Güncelleme Tarihi:
8 Mart 2020’ye kadar açık kalacak “Troya: Mit ve Gerçek” adlı sergi, Almanya’daki Berlin Müzesi’nden, İngiltere’deki Ashmolean Müzesi’nden ve Danimarka’daki Ulusal Müze’den getirilen 300 parça çömlek, gümüş kap, bronz silah ve heykelden oluşuyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Berlin’den Moskova’ya götürülen ve şu anda Puşkin Müzesi’nde sergilenen eserler ise Londra’daki sergide yer almıyor. Berlin’deki Troya Hazinesi’ne ait altın eserlerden ise sadece iki tanesinin imitasyonu sergide bulunuyor.
AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Schliemann tarafından kaçırılan eserlerin sergilenmesi gereken yerin Çanakkale’deki Troya Müzesi olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Troya antik kentinden çalınan eserlerin sergileneceği yer British Museum değil; 5 bin yıllık geçmişe sahip Troya antik kentinin vitrini olan, adeta tarihe ışık tutan, dünya standartlarındaki Troya Müzesi’dir. ‘Eserler, çıkarıldıkları yerde sergilenir’ ilkesi göz ardı edilemez. Tarihi eserler ancak ait oldukları yerde, tarihsel doku içinde sergilenirse anlam taşır. Aksi takdirde orada bir emanet gibi duracaktır.
‘HAZİNE AVCISI HIRSIZ’
Bu tarihi ayıbın bir an önce ortadan kaldırılması lazım. Şunu herkes bilmeli ki Heinrich Schliemann hazine avcısı bir hırsızdır. Arkeolojiyi kötü niyetleri doğrultusunda kullanarak Troya eserlerini çalmıştır. Dünyanın en büyük tarih hırsızlığını yapmış, arkeolojik kazı alanını tahrip etmiş böyle bir ismin müzecilik alanında sürekli anılması kabul edilebilir değil. Tarihsel varlıkların yağmalanması hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz. Schliemann’ın yurtdışına kaçırdığı eserlerin bir an önce özüne, anavatanına teslim edilmesi gerekiyor. Bunun için uluslararası platformlarda mücadelemizi sürdürüyoruz.”
ETİK BİR SORUN VAR
SERGİNİN küratörlerinden Lesley Fitton şöyle konuştu: “Eserler Atina’daydı, Schliemann’ın ölümünün ardından aralarında sergide gördüğünüz çömleklerin de olduğu büyük bir koleksiyon bıraktı ve bunlar vatandaşı olduğu Almanya’ya, Berlin’e bağışlandı. İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Rus askerleri Berlin’e girdiğinde altın bazı parçalar, mücevherler Moskova’ya, Rusya’ya götürüldü. Önce kayboldular, 1990’larda yeniden ortaya çıktılar. Dolayısıyla bu eserlerin nerede olması gerektiği konusunda oldukça karmaşık etik bir sorun var ortada.”
ASIL GERÇEK GÖTÜRMESİ
SCHLIEMANN’ın eserleri nasıl çaldığını Osmanlı arşivlerindeki belgelerle ortaya koyan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Sönmez ise şunları ifade etti: “British Museum’da Schliemann tarafından Troya antik kentinden çalınan ve yaklaşık 300 eserin yer aldığı ‘Troya: Mit ve Gerçek’ isimli sergi, gönül isterdi ki bu eserlerin çalındığı ve ait olduğu yerde Çanakkale’de sergilensin. Aslında bu sergiye ismini veren Mit ve Gerçek başlığını da ben Avrupa ülkelerinin gerçekle yüzleşmeleri dileğiyle önemli buluyorum. Zira gerçek, Osmanlı Devleti’ne ait olan hazinelerin çalınması, Osmanlı Devleti’nin bu hazineleri geri alabilmek için Atina’da dava açması, hafiye memurları vasıtasıyla hazinelerin izini sürmesidir. Asıl gerçek, Schliemann’ın hediye edilmiş veya hukuken kendisine verilmiş değil çaldığı eserleri Almanya’ya bağışlaması, oradan Rusya’nın eline geçmesidir. Bu açıdan bakıldığında etik açıdan da bilimsel olarak tartışmaya mahal bırakmayan bu hırsızlık vakası ancak bu eserlerin ait olduğu yere dönmesiyle ortadan kaldırılabilir.”
NASIL KAÇIRDI?
SCHLIEMANN 1868’de kaçak kazılarla Troya antik kentini kazmaya başladı. Yakalandıktan 2 yıl sonra Osmanlı Devleti bulunacak eserleri yurtdışına götürmemek kaydıyla Schliemann’a kazı izni verdi. Schliemann 3 yıl süren kazılar sonunda verilen izne aykırı şekilde Troya hazinelerini ve çok sayıda buluntuyu önce Atina’ya daha sonra Avrupa’nın çeşitli ülkelerine kaçırdı. Osmanlı, Schliemann’a Yunanistan’da dava açtı. Dava Osmanlı Devleti’nin lehine sonuçlandıysa da Schliemann eserleri Yunanistan’dan kaçırmıştı. Osmanlı Devleti, daha sonra Yunanistan’da Schliemann aleyhine 1 milyon Frank tazminat davası açtı. Mahkeme Schliemann’ı 10 bin Frank tazminat ödemeye mahkûm etti. Schliemann Osmanlı Devleti’ne 50 bin Frank ödedi ama eserler kendisinde kaldı.