lar Avusturya tabiyetini kabul ettiklerinden, İstanbul'u terke mecbur kalmışlardı.
Nora Şeni ise, P Dergisi'nde yazdığı yazıda ekonomik bir değişime işaret ediyor: O dönemde artık Galata bankeri olmak yetmiyordu. Osmanlı Devleti Galata bankerlerinden kredi almak yerine doğrudan doğruya Avrupa piyasalarından borçlanıyordu. Böylece iki kardeş, Abraham-Behor ve Nissim Camondo, bankalarının bir kısmını Paris'e taşıdılar.
SANATIN KORUYUCULARI
Bütün Avrupa'da olduğu gibi, Paris'de de Yahudi bankerler servetin canlı timsali, sanatın en büyük müşterisiydiler.
Camondo'lar burada da yükseldi. İtalya Kralı'ndan ‘‘kontluk’’ ünvanını almışlardı. Bir hanedan armaları vardı. Paris'de ‘‘Şarklı’’ olarak biliniyorlardı, ama Batılıların gözünü kamaştıran bir Şarklılıktı bu. Misafirleri, yemek tabağının yanında hediye olarak mücevher buluyordu...
Bir sonraki kuşak, yani Isaac ve Moise, bankacılığı da bıraktılar. Sanata verdiler kendilerini.
Büyük ressam Cezanne, Isaac sayesinde Louvre Müzesi'ne girdi. Müze, Cezanne'ı henüz duvarlarına asacak değerde bulmuyordu; ama diğer resimler uğruna bu şarta boyun eğmek zorunda kalmıştı...
Önce İstanbul'u, sonra bankerliği terkeden, son erkek çocuğunu Fransız ordusunda I. Dünya Savaşı'nda kaybeden aile, Nora Şeni'nin deyişiyle kendini yok etme eğilimini içinde taşıyordu.
Ailenin son ferdi Beatrice, Paris Nazi işgali altındayken, yakasında sarı yıldızla Boulogne Ormanı'nda ata binmekten kaçınmıyordu. Öyle göz önündeydi ki, iki çocuğuyla birlikte 20 Kasım 1943'te Polonya'ya doğru giden bir tren vagonuna kapatılması kaçınılmaz gibiydi.
Tren Auschwitz kampına gidiyordu. Onlardan bir daha haber alan olmadı.
Bir fotoğraf iki kitap
Topkapı Sarayı'ndaki Darphane binasında muhteşem bir sergi var: Fransız fotoğrafçı Henri Cartier-Bresson'un ‘‘Avrupalılar’’ sergisi. İstanbul'dan da beş fotoğraf yer alıyor. İçlerinden birini sanatçı 35 yıl önce Bankalar Caddesi'nde Camondo Merdivenleri'nin önünde çekmiş. Şehrin sayısız güzel köşelerinden biri böylece bütün dünyada tanınır hale gelmiş.
Ama Camondo ailesini güncelleştiren sadece bu değil. Bu aileyle 1990'da Taner Timur'un Tarih ve Toplum Dergisi'nde çıkan bir yazısıyla tanışmıştım. Sonra başka makaleler de yazıldı.
Geçen yıl Can Yayınları bir belgesel romanı Türkçe'ye çevirip yayımladı. Gazeteci Pierre Assouline'in ‘‘Camondoların Sonuncusu’’ adlı kitabıydı bu. O sıralarda, Nora Şeni de bir Camondo kitabı yazmaktaydı. ‘‘Les Camondo ou l'eclipse d'une fortune’’ (Camondolar ya da bir servetin çöküşü) adlı kitap, şimdi Yaman Aksu tarafından Türkçe'ye çevriliyor. Yakında İletişim Yayınları tarafından basılacak.
Osmanlı tarihinde önemli yer tutan bu ailenin benzersiz bir kaderi var. Böyle ilgi uyandırmasının nedeni de budur belki...