Güncelleme Tarihi:
Türk şarapçılığı yabancı üzüm denemesine, özellikle de üzümlerin kralı Cabernet Sauvignon'a merak sardı. Aslında bu topraklarda ilk Cabernet Sauvignon bağları 1870'lerde kuruldu. Bugünün örnekleri ise Doluca, Sevilen ve son olarak Pamukkale Şarapçılık'tan geldi.
Kapağı şarap renginde, mantarla zımbalanmış bir kitapçıktan çekici bir cümle sizlere:‘‘Cabernet ile bir kabaredir hayat...’’
Sevilen'in ödüllü Cabernet Sauvignon şarapları için hazırladığı zarif kitapçık Güner ailesinin bağlarında nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor. Türkiye'de son yıllarda başta Cabernet Sauvignon olmak üzere yabancı üzümlerden şaraplara sevdalandık. Önce Doluca, ardından Sevilen ve geçenlerde de Pamukkale'nin Cabernet Sauvignon'ları şarapseverlerle buluştu.
Aslında yabancı üzümlere özel ilgimiz bir asrı aşıyor. Ankara Üniversitesi'nden Prof. Arif V.Akman ve Prof. Turgut Yazıcıoğlu'nun 1960 basımı ‘‘Fermentasyon Teknolojisi’’ kitabına göre, 1870'de İstanbul'un Erenköy semtinde Oekielin, Ali Paşa, Rucan adlı kişiler Cabernet Sauvignon bağları kurdular. Toplam 70 hektarlık bağlardan 200 hektolitre şarap elde ediliyordu.
PAMUKKALE'NİN İDDİASI
Bugüne dönelim ve Pamukkale Şarapçılık'dan başlayalım. 1962'de Denizli'nin Güney ilçesinde yılda 100 bin litre kapasite ile üretime başlayan bir aile şirketi. İkinci kuşak Ziraat Mühendisi Yasin Tokat kısa özgeçmişlerini aktardı ve Cabernet Sauvignon denemesinin başarılı ve fiyatının çok uygun olduğunu açıkladı. Almanya'nın mağaza zincirlerinden Woolmat'ta Türk şaraplarını temsil eden Pamukkale, ‘‘Şarap bir kültür olayıdır. Herhangi bir makinayı yapabilirsiniz, ama şarap üretmek bir sanattır. Yabancılarla rekabet için devletin desteği, iç piyasada da dayanışma gerekli. Bizler para kazanmak için değil, bir ideal uğruna, aile geleneğini yaşatmak için şarapçılık yapıyoruz’’diyor.
Peki neden Cabernet Sauvignon'dan şaraba emek verdi? Yasin Tokat'a göre, dünyanın en popüler üzümünden yapılan şarap, sektörün dünyaya açılmasında, Anadolu'nun canlılığını, kokusunu, tadını duyurmasında bir pencere olabilir. Yerel üzüm çeşitlerimizle de yol alacağız, ancak Cabernet Sauvignon ürün yelpazesini renklendiriyor. Pamukkale'nin Cabernet'leri 2 yıl krom-nikel tanklarda, bir yıl da Bremen baric fıçılarda dinlendi. Yıllandırmaya elverişli, dağ çileği, böğürtlen bukeleriyle, dolgun bir şarap Pamukkale Cabernet Sauvignon...
Şirket 1960'larda pekmez satamayınca küçük bir şaraphane kurdu. 1967'ye kadar üretimini dökme şarap olarak, daha sonra şişeli olarak piyasaya sundu. 1972'de uzman mühendislerin katılımıyla teknolojisini yeniledi, kapasitesini arttırdı. Türkiye'nin en modern, steril şarap üretim ve şişeleme tesislerinde saatte beş bin şişe dolum yapılıyor ve yılda 2 milyon litre şarap üretiliyor. Anadolu'nun has şaraplık üzümleri Alman uzmanların danışmanlığında işlenirken, üretiminin yüzde 40'ını AB ülkelerine ihraç ediyor. Köln kentinde bir deposuyla satış örgütü var. Kalecik Karası, Chardonnay ve Şiraz denemeleri sırasını bekliyor.
SEVİLEN'İN SÜRPRİZ ÖDÜLÜ
Sevilen İhracat, Dış İlişkiler ve Pazarlama Sorumlusu Enis Güner için geçen yıl Fransa'da Cabernet Sauvignon ile aldıkları ödül tam bir ‘‘tatlı sürpriz’’ olmuş. Güner anlatıyor: ‘‘Kurucumuz İsa Güner, ilk yüksek sistem telli bağcılığı geliştirdi. 1942'den bu yana piyasadayız. Çağdaş tesislerimizde yılda 4.7 milyon litre üretim yapıyoruz. Cabernet Sauvignon'u yabancı dostlarımız tavsiye etti. Şarapçılığımızın tanınmasında öncü olacaktı. Ön bağlar 1988'de kuruldu. 550 dönümde Cabernet, Merlot ve Chardonnay'in uygun olup olmadığını araştırdık. Çeşme Ovacık'taki bağlarda tamamen doğal ortamlarda yetiştiriliyor. Bu bağlar denize paralel konumları sayesinde denizden gelen nem ile besleniyor, ekstra sulama gerekmiyor, böylece optimum seviyede şeker dengesine ulaşıyor.
Sonuç harikuladeydi ve 1998'de 20 bin şişe ürettik. İlk tadımda sürpriz güzellikler çıkarttı. Çok gövdeli değildi, dağ çileği, böğürtlen gibi çok özel aromalar ağırlıktaydı. Meşede yıllandırmaya kıyamadık. Şişede dinlendirdik. Türk Cabernet'si olmasını istedik. Şu anda ideal içimde, yıllandırılabilir. Genç, farklı bir Cabernet Sauvignon ile Fransa'daki yarışmada riske girdik. Fark, farkedildi ve gümüş madalya getirdi. Seferihisar ve Çeşme'deki bağları da aşılayarak Cabernet Sauvignon'a çevirmeye başladık. Japonya'dan sipariş aldık. Mantar, etiket, şişe, ambalaj, her ayrıntıya özen gösteriyoruz. Yerel üzümlerimizi de unutmuyoruz.’’
DOLUCA ÖNDE
Türkiye'nin ilk şarapçılık firması Doluca, modern zamanların ilk Cabernet Sauvignon'a imza attı ve büyük ilgi gördü. 1996'da üretilenler kısa zamanda tükendi. Türüne has zengin lezzeti ve güçlü bukesiyle Doluca Cabernet Sauvignon şarapseverlerde bir tutkuya dönüştü ve bu yıl başında 1997 ürünü piyasaya sunuldu. Şarapsever dostlarının ‘‘biraz daha yumuşak bir içim’’ talebi üzerine Doluca, bu kez Cabernet Sauvignon'ları fıçıda daha uzun bir süre bekletti. Fransa ve California'da olduğu gibi çok az miktarda Merlot ilave etti. Sonuçta Cabernet Sauvignon'un bütün varietal özelliklerini taşıyan, fakat aynı zamanda yumuşak ve kolay içimli bir ürün elde edildi. Doluca bu şarabın lezzet nüanslarını daha iyi hissedebilmek için yutmadan önce ağzınızda bir süre gezindirmenizi özellikle öneriyor.