Büyükanıt: Beni de dinlemişlerdir herhalde

Güncelleme Tarihi:

Büyükanıt: Beni de dinlemişlerdir herhalde
Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 2010 13:32

Beykent Üniversitesi'nde düzenlenen konferans sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Genelkurmay Eski Başkanı Emekli orgeneral Yaşar Büyükanıt, emekli paşaların darbe girişimi iddialarıyla ilgili sorular üzerine, "Ben bu isimlerin, darbe girişiminde bulunduklarına inanmıyorum" dedi. Büyükanıt, çağrılması halinde tanık sıfatıyla ifade verebileceğini söyleyerek, ""Darbe girişiminde bulunduysa yargılamadan önce tımarhaneye götürüp tedavi ettirmeli ve ondan sonra yargılanmalıdır” dedi.

Haberin Devamı

İŞTE BÜYÜKANIT'IN AÇIKLAMALARI / WEB TV     

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral  Yaşar Büyükanıt, hiç kimsenin 21. yüzyılda bir darbe düşüncesi içinde olmaması  gerektiğini ifade ederek, “Olanı da normal bulmamak lazım. Hatta darbe  girişiminde bulunduysa, yargılamadan önce tımarhaneye götürüp tedavi ettirmeli ve  ondan sonra yargılanmalıdır” dedi.

Beykent Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezinin düzenlediği  “Asker ve Devlet” konulu seminerde konuşan Büyükanıt, bazen Türk Silahlı  Kuvvetlerinin (TSK) sanki ayrı bir Cumhuriyet, bütün kurallarını kendisi koyan,  kimseye hesap vermeyen kurum olduğu yönünde bir hava yaratıldığını söyledi.

Başkomutanlığın, Türkiye'de TBMM'nin manevi varlığında, Cumhurbaşkanlığı  tarafından temsil olunduğunu ifade eden Büyükanıt, dolayısıyla Başkomutanlığın,  TBMM'nin, Türk milletinin kontrolü altında olduğunu belirtti.

Milli Güvenlik Kanunu'nun 2. maddesinde, milli güvenliğin, “devletin  anayasa üzerinde milli varlığının, bütünlüğünün milletler arası siyasi, sosyal,  kültürel, bütün menfaatlerinin her türlü iç ve dış tehditlere karşı korunması ve  kollanmasıdır” şeklinde tanımlandığını anımsatan Büyükanıt, şöyle devam etti:

“Şimdi bunda antidemokratik ne vardır? Ya ben tam anlayamıyorum ya başka  bir şey. Bu kanunun mevcut hali. Bu uygulamaya bağlı bir şey. İyi kanun vardır,  kötü kanun vardır. Kanunları insanlar yapar. Ama hukukun evrensel kriterleri  vardır. Onları koruduğunuz sürece, hatta kanunları o evrensel boyutlarda  irdelediğiniz takdirde bir ideal kanun olmuş olur.”
       
"GÜVENLİK İÇ, DIŞ DİYE AYRILAMAZ”

TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinde TSK'nın vazifesinin Türk yurdunu  ve anayasayla tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak  olduğunu anlatan Büyükanıt, şunları kaydetti:

“TSK İç Hizmetler Yönetmeliği'nin 85. maddesinde ise Silahlı Kuvvetlerin  vazifesinin Türkiye Cumhuriyeti'ni, içe dışa karşı lüzumunda silahla koruma onuru  verilir. AB, söz konusu maddelerin değiştirilmesini talep etmek suretiyle,  TSK'nın sadece dış güvenliği sağlayan bir kurum haline dönüştürmesini  istemektedir. 'Sen dış güvenliği koru' deniyor. Peki bu dış güveniğin içinde  PKK'dan nasıl koruyacaksınız? PKK içerde. Güvenlik, iç dış diye ayrılamaz.  Güvenlik bütündür. Günümüzde güvenlik kavramı çok gelişmiştir. Güvenlik ya her  yerde vardır ya da hiç yoktur. Diğer ülkelerde de olduğu gibi Türkiye'de de bir  iç tehdit mevcuttur. Kimse İtalya'yı, Fransa'yı bölmeye çalışmıyor. Ama  Türkiye'de 1984'den beri bir bölücü terör mevcuttur. Fransa, İngiltere, İspanya,  Avusturya, Almanya, Finlandiya gibi daha birçok farklı ülkede milli güvenlik  kavramı, yalnız sınırlarını konvensiyonel saldırılara karşı koruma olarak  algılanmamakta. Bazı yazar çizerler Amerika'yı örnek alıyor. O yanlış bir şey.  Biz AB'den bahsediyoruz. Bunun içinde bu örneği uygulamamız lazım.”
         
 35. MADDE VE DARBE
         
Diğer ülkelerin anayasalarına bakıldığında, 35. maddenin (TSK İç Hizmet  Kanunu 35. maddesi) benzer ifadeler taşıdığının görüldüğünü bildiren Büyükanıt,  “Deniyor ki bu 35. madde darbelere sebep olur. Bunun kadar komik bir şey olamaz.  Hiç kimsenin 21. yüzyılda bir darbe düşüncesi içinde olmaması lazım. Olanı da  normal bulmamak lazım. Hatta darbe girişiminde bulunduysa yargılamadan önce  tımarhaneye götürüp tedavi ettirmeli ve ondan sonra yargılanmalıdır” dedi.

Türkiye'de, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar sürekli olarak iç  tehditler olduğunu ifade eden Büyükanıt, şöyle devam etti:

“Güneydoğu'daki, Doğu'daki ayaklanmaları düşünün. Cumhuriyetin ilk  yıllarından beri bu tehditlerle karşı karşıya kalınmıştır. Sonuç olarak Kopenhang  Kriterleri kapsamında her ülke için geçerli olabilecek bir kriter mevcut  değildir. Demokrasi uygulamaları ve sivil asker ilişkileri ülkeden ülkeye  değişmekte. Bu anlamda Fransa ordusunun rolüyle İspanya ordusunun rolü, Türk  ordusunun rolü ile Belçika ordusunun rolü farklıdır. Ülkeler tarafından  kullanılan modellerin, diğerleri tarafından aynen uygulanması ülkelerin tarihi  güvenlik münazaraları ve sosyal gerçeklerine de uyması mümkün değildir. Tabii  olarak AB ülkelerindeki uygulamalar da farklılıklar göstermekte.”
       

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!