OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 12, 2005 00:00
Damarlarınızda kaynayan bir metalin gezinmesi gibi bir ÅŸey olduÄŸunu söylüyorlar: Afrika uyku hastalığının ilerlemiÅŸ safhalarının tek tedavisi olan melarsoprol, 4 hafta boyunca birkaç günde bir damarlara enjekte edilen toksik bir karışım. 1941’de geliÅŸtirilen ve polietilen glikolde çözülen madde, şırınga edenlerce "antifrizdeki arsenik" olarak da adlandırılıyor.Çok büyük acılar vermesinin yanı sıra ilaç, damarlarda yara açıyor ve kan damarlarının çökmesine neden oluyor. Melarsoprol kullanılmazsa uyku hastalığı insanı öldürebilir; öte yandan tedavisi de her 20 kiÅŸiden birinin canını alıyor. Bu çok bilindik bir acı öykü. Modern tıp, sıtmadan Leishmaniasis’e kadar neredeyse tüm tropik hastalıkları görmezden geliyor. Bilim yol arayışındaÄ°ngiltere’deki Dundee Ãœniversitesi'nde moleküler biyolog olan Michael Ferguson, bu durum için "inanılmaz can sıkıcı" diyor, "Tropik hastalıklar için yeni tedavilerin geliÅŸtirilmesi çok ama çok yavaÅŸ, çünkü ilaç endüstrisi onlarla ilgilenmiyor."Ancak artık Ferguson öncülüğündeki küçük uzman ekipleri ve diÄŸer benzer düşüncedeki akademisyenler, bu kördüğümü çözmek için bir yol bulmaya kararlı gözüküyor. Bilim adamları, birçok ilgili dalı bir arada toplayıp ticari yöntemler getirerek, dünyanın en yoksul insanlarının hayatlarının kurtarmak için etkili ve güvenli ilaçlar geliÅŸtirmeyi umuyor. "Daha önce hiç kimse bunu yapmadı. Amacımız, diÄŸerlerinden önemli ölçüde güvenli ve etkili ilaçlar yaratmak" diyor Ferguson.Bu çok da kolay olmayacak. Yeni ilaçlar yaratmak bilindiÄŸi üzere hem pahalı hem de uzun zaman gerektirir. Tropik hastalıklar söz konusu olduÄŸunda da, ilaç firmalarının yatırımlarının karşılığını alma ÅŸansları bulunmadığından, onlar için mali bir çekicilik yanı da içermiyor. Yeni bir ilaç yaratırken, baÅŸlangıçtan klinik deneylere, oradan da son onaya kadar geçen süre 10 yılı bulabilir. Bu kesinlikle ucuza da gelmez. Boston’daki ilaç geliÅŸtirme araÅŸtırmalarının yapıldığı Tufts Merkezi'nden Joseph Dimasi’nin geçen yıl yaptığı bir araÅŸtırmaya göre, piyasaya yeni bir ilaç kazandırmanın ortalama maliyeti 802 milyon dolar. Öte yandan ABD’de bir kiÅŸiye yılda 4 bin dolarlık saÄŸlık harcaması yapılıyor; bu sayı, Sahra altı Afrika ülkelerinde sadece 20 dolar; kırsal kesimlerdeyse sıfıra bile inebiliyor. Sıtmadan 1 milyon insanBu ÅŸartlar altında, büyük ilaç ÅŸirketlerinin iktidarsızlık, Alzheimer veya obezite üzerinden para kazanmaya çalışmasına ÅŸaÅŸmamalı. Dünya SaÄŸlık Örgütü’ne (WHO) göre, bunlar olurken, her yıl etkin ve güvenli ilaçlara ulaÅŸamadan sıtmadan 1 milyon insan yaÅŸamını yitiriyor.Dünyanın en yoksul insanlarına doÄŸru dürüst tedaviler götürememek çok sinir bozucu, çünkü tropik hastalıklar ve onları yayan parazitler üzerine temel araÅŸtırma eksiÄŸi yok. Ekipler, bugüne kadar parazitlerin moleküler yapılarında ilaçlarla hedef alınabilecek onlarca açık saptadı. Ä°laç geliÅŸtirmenin diÄŸer ucunda duran WHO ve Dünya Bankası gibi kuruluÅŸlar da umut verici yeni ilaçlara maddi yardım saÄŸlamak için hazır bekliyor.Bu iki uç arasında da derin ve dibi görünmez bir uçurum var; hedefi bulan ilaçlar yapmak ve klinik deneylere gidecek kadar üzerlerine çalışmak... Ä°laç endüstrisindeyse, bugüne kadar kimse bu boÅŸluÄŸa kapatacak bir "köprü" sunamadı. Ä°ÅŸte tam bu noktada Ferguson ve arkadaÅŸları ortaya çıktı.Kestirmeden ilacaFerguson, üniversitesinde Disiplinlerarası AraÅŸtırma Merkezi açmaya hazırlanıyor. Bu yıl sonunda açılması planlanan merkez, uyku hastalığı, Chagas ve Leishmaniasis gibi protozoan parazitiyle yayılan hastalıkları araÅŸtırma kapsamına alacak. Uzmanın amacı, laboratuarda ve hayvanlar üzerinde en olumlu sonuçları verip klinik deneylerine taşınabilecek olası ilaçlar geliÅŸtirmek. Bunları baÅŸarmak için de, çokuluslu ilaç ÅŸirketlerin HTS (bileÅŸik tarama) yöntemini kullandı.Bu yöntemde, bileÅŸik ve robot tarama sistemlerini içeren ticari bir veri tabanını satın aldıktan sonra, istenilen hedefe yönelik olarak 100 bin bileÅŸik taranabiliyor. HTS’in diÄŸer ilaç geliÅŸtirme yöntemlerine göre önemli bir avantajı daha var: bileÅŸiklerin veri tabanı, 2 bin 500 lisanslı ilacı da içeriyor. Yani var olan bir ilaç iÅŸi görebilir ve bu, o güne kadar kimse tarafından düşünülmemiÅŸ olabilir. Ferguson, "Bu bileÅŸiklerden muhteÅŸem bir ipucu yakalarsak, bu bizi tedaviye kestirmeden götürür" diyor heyecanla. Eflornitin adlı ilaç da bunun bir örneÄŸi. Aslında kansere karşı geliÅŸtirilen bu ilaç, uyku hastalığına karşı da etkin. Hedef 5 yılda 2 ilaçDundee, ihmal edilen tropik hastalıklarla ilgili endüstriyel teknolojiler geliÅŸtiren 3 akademik merkezden biri. Benzer projeler, Melbourne’deki Walter and Eliza Hall Enstitüsü (WEHI) ile Harvard Ãœniversitesi tarafından da yürütülüyor. EÄŸer bu merkezlerden biri umut verici bir "baÅŸlangıç bileÅŸiÄŸi" yakalarsa, hayvan veya insan gibi daha ileri incelemeler için WHO ile birlikte çalışacaklar. Bu teknoloji türünün maliyeti de yüksek. Sadece HTS sistemini kurması 2 milyon dolar buluyor. 5 yıllık bir dönem için 10 ila 20 milyon dolarlık bir bütçeyle çalışmayı planlayan Ferguson, New Scientüist dergisine, bu sürede 2 ilaçla ortaya çıkacağız diyor. Ne olursa olsun, küçük baÅŸarılar bile var olan tedavilerde bir ilerleme anlamına gelir. Afrika uyku hastalığına gelince de bu, antifrizdeki arseniÄŸe bir son verebilir.Â
button