Güncelleme Tarihi:
Resmi Gazete yer alan karara göre, 8 yıldır müftülük görevini sürdüren Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı'nın yerine Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rahmi Yaran atandı.
Görev değişikliğiyle ilgili olarak bilgi veren Çağrıcı, İstanbul Müftülüğünü üstlenmenin bir şeref olduğunu, kendisinin de 8 yıldır elinin erdiği, gücünün yettiği kadar bu şerefli görevi yerine getirdiğini söyledi.
Çağrıcı, İstanbul Müftülüğüne kendi iradesiyle geldiği gibi kendi iradesiyle görevden ayrıldığını vurgulayarak, “Aslında geçen yıl sayın Diyanet İşleri Başkanımıza görevden ayrılmak ve üniversitedeki çalışmalarıma ağırlık vermek istediğimi iletmiştim. Sağ olsunlar iltifat gösterdiler ve pek olumlu bakmadılar. Ancak kendilerine zaman zaman tekrar hatırlattım. Son olarak da bu yıl tekrar isteğimi yineleyince başkanlığımız da uygun gördü ve bu görev değişikliği gerçekleşti” diye konuştu.
İstanbul Müftülüğünün şeyhülislamlıktan gelen köklü bir kuruluş olduğunu anlatan Çağrıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Osmanlı Şeyhülislamlığı, bugün İstanbul Müftülüğünün bulunduğu yerdeydi. İstanbul Müftülüğü yeni oluşturulmuş bir kurum değil, gelenekleri var. Önemli hizmetler yapıyordu. Ama zamanla çağ değişiyor ve hizmet konseptinin de buna göre değişmesi, gelişmesi gerekiyor. Din gibi bir alanda hizmet verdiğinize
göre, bunun her alanında değişiklik yapamazsınız. Dinin olmazsa olmazları vardır. Onlara dayalı olarak hizmet alanı ve kalitesini artırmak için çalışmak gerekiyordu. 8 yıl önce göreve geldiğimde, bir takım planlarım vardı. Bu 8 yıl boyunca kafama koyduğum hizmetlerin tamamına yakınını başardığımı ve güzel şeyler yaptığımı düşünüyorum. Üniversite birikimimizi önemli ölçüde din hizmetlerine aktarma gayreti içinde olduk. Proje oluşturmak ve hizmet içi eğitim için yalnızca Marmara değil, Türkiye'deki tüm üniversitelerin birikimlerinden yararlandık. 8 yılda basınla da yakın ilişkiler kurduk, yaptığımız hizmetleri birebir paylaştık.”
Çağrıcı, görev süresi içinde en öne çıkan hizmetlerin başında hizmet içi eğitimin geldiğini dile getirerek, “Hizmet içi kurslarımızı çalışmalarımız arasında en önemlisi olarak görüyorum. Kendimde dahil olmak üzere bütün mensuplarımızın hizmet kalitesi arttırmak, bilgilerin geliştirmek ve zenginleştirmek için çalıştık. Çok zengin hizmet içi eğitim kursları oluşturduk. Ben geldiğimde iki tane kurs vardı, bu sayıyı 32'ye çıkardık. Bu kurslar bir günlükten 3 yıla kadar bir zaman dilimine yayılıyor” şeklinde konuştu.
“İki önemli arşivi bilim dünyasına kazandırdık”
Mustafa Çağrıcı, İstanbul Müftülüğüne ait iki arşivi bilim dünyasına kazandırdıklarını belirterek, şunları kaydetti:
“ Bu arşivlerden birisi 'Şeriye Sicilleri Arşivi'dir. Yani Osmanlı mahkeme kararlarının kütükleridir. 10 bin defter bulunuyor bu arşiv içerisinde. Bunlar araştırmacılar için çok büyük kaynaklardır. 10 bin defterin tamamını Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle yaptığımız bir çalışmayla elektronik ortama aktardık. Bir de 'Şeyhülislamlık Arşivi' var. Bu arşiv tamamen terk edilmiş, küflenmiş, çürümüş vaziyetteydi. Bu arşivden 1 milyondan fazla belge çıktı. Bu belgelerin tamamını restore ettik ve bilim dünyasına sunduk.
Ayrıca İstanbul'da din hizmetlerinde ahbap çavuş ilişkisini bitirdik. Gönlümüzün razı olmadığı, adalet ve hakkaniyete uymayan hiç bir şeyi yapmadık. Yardımsever İstanbul halkının desteğini çok iyi kullandık. İstanbul halkının camilerde yaptığı bağışlarla Türkiye'ye, dünya halklarına hizmet ettik. Afrika'dan Asya'ya kadar yüzlerce cami, kur-an kursu yaptık. Üniversitelerimize yardım ettik. Sanıyorum ki, halkımız benim dönemimde 60 trilyon civarında bu tür yerlere yardım etti. Biz bu yardımları çok iyi organize ettik. Her kuruşunu ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık.”
Çağrıcı, İstanbul Müftülüğünün küreselleşen dünyada önemli bir de misyonu olduğunu İstanbul'a gelen her siyasi ve dini liderin müftülük makamını ziyaret ettiğini anlatarak, Türkiye'yi, diyanet işlerini dünyaya tanıtmak adına çok önemli çalışmalara da imza attıklarını söyledi.
“Bazı cami derneklerinin gelirleri iyi denetlenmiyor”
Mustafa Çağrıcı, geriye dönüp baktığında yapamadığı için hayıflandığı iki şey olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“İstanbul Müftülüğü'nün tarihi yerini maalesef üniversiteden alamadık ama o çalışma devam ediyor. Başarısızlığım demeyeyim ama tamamlayamadığımız bir hizmettir bu. Bir de bu cami dernekleri bir sorundur Türkiye'de. Henüz cami dernekleri konusunda sivil toplum kültürü gelişmedi. Cami dernekleri kötü niyetli değiller ama bazılarında zaman zaman yanlış işler yapılıyor. Cami dernekleri olmadan din hizmetleri yeterli sürdürülemez. Bu bakımdan cami derneklerine minnettarız. Ancak, ciddi gayrimenkulleri olan camilerde biraz daha sorun oluyor. Bazı cami derneklerinin gelirleri çok iyi denetlenemiyor. Kaynakları yasal değil. Örneğin, bir hazine arazisi üzerine kurulan caminin altına da market yapılmış. Yer hazinenin ama marketin gelirini 'X' dernek alıyor. Kuruşunda hakkı yoktur, tamamen gayrimeşrudur. Buna müdahil olduğunuzda mağlup oluyorsunuz. Neden? Çünkü dernekler belli kanallara sizden daha rahat ulaşabiliyorlar ve işlerini hallediyor. Bu tamamen yasa dışıdır. Azmanlaşmış ve yasa dışı bir yapıya dönmüş derneklerin düzeltilmesi gerekiyor. Bu sadece İstanbul Müftülüğü olarak yapacağımız bir iş değildi, olsaydı yapardık.”
Çocukların, kadınların din hizmetlerinden gerektiği gibi yararlanması için önemli projeleri yaptıklarını ifade eden Çağrıcı, “Bu nedenle ilk defa Türkiye'de bir kadın müftü yardımcısı oldu. Bu yardımcım kadınlarla ilgili hizmetleri götürüyor. Aile İrşad ve Rehberlik bürolarımız var. Kadınların, camilerde namaz kılması abdest alması için onurlarına yakışacak ve kendilerini dışlanmış hissetmeyecekleri yerler oluşturduk. Bir yılımızı Kur-an kurslarımızı güzelleştirme yılı olarak kabul ettik. 700 Kur'an kursumuzu elden geçirdik. Camilerimiz elden geçiriyoruz. İstanbul'da artık camilerin de modern mimari tarzların da dikkate alındığı yapılar olması yönünde önemli mesafeler aldık” diye konuştu.
Yeni müftü Rahmi Yaran
İstanbul Müftülüğüne atanan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rahmi Yaran da, İstanbul Müftülüğünün önemli bir görev olduğunu ve bunun bilinci içinde bulunduğunu belirtti.
Yaran, ilk hedefinin ilkelerinden taviz vermeden, mesai arkadaşlarıyla samimi ve sıcak bir ilişki kurarak, memleketin hayrına projeler üretmek olduğunu söyledi.
“Bir ekiple gelirim, ben giderken onlar da gider” mantığını benimsemediğini ifade eden Yaran, “Eğer bir ekipten bahsedeceksek mevcutları, Mustafa Çağrıcı hocamız ve biz zaten bir ekibiz. Yani ayrı bir ekip anlayışında değiliz” dedi.
Çağrıcı'nın başlattığı camilerin ve kadınların ibadet mekanlarının iyileştirilmesi çalışmasını çok önemsediğini vurgulayan Yaran, “Bu zaten öyle hemen bitecek bir çalışma değil, uzun solukludur. Bu çalışma eskiden bu yana benim gönlümde olan bir çalışmadır. Onu daha nasıl ileriye götürebiliriz gayreti içinde olabiliriz. Peygamber efendimizin zamanındaki gibi kadınların camiyle olan irtibatlarını artırmalıyız. Peygamber Efendimizin zamanında kadınlar vakit ve
bayram namazlarına geliyorlardı. Zamanla kadınların camiye gelişlerinin istismar edildiğini düşünenler oluştu. Belki belli bir süre bu iyi niyetle yapıldı ama bu devamlılık kazanmamalıydı. Gönlüm ister ki, Peygamber Efendimizin zamanındaki gibi erkekler ve kadınlar namazı beraber kılsın, hutbeyi hep beraber dinleyelim ve o heyecanı hep birlikte yaşayalım. Bu söylediklerim yadırganabilir ama toplumu buna hazırlamak lazım. Tabi ki, bunlar aniden yapılacak işler değil” diye konuştu.
Yaran, hizmet içi eğitimi kendilerinin de özen göstereceklerini ifade ederek, hizmet içi eğitim faaliyetlerini yoğunlaştırılmış şekilde devam ettireceklerini söyledi.
Bütün sermayesinin iyi niyeti olduğunu dile getiren Yaran, insanlardan da bu yönde bir yaklaşım göreceğini umduğunu, Çağrıcı Hoca ile de diyaloglarını sürdüreceklerini ifade etti.
Cami dernekleri konusuna da değinen Yaran, “Cami dernekleri kuşkusuz camilerin kurulması için çok önemli ama bunu suiistimal eden dernekler elbette vardır. Çünkü masa ve kasanın olduğu yerde zorluk vardır. Ama şunu açıklıkla belirteyim ki, hiç bir olumsuzuluğa müsamaha göstermeyiz. Müftülüğün otoritesini hiçe sayan kurum ve kuruluşa müsaade etmeyiz” dedi.