Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Fikrettin Şahin’in, bilim dünyasında çığır açacak buluşlarının odağında ‘bor’ var. Borun, doğada bileşikler halinde düşük miktarda bulunan, metal ve ametal arası özellik gösteren çok değerli bir element olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Şahin, insanların günlük tükettikleri gıdalar ile günde ortalama 1.2 mg bor aldıklarını belirtip şu bilgileri aktardı:
“Bor bileşiklerinin gerek günlük diyet ve gerekse gıda takviyesi olarak düşük dozlarda alınmasının insan sağlığına olumlu katkıları sağladığı biliniyor. Toksik limitlerin altında bor alımının, insanların kemik oluşumu ve gelişiminde, savunma sistemini teşvik edilmesi, kalsiyum metabolizmasında, bazı kanser türlerinin oluşum riskinin azaltılmasında, yaraların iyileştirilmesinde, kandaki antioksidan enzim aktivitelerinin artırılması ve ağır metal zehirlenmelerinin önlenmesinde, hormon işlevselliğinin, beyin ve merkezi sinir sistemi fonksiyonlarının düzenlenmesinde olumlu etkileri olduğu yapılan çalışmalarda ispatlandı. Ancak bugüne kadar yapılan çalışmalar, farklı bor bileşiklerinin memeli sistemi üzerindeki etkilerini açıklamak için yetersiz kaldı.”
‘ANTİ-OBEZİTE İLACININ GELİŞTİRİLMESİ ÖNEMLİ’
Yaklaşık 12 yıldır yürüttüğü çalışmalarla gelecek yıllarda Türkiye’nin adını bilim alanında öne çıkarma konusunda iddialı olan Prof. Dr. Fikrettin Şahin, bor bileşiklerini kullanarak, obezite tedavisinde bir ilke imza atmakla kalmayıp çalışmalarını kanser araştırmalarına kadar götürmüş. Dünyada 2.1 milyar insanın aşırı kilolu veya obez olup her yıl 2.8 milyon kişinin ölüm nedeninin obezite ile ilişkili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şahin, “Yani bu nedenle yeni, güvenli ve etkili bir anti-obezite ilacının geliştirilmesi önemli” diyor. Prof. Dr. Şahin, dünyanın geleceğine yön vereceğini belirttiği bor rezervinin, yüzde 72’sinin Türkiye’de olduğu gerçeğinden yola çıkarak, bilimsel çalışmalarını ‘bor’ üzerine yoğunlaştırıp, farklı bor bileşiklerinin memeli sistemleri üzerindeki etkilerini araştırmış. Prof. Dr. Şahin ve ekibi, ilk kez geliştirdikleri bor teknolojisi ile ‘kanser tedavisinde kullanılan iyonlaştırıcı ışınların yol açtığı yarayı önleyen ‘radyoterapi jeli, antiseptik jel ve sprey, anti-aging ve güneş alerjisine karşı koruyucu ürünler’, özellikle şeker hastalarında artık ampütasyona (cerrahi operasyon ile uzvun kesilmesi) son verecek ‘akut ve kronik yara iyileştirme jeli ile yara örtüleri’, hastaneler başta olmak üzere, ortak kullanım alanlarında pandeminin önüne geçecek, ‘antimikrobiyal, antiviral tekstil ve yapı malzemeleri’ gibi ürünlerin uluslararası patentini almış. Bu ürünlerin tamamı, içerik, formülasyon ve kullanım alanlarında dünyada ilk ve tek olma özelliğini taşıyor.
TÜRKİYE’NİN NOBEL’İ
Türkiye’deki bilimsel çalışmaların teşvik edilmesi için evrensel nitelikteki bilimsel çalışmaları gerçekleştiren Türk bilim insanlarının onurlandırıldığı İlim Yayma Ödülleri, bu yıl ikinci kez sahiplerini bulacak. Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin, Türkiye’nin Nobel’i olarak adlandırılan ilk ‘Büyük Ödül’ü 2019 yılında ‘Obezite hastalığının kontrolü ve tedavisinde etkili olan bor türevlerinin sorun mekanizmaları’ başlıklı laboratuvar çalışmasıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın elinden almıştı.
ÖĞRETMENİN SÖZÜNDEN ‘BÜYÜK ÖDÜL’E
Prof. Dr. Fikrettin Şahin’in, gelecek yıllarda çok konuşulacak çalışmalarına kulak vermeden önce, onun ‘bor’a ilgisini merak ettik. Kendi anlatımıyla, Prof. Dr. Şahin’in bor bileşiklerine yönelik ilgisi daha ilkokul yıllarında başlar. Bir gün öğretmeni derste, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı sonrasında parçalanmasının tarih kitaplarında yer alan bir çok nedenini sıralar. Öğretmeni, Batılı ülkelerin, petrol rezervleri bulunan toprakları, Osmanlı’yı parçalayarak Türk milletinin elinden nasıl alındığını anlatır. Yine öğretmeninin, “Ekonomik olarak zengin bir ülke olmamamızın nedeni, enerji kaynaklarında dışa bağımlı oluşumuz” sözü onu çok üzer. Ve öğretmenine, “Yani petrolümüz yok diye biz fakir mi kalacağız? Başka zenginliklerimiz yok mu?” diye sorar. Aldığı yanıt şu olur: “Bir bor madeninden bahsediliyor. Şimdilik bunun teknolojileri ve ürünleri geliştirilmiş değil. Ama ilerleyen yıllarda petrolün yerine geçebilecek bir ürün olduğu iddia ediliyor. Eğer bor ilerleyen yıllarda böyle değerli bir maden olursa, Türkiye o zaman kendi doğal kaynaklarını kullanan, zenginleşen bir ülke olabilir.” Çocuk yaşta duyduğu bu sözler, eğitim hayatı boyunca hiç aklından çıkmaz Şahin’in.