Güncelleme Tarihi:
1986 yılında tiyatroya adım atan Neşe Erçetin, 8-10 yaşları arasındaki
çocukları eğiterek, onları geleceğin iyi birer tiyatro oyuncusu, en azından kaliteli seyircisi yapmayı amaçlıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'na bağlı Çocuk Eğitim Birimi'nin sorumlusu Neşe Erçetin, beş yıldır çocuklarla birçok turneye çıktıklarını, Mersin'e kadar gittiklerini anlatıyor. ‘‘Hansel ve Gretel'i oynadık. Tüm kadrosu eğitim almış çocuklardan oluşan bir Hansel ve Gretel idi. Baba çocuktan oluşan bir babaydı. Bir evcilik oyunu, bir masal. Çocukta, ‘ben de bu rolü üstlenebilirim' düşüncesi gelişmeye başladı. Arkadaşı baba veya anne olmuş, ‘bende bir peri olabilirim' gibi değişik bir duygu yakaladık çocuk seyircide. İlk kez çocuklar hem bir büyüğü oynadı hem de kendi yaşını... 25 yaşındaki bir oyuncuyu çocuk rolüne sokuyorduk. Görsel olarak inandırıcı değildi. Artık bir çocuk kendi rolünü oynayabiliyor...’’
BEBEĞİ İLE GELİYOR
Bu birimin kurulmasının diğer bir amacı da müzikallerdeki çocuk oyuncu ihtiyacını karşılamak. ‘‘Evita'da bir çocuk korosu vardı ve tamamı bizim birimdendi. Çok başarılı bulundu’’ diyor Erçetin.
Çocuk Eğitim Birimi'nde Erçetin ve Toran Karacaoğlu, Ayla Algan, Selçuk Murat, Melda Küllük ve müzik çalışmalarına yardımcı olan Önder Bali, 8-10 yaşındaki çocuklara beş yıllık bir eğitim veriyorlar. ‘‘Çocuk, çalışmalara elinde bebeği ile geliyor ve sonra şöhret olabiliyor. Reklam filmlerinde oynuyor. Çocuk kulüplerinde kitap programı sunucuları var...’’ Bu yıl beş yıllık eğitim programını iki yıla indirmeye karar vermişler. ‘‘İki yıl olunca nasıl bir başarı elde edeceğiz, o beş yılı iki yıla sığdırabilecek miyiz, göreceğiz. O beş yıl içinde çok sıkı bir eğitim veriyoruz. Çocuğun başka etkinliklere katılmaya pek vakti olmuyor. Ve belki de konservatuara gidecek öğrenciyi engellemiş oluyoruz...’’
Geçen mayısta ikinci beş yıllık grubu mezun eden Erçetin, mezun olan öğrencilerinin çocuk oyunlarında ya da büyük oyunlarındaki çocuk rollerinde oynadıklarını, hatta asistanlık yaptıklarını ekliyor. ‘‘Sürekli bir değişim. Amacımız en azından bir tiyatro seyircisi yetiştirmek. Bir tiyatro eserini alıp okuyabilmek, gittiğinde bir oyunu eleştirebilmek, anlamak, düşünebilmek... Bu önemli. Olay sadece alkışlamak, beğendim, beğenmedim demek değil. Artık seyirci nitelikli olmalı...’’
SINAV 11 KASIMDA
Birim, öğrencileri yetenek sınavıyla alıyor. Bu yıl, 11 Kasım'da gerçekleştirilecek yetenek sınavı, Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda yapılacak. Şiir okuyarak, ritm tekrarı yaparak denenen çocuk, pazartesi ve salı günleri okul sonrası saatlerde yapılan çalışmalara katılmaya hak kazanırsa, şan, müzik, jimnastik, sahne eğitimi ve konuşma terapisi görüyor. ‘‘Tikleri düzeltmeye ve konuşma bozukluklarını en aza indirmeye çalışıyoruz’’ diyor Erçetin.
Okulun olanakları oldukça fazla. Beş tane boş sahne var. Oyun ve provalar dışında herkes her sahnede çalışabiliyor. Mezun olduktan sonra elinde başarı belgesi olup oyunda rolü olmayan çocuklar oluyor. Erçetin, onlarla da grup, tirad, vücut çalışması ve rahatlama egzersizleri yaptıklarını anlatıyor.
ÖNCE KÜÇÜK KIZ, SONRA BÜYÜK KIZ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın Gençlik Günleri'ni 1986'da ilk kez Murathan Mungan'la birlikte başlatan Neşe Erçetin, aynı yıl konservatuarı bitirdikten hemen sonra İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'na girmiş. 'Gazete Gazete' Erçetin'in rol aldığı ilk oyun... Anthon Chechov'un ‘Vişne Bahçesi’ adlı oyununda ilk defa Moskova'dan gelen bir yönetmenle çalışmış. Bu oyunda, evin küçük kızı Anya'yı oynamış. Aynı dönem Moskova Sanat'ın bir numaralı oyuncularından oluşan ekibin rol aldığı ‘Biz Aşağıda İmzası Olanlar’ adlı oyunda yardımcı yönetmenlik yapmış. ‘‘Çok iyi ilişkiler geliştirdim ve Moskova'ya gittim. Daha sonra belediye olarak davet edildik. Orada, Tartüf'ün provalarına katıldım. Martı oyununu inceleme fırsatı buldum.’’ Sonra tekrar Moskovalı yönetmenle birlikte Vişne Bahçesi'ni sahneye koyan Erçetin, bu defa evin büyük kızı İrina'yı oynamış. ‘İlk gençliğim’ adlı eserde evin her şeye karşı çıkan genç kızı Nora'yı canlandırmış. ‘‘Oynadığım oyunlar 3-4 yıl süren oyunlardı. Bu nedenle hem şanslıyım hem şanssızım. Oyunun tutması ilişkiyi geliştiriyor. Bir aile oluyorsunuz. Her seferinde rolünüzü eleştirme şansı buluyorsunuz’’