Güncelleme Tarihi:
1985 yılında Efes'ten çalınan dört adet taban mozaiği tesadüfen ele geçirildi. Tanesine 10 milyon dolar değer biçilen mozaiklerin çalınmasından bulunmasına kadar geçen olaylar polisiye dizileri aratmadı.
İKİ bin yıl önce yapılan 4 adet benzersiz taban mozaiğinin öyküsü polisiye operasyonla sona erdi. Olayla ilgili 12 kişi yakalandı.
Roma döneminin kapanıp, Bizans döneminin başladığı tarihler arasında yapıldığı anlaşılan taban mozaiklerinin çalınma hik†yesi 15 yıl önce başladı. Tarih hırsızları, benzersiz mozaik figürleri beze yapıştırma yöntemiyle yerlerinden söktü. Ustaca çıkarılan eserler, daha sonra yüksek fiyatlarla Kuveyt'te bulunan milyarder bir petrol şeyhine satıldı. Mozaikler yıllar boyunca petrol şeyhinin sarayını süsledi.
Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle yağmalanan Kuveyt'te birçok kişi gibi şeyh de içine düştüğü maddi sıkıntı nedeniyle paha biçilmez eserleri satmaya karar verdi. Birçok kez sahip değiştiren mozaikler, son olarak Kuveytli Abdullah isimli bir işadamının eline geçti. İşadamı, bir sohbet sırasında tanıştığı ve uzun süre Kuveyt'te çalışan Arif Güven'e, elindeki eserlerden bahsetti. Güven, eserlerin satılması için aracı olabileceğini söyledi ve konuyu Türkiye'ye geliş gidişleri sırasında tanıştığı ve kendini gümrük komisyoncusu olarak tanıtan Ragıp Gürdal'a iletti. Gürdal, eserleri satabileceğini söyledi. Bunun üzerine Arif Güven, eserleri Türkiye'ye getirmek için harekete geçti.
Vitray diye önce Almanya
Kuveyt'ten eserleri Türkiye'ye sokmaya çalışan şebeke, başarılı olamayınca, Gürdal'ın Almanya'da tanıdığı bir firma adına düzenlenen belgelerle, 'Vitray' gibi gösterilerek Almanya'ya götürdü. Eserler, 1.5 ay kadar önce aynı belgelerle İstanbul’dan Türkiye'ye sokuldu.
Ürolog doktor Oktay Turgay'ın da yardımıyla eserler gümrükten çekildi. Ragıp Gürdal, satış işlemi için Burhanettin Yıldırım'dan yardım istedi. Yıldırım'ın adamları, İstanbul'da yaklaşık 20 koleksiyoncuya mozaikleri gösterdi. Ancak, paha biçilmez eserler fiyatta anlaşılamadığı için satılamadı. Bunun üzerine şebeke, eserleri Almanya'da pazarlamak için tekrar yurtdışına çıkarmaya karar verdi.
Eserlerin fotoğrafları çekilerek, Almanya'da bulunan bir koleksiyoncuya gönderildi. Koleksiyoncu, eserlerin tanesine 10 milyon dolar karşılığında bir işadamıyla anlaştı. Yurtdışına çıkarmak için tahta kutuların içine gizlenen tarihi eserlerin kaderi, bir cinayetten aranan şebekenin başı Burhanettin Yıldırım'ın yakalanmasıyla değişti.
Bir gasp ihbarı ile harekete geçen İstanbul Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü ekipleri, Burhanettin Yıldırım'ı yakaladı. Cinayet suçundan da aranan Yıldırım'la birlikte 11 kişi gözaltına alındı. Sanıklardan Ankara Cezaevi firarisi Murat Özdemir'in ifadesiyle şebekenin uluslararası tarihi eser kaçakçılığı yaptığı ortaya çıktı. Operasyonu genişleten polis, eserleri ele geçirdi. Sanıkların sorgusu sürerken, eserlerin satılmasıyla kazanılacak paranın dağıtılması konusunda grubun anlaşmazlık içine düştüğü belirtildi.
Zeugma’dan da güzel
Mozaiğin 2 bin yıldır bozulmadan güzelliğini koruyan figürleri, inceleyen arkeolog ve patrikhane yetkilisini hayrete düşürdü. Arkeologlardan biri, eserin daha fazla zarar görmemesi için emniyette kalmak istedi. Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde öğretim üyesi olan arkeolog Tahsin Sezer ve Fırat Düzgüner, hazırladıkları raporda, 1 santimetreye, 0.5 santimetre teseralardan oluşturulmuş, 90 santime 1.20 metre ebadındaki taban mozaiklerinin 2863 sayılı yasa kapsamında olduğunu kaydetti. Raporda ayrıca, restorasyon ve konservasyon müdürlüğünün yeddiemin olarak tayini ile koruma işlemlerine mütakip, 'İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne intikali uygundur' denildi. Uzmanlar, ele geçen eserlerin aylardır süren çalışmalar sonunda sular altında kalan Zeugma'dan kurtarılan mozaiklerden bile güzel olduklarını söyledi. Türkiye'de, ilk defa böyle bir tarihi eser ele geçiren İstanbul polisi, soruşturmanın sürdürüldüğünü belirtti.