Güncelleme Tarihi:
50’den fazla emekli Büyükelçi, bir araya geldi ve ilk kez tepki gösterdi.
Tarihte ilk kez, Emekli Büyükelçiler bir konuda birlik olup, ortak bir açıklama yaptılar.
Ve Türk akademisyenlerin başlattığı “Ermenilerden özür” kampanyasını “haksız ve yanlış” olacağını, Türkiye’nin “ulusal çıkarlarına zarar vereceğini” açıkladılar.
Büyükelçiler, böyle bir adımın “Türk tarihine saygısızlık olacağını” vurguladılar.
En önemlisi de, 1915 olaylarının “gerçek yüzünü” anlattılar.
İşte, aralarında emekli idari memur ve şehit diplomat Bora Süelkan’ın eşi Ülkü Süelkan’ın da bulunduğu emekli diplomatların imza attıkları bildiri.
ŞEHİTLERİMİZE SAYGISIZLIK…
Büyükelçiler bildirisinde en çarpıcı bölüm, isim vermeden Ermeni kurşunlarıyla öldürülen Türk diplomat ve devlet görevlilerine atıf yapılan paragraf oldu. Bildiride, “Böylesine yanlış ve tek taraflı bir girişim, tarihimize saygısızlık ve terör örgütlerinin Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaptıkları ve Cumhuriyet tarihimizde de giriştikleri şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden insanlarımıza ihanet etmek anlamına gelecektir” denildi.
“ERMENİLER DE KAYIP VERDİ AMA…”
1915 döneminde yaşanan savaş koşullarında, tehcirin “acı sonuçlar verdiğinin” kabul edildiği, ancak aynı dönemde Türk insanının da hem Ermeni isyanında, hem de terör eylemleri nedeniyle büyük kayıplar verdiği vurgulandı. Bildiride, “Türk insanının Ermeni isyanları ve terör eylemlerinde uğradığı kayıplar ve acılar Ermenilerinkinden daha az değildir. Ermeni tedhişçilerin, dış güçlerin planlı ve sürekli kışkırtmaları sonucunda, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ve daha sonra I. Dünya Savaşı sırasında ve Kurtuluş Savaşı'nın ilk dönemlerinde istilacı düşman kuvvetlerine katılarak Anadolu insanımıza karşı kitlesel vahşet eylemlerinde bulundukları yerli ve yabancı kaynaklı belgelerden de açıkça görülmektedir” denildi.
Ermeni terörünün Türkiye Cumhuriyeti boyunca da devam ettiğine dikkat çekilen bildiride, “Cumhuriyet tarihimizde ise, 1973'de tekrar hortlayan ve ASALA ve "Adalet Komandoları" adlı terör örgütlerinin 1986 yılına kadar sürdürdükleri terör eylemleri 70 kişinin ölümüne, 574 kişinin yaralanmasına sebep olmuş, bunların arasında 5 büyükelçimiz ve 4 başkonsolosumuzun da dahil oldukları 34 kamu görevlimiz ve aile yakınları can vermişlerdir” denildi.
ERMENİLER’İN DE ÖZÜR DİLEMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ?
Ermenilerin SSCB’den bağımsızlıklarını aldıktan sonra Azerbaycan topraklarının dörtte birine yakın bölümünü işgal ettiklerinin, buradaki bir milyon kadar nüfusunun kendi topraklarında sürgün hayatı yaşamaya mahkum olduğunun hatırlatıldığı bildiride özür dileme kampanyası gibi sakat bir girişime kalkışanlar acaba tarih boyunca Ermeni terörüne kurban giden ve zulüm gören insanlar için de özür dilenmesini düşünmekte midirler?” denildi.
Bildiride şu ifade kullanıldı:
“Ermeni iddialarını tümüyle haklı görürcesine özür dilemek girişimini bir tarafa bırakıp, öncelikle, yakın geçmişte masum Türk diplomatlarını, görevlilerini ve aile bireylerini acımasızca katletmiş olan Ermenilerin Türk ulusundan özür dilemesini sağlamak gerekir. Bu katiller hala hayattadırlar ve Ermenistan ile bazı ülkeler tarafından himaye gördükleri için cezasız kalmışlardır.”
“ERMENİ TERÖRÜNÜN ACISINI BİZ YAŞADIK…”
Emekli büyükelçiler, yurt dışında görevli oldukları yıllarda Ermeni terörünün acısını “bütün vahşetiyle” bizzat yaşadıklarını da vurgulayarak, bildiride şöyle dediler:
“Her Ermeni terör eyleminden sonra, terör olaylarının yarattığı gündem içinde çarpık Ermeni iddialarının tek yanlı bir biçimde yansıtılarak dünya kamuoyunu daha da etkilediğini gördük. Bugün terör artık işlevini bitirmiştir. Planın ikinci aşamasında özür dilenmesi ve bundan sonra da işin toprak ve tazminat taleplerine vardırılmasının tasarlandığını biliyoruz. Dileğimiz, uğradığımız bunca kayıp, acı ve haksızlıktan sonra kendi insanımızın böyle bir sinsi ve kasıtlı plana alet olmamasıdır.”
İYİ KOMŞULUĞUN YOLU TEK TARAFLI ÖZÜR DEĞİL
Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde bir yumuşama sürecine girilmesi ve iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi isteniyorsa, bunun yolunun, tek taraflı özür dilenmesi gibi tavizlerden değil, öncelikle taraflar arasındaki sınırların ve toprak bütünlüklerinin tanınmasından, ve mutlaka gerekiyor ise, her iki tarafın tarih boyunca çektikleri acıların karşılıklı olarak paylaşılmasından geçtiğini belirten Büyükelçiler, “Aksi takdirde, "özür dilenmesi" gibi tek yönlü bir davranış yersiz ve yanlış olacak, tarih gerçeklerine aykırı düşecek ve ulusal çıkarlarımız açısından vahim sonuçlar doğurabilecektir. Bu çok hassas konuda uyanık olunması dileğiyle kamuoyumuzun dikkatine saygıyla sunulur.” İfadesini kullandılar.
KİMLER İMZALADI
Bildiriyi 50’ye yakın emekli büyükelçi ile başkonsolos imzaladı. İşte o isimler;
Erdil Akay, Ömer Akbel, Nusret Aktan, Mümin Alanat, Önder Alaybeyi, Ali Hikmet Alp, Akın Alptuna, Burhan Ant, Erdoğan Aytun, Candan Azer, Ahmet Banguoğlu, Nazım Belger, Sadi Çalışlar, Ertuğrul Çırağan, Sevinç Dalyanoğlu, Gönül Dalyanoğlu (emekli Başkonsolos), Daver Darende (emekli Başkonsolos), Cenk Duatepe, Şükrü Elekdağ, Orhan Erdivanlı, Erdinç Erdün, Uğur Ergun, Erkan Gezer, Gün Gür, Burak Gürsel, Korkmaz Haktanır, Aydın İdil, Salih Zeki Karaca, Aydan Karahan, Alp Karaosmanoğlu, Yıldırım Keskin, Fazlı Keşmir, Ömer Engin Lütem, Ünal Maraşlı, Ali Engin Oba, Tansu Okandan, Erhan Öğüt, Onur Öymen, Önder Özar, Müfit Özdeş, Ergun Pelit, Turgut Serdaroğlu, Yüksel Söylemez, Ülkü Süelkan (emekli idari memur ve şehit Bora Süelkan’ın eşi), Teoman Sürenkök, Ömer Şahinkaya, Bilal Şimşir, Kaya Toperi, Muammer Tuncer, Senbir Tümay, Tugay Uluçevik, Erdinç Ulumlu, Necati Utkan, Nuri Yıldırım, Betin Yiğit (Emekli Başkonsolos), Erhan Yiğitbaşıoğlu, İlhan Yiğitbaşıoğlu, Ömer Zeytinoğlu.