Güncelleme Tarihi:
"NASIL TERÖR ÖRGÜTÜ İDDİANAMESİNE DÖNÜŞÜYOR ANLAMADIM"
Büyükada’daki toplantıyı organize ettiği iddia edilen Özlem Dalkıran “Bir grup insan hakları savunucusunun bilgilerini arttırmak için bir araya geldiği bir atölye çalışması nasıl oluyor da bir terör örgütü iddianamesine dönüşüyor anlamadım. Stresle nasıl baş edeceğimizi öğrenmek için bir araya gelmiştik” dedi.
Davanın ilk duruşmasını TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, , Almanya İstanbul Başkonsolosu Georg Wilhelm Dr. Birgelen ve Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrant Buchwalter de izledi.
15 YILA KADAR HAPİSLERİ İSTENİYOR
İstanbul 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan 7’si tutuklu 9 sanık katıldı. Tutuklu sanık İlknur Üstün ile ByLock kullandığı tespit edilen İzmir 16’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir dava kapsamında tutuklu olan Taner Kılıç ise SEGBİS ile bağlandı.
KILIÇ’IN DOSYASININ AYRILMASINI TALEP ETTİLER
Sanıklardan Taner Kılıç hakkında İzmir 16’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde ve İstanbul 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan iki ayrı dava açıldığının, bir kişi hakkında aynı suçtan iki ayrı dava açılamayacağını hatırlatan sanık avukatları, Kılıç hakkındaki dosyanın ayrılmasını ve iddianamenin Kılıç yönünden iade edilmesini istedi. Mahkeme heyeti sanık avukatların bu talebini savunmalar alındıktan sonra değerlendirilmesine karar verdi.
"NE İLE SUÇLANDIĞIMI BİLMİYORUM"
Büyükada’daki toplantıyı organize ettiği iddia edilen Özlem Dalkıran şunları söyledi: “Bir grup insan hakları savunucusunun bilgilerini arttırmak için bir araya geldiği bir atölye çalışması nasıl oluyor da bir terör örgütü iddianamesine dönüşüyor anlamadım. Stresle nasıl baş edeceğimizi öğrenmek için bir araya gelmiştik. Hayatın ironisi, şimdiyse 110 gündür haksız bir stresle baş etmeye çalışıyoruz. Hakkımdaki atılı terör örgütüne yardım suçlamasını reddediyorum. Suçlama hayatımı üzerine inşa ettiğim değerlerle taban tabana zıttır. Aslında ne ile suçlandığımı bilmiyorum. Bir ihbar nedeniyle buradayız.
Çalışmalarımızdan hoşlanmayanlar sık sık siber saldırılar düzenlemeye başladı. Bunlar her gün yaşanan güvenlik zaafları haline geldi. Stresle baş etmek, stresten uzak bir alan yaratmak hak savunucularının doğrudan faaliyet alanlarından biridir. Tanık olduğumuz, dinlediğimiz her ihlal öyküsü bizde travma yaratmaktadır. İddianamede toplantıyı organize eden kişi olarak gösteriliyorum. İnsan Hakları Ortak Platformu’nun (İHOP) Nisan ayında yaptığı geleneksel değerlendirme toplantısında, giderek artan siber saldır saldırılar nasıl korunabileceğimize, elimizdeki verileri nasıl koruyabileceğimize ve stresten ruh ve fiziksel sağlığımızı nasıl koruyabileceğimize ilişkin bilgilendirme toplantısı yapma kararını hep birlikte aldık.
“BÜTÇE AÇISINDAN BÜYÜKADA’YI TERCİH ETTİK”
Yer olarak bir yer belirlememiştik. Büyükada’daki toplantıya katılanlar Nisan ayındaki toplantıya katılanlardır. Toplantıyı Haziran ayında yapmayı planlamıştık ancak Ramazan ayı ve bayram nedeniyle Haziran sonrasına kaldı. Stresle baş etmek ve bütçe açısından en uygun yer olduğu için Büyükada’yı tercih ettik.
"OTELDE GİZLİ TOPLANTI YAPILIR MI?”
Toplantının gizli yapıldığı iddia ediliyor. Otelde gizli toplantı olabilir mi? Hepimiz biliyoruz ki tellerin müşteri listesi emniyet gönderilir. Toplantı yapılan yer prefabrik ve camekanlı bir oteldi. Toplantı otelin en kalabalık yerinde yani havuzun yanında yapıldı. Kapının açık olduğu polis tutanağında bile belirtildi. Otelde ödeme yapılmamıştı. Üzerimde bir miktar para vardı ancak gözaltına alınınca el konuldu. Tam olarak bilmiyorum ama galiba otel için ödemeyi arkadaşlarımız yaptı. Büyükada’daki atölye çalışmasında savcılığın atıfta bulunduğu konuların hiçbiri gündeme gelmediği açıktır.
“GÖZAYDIN, SAYGIN BİR AKADEMİSYENDİR”
İddianamede FETÖ/PDY terör örgütüne yönelik operasyon kapsamında tutuklanan Bedriye İştar Tarhanlı(Prof. Dr. İştar Gözaydın Savaşır) ile bir telefon görüşmem olduğu söyleniyor. İddianamede İştar Tarhanlı olarak yazılan İştar Gözaydın, 90’lı yıllardan beri tanıdığım arkadaşımdır. Saygın bir akademisyendir. Bir çok projede birlikte çalıştık. Muhtemelen tahliye olduktan sonra geçmiş olsun demek için yapmış olduğum bir görüşmedir.
İnsanı amaçla yaptığım bağışlar nasıl terörle ilişkilendiriliyor. 3 milyon mültecinin yaşadığı ülkede vatandaşları bağış yapmaktan korkar hale getirmek üstünde ciddi alarak düşünülmesi gereken bir konu. Hayatımı haksızlıkların ortaya çıkmasına, adaletin yerine gelmesine adadım. Her türlü şiddete karşı çıktım. Bugün ise 30 yıllık bir hak savunucusu olarak ilahlı terör örgütüne yardım etmekten karşınıza çıktım.
“ADALETE ERİŞİM HAKKIM ENGELLENDİ”
İddianamede, Büyükada’da düzenlenen toplantıya “Dijital güvenlik, stres vb. konularını anlatan eğitimci sıfatıyla katıldıkları belirtilen bilişim teknolojileri uzmanı Peter Frank Steudtner ise tercüman aracılığı ile verdiği ifadesinde şunları söyledi: “Otel rezervasyonu için Özlem Dalkıran’ın hesabına 5 bin euroyu ödedim. Otel ücretinin bir kısmını ödemek için paraya ihtiyaç vardı. Ben de çok parayla seyahat etmek istemiyorum. Polis baskın yaptığında, benim adımı ve bazı Türkçe kelimeler kullandılar. Workshop katılımcıları bana tercüme etti. Gece saati polis karakoluna kadar bana yasal bilgi verilmedi. Susma hakkım olduğunu gece yarısına kadar bana kimse söylemedi. Söylenene kadar zaten ifadem alındı, resmi olmayan tehditkar bir biçimde. Farklı terör organizasyonu üyesi olmakla suçladılar. Yani Türkiye’deki planımın çok farklı olması gerektiği ve ajan olduğum söyledi. Adalete erişim hakkım engellendi.
“PKK VE FETÖ İSİMLERİNİ HABERLERDE DUYDUM”
Terör örgütlerine destekte bulunmak çok ciddi bir suçtur. Terör örgütlerinin isimlerine bakarken, haberlerde PKK ve FETÖ isimlerini duymuştum. Diğer terör örgütlerinin ismini hapishaneye girmeden önce duymadım.
Ahmet Tunç Tunçten(Soruşturma kapsamında ifadesi alındı), ‘Pakistan’da tanışmışım’ dedi. Hiç Pakistan’a gitmedim. Workshopta Suriye hakkında konuştuğumuz, ByLock hakkında konuştuğumuz söylendi. Böyle bir şey konuşmadım. ByLock’u ilk defa tercümanlardan duydum. Polisten bilgi saklama konusunun üstünde çok duruluyor. Bizim yaklaşımımız farklı biz veri ve iletişimi korumaya çalışıyoruz.
“GERÇEKÇİ DEĞİL”
Gizli tanığa da odaklanmak istiyorum. Gizli tanık, tuvalet ile eğitim salonu arasından duyduğunu ifade etmiş. Bu kişi bu 5 dakika içerisinde her şeyi duymuş ve bunları benimle bağlantılamış. Tuvalette, eğitim salonundaki her şeyi bana ilişkilendirmesi gerçekçi değil.
TBMM İNSAN HAKLARI KOMİYONU BAKANI, FRANSA VE ALMANYA BAŞKONSOLOSLARI İZLEDİ
Duruşmayı, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, CHP Milletvekili Barış Yarkadaş ve Selina Doğan, HDP Milletvekili Garo Paylan, Alman Yeşiller Partisi eski Milletvekili Özcan Mutlu, Almanya İstanbul Başkonsolosu Georg Wilhelm Dr. Birgelen Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrant Buchwalter ile çok ayıda ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütü ike medya mensubu izledi. Duruşmayı bir süre izleyen Almanya Başkonsolosu Birgelen, yerinden kalkarak AK Parti milletvekili Yeneroğlu’nun yanına giderek kısa bir süre sohbet ettikten sonra salondan ayrıldı. Duruşmaya verilen 10 dakika arada ise Yeneroğlu ile HDP Milletvekili Garo Paylan bir süre sohbet etti.
Büyükada açıklaması
Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen ile Af Örgütü Hollanda, Berlin, İsveç Direktörleri, yabancı hak ve meslek örgütlerinden temsilciler ile HDP’li milletvekili Garo Paylan adliye önünde yapılan basın açıklamasına katıldı. Açıklamayı yapan İnsan Hakları Ortak Platformu Genel Koordinatörü Feray Salman şunları söyledi:
“3 ayı aşkın bir süredir özgürlüklerinden yoksun bırakılan ve bugün ilk kez hakim önüne çıkacak olan hak savunucularının çalışma arkadaşları, dostları, avukatları ve aileleri olarak hak savunucularının maruz kaldığı hukuksuz, haksız, adil olmayan bir muamelenin ortadan kalkacağı umuduyla bugün İstanbul’da Çağlayan Adliyesi önünde ve Ankara’da ve İzmir’de bekliyoruz. Konusu ve yapılışı bakımından hiçbirimizin yabancısı olmadığı bir çalışma toplantısı ve bu toplantıya katılan hak savunucuları zorlama senaryolarla illegal bir çerçeveye sokulmak istenmektedir. 5 Temmuz’dan bu yana gerek soruşturma sürecinde, gerek tutukluluk surecinde hak ihlallerine, yalan haberler vasıtasıyla karalama kampanyasına maruz kalan arkadaşlarımızın hakkını ve adaleti savunmak üzere buradayız. Yazılan ve mahkemece kabul edilen iddianame, hak savunucusu arkadaşlarımızın yasa dışı silahlı terör örgütüne üye olmakla ve yardım etmekle suçlanmaktadır. Bu suçlamaların delilleri yoktur.”