Güncelleme Tarihi:
Basın toplantısında konuşan Caferi-Der Başkanı avukat Sinan Kılıç, “Bir özel televizyon programında, anılan cemaati değerlendiren konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, talihsiz bir şekilde, 'Bunların bir defa 3 önemli hasleti var. Takiye var, yalan var, iftira var. Üçünün neticesi; fitne var, fesat var. Bunlar Şia'yı geçmiş vaziyette. Şia bunların eline su dökemez' demiştir" şeklinde konuştu.
Kılıç, bu tür söylemlerin milli birliğe zarar verdiğini belirterek, “Caferi-Der olarak, bir ülkenin başbakanının bütün vatandaşların inançlarına eşit mesafede olması gerektiğine inanmaktayız. Evrensel hukukun ve iç hukukumuzun kuralları, yöneticilerin inanç ayrımı yapmalarını, herhangi bir inanca hakaret etmeyi, aşağılamayı men ederek, cezai yaptırımlar öngörmüştür. Mensubu olduğumuz İslam dini de buna cevaz vermemiştir" dedi.
Mezhep çatışması çıkarılmak istendiğini savunan Sinan Kılıç, “Bölgemizde ve ülkemizde mezhep çatışması çıkarma ve bu kapsamda Şii-Caferileri kullanma arzusu, hangi kişi, kurum, kuruluş veya odaktan gelirse gelsin, tarih boyunca 'saray İslamı' tarafından yalan ve iftiraya maruz kalmış, 'devlet İslamı' tarafından baskı ve zulüm görmüş Türkiye Caferileri, her zaman olduğu gibi ülkesinin ve milletinin birlik ve beraberliğinden taviz vermeyecektir" diye konuştu.
Kılıç, Caferi inanç mensuplarından özür dilenmesi gerektiğini de dile getirdi. Caferi Alimler Birliği (CABİR) Başkanı Hasan Karabulut da, Şiiliğin Kur'an ve sünnetin bir gerçeği olduğunu ifade ederek, Şiilik inancı hakkında bilgiler verdi. Karabulut, Türkiye'deki Caferilerin rencide edildiğini söyledi.