Büyük acının 10. yılı

Güncelleme Tarihi:

Büyük acının 10. yılı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 2009 14:02

1999 yılında meydana gelen ve yaklaşık 18 bin kişinin öldüğü 7,4'lük Marmara Depremi unutulmadı...Ailelerini, yakınlarını kaybedenler dualar okudu, anma törenlerine katıldı.

Haberin Devamı

SON 30 YILIN EN BÜYÜK DEPREMLERİ

DEPREM HAFIZALARA BU FOTOĞRAFLARLA KAZINMIŞTI

YAKINLARINI BÖYLE ANDILAR

Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde Ford Otosan fabrikasının bahçesinde, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde hayatını kaybedenler anısına yaptırılan anıt törenle açıldı.

Marmara depremi sırasında fay hattında meydana gelen yarığın üzerine yerleştirilen ayna ve yansıtma özelliğinden yararlanarak bir yandan felaketlerin yıpratma gücünü, diğer yandan umudu ve direnme yetisini ifade eden anıtın açılışına, Gölcük Kaymakamı Mustafa Pekdemir, Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, Ford Otosan Kocaeli Fabrikası yönetici ve çalışanları ile öteki ilgililer katıldı.

Gölcük Kaymakamı Mustafa Pekdemir, depremde hayatını kaybedenler anısına saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan törende yaptığı konuşmada, yaklaşık bir haftadır depremle ilgili program ve anma etkinliklerinin yapıldığını, bu anma etkinliklerinden vatandaşların her zaman yeni bir ders çıkarması gerektiğini söyledi.

Marmara depreminin ardından hükümetin ve yerel yönetimlerin kendilerine düşen görevleri yaptığını dile getiren Pekdemir, “Maalesef bazı vatandaşlarımız gerekli duyarlılığı göstermeyerek hasarlı ve yıkılması gereken binalarda oturmaya devam ediyor. Vatandaşlarımızın duyarlı davranmasını ve kurallara uymasını bekliyoruz” dedi.

Ford Otosan'ın Gölcük ilçesiyle bütünleşen bir kuruluş olduğunu ifade eden Pekdemir, “Donanma Komutanlığı nasıl Gölcük ile bütünleştiyse Ford Otosan'da Gölcük ile bütünleşiyor. Gölcük'te ekonomik ve sosyal hareketlere insanlarımızın ihtiyacı var. Felaketlerden
ders çıkarmak önemlidir” diye konuştu.

Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş ise 10 yıl önce merkez üssü Gölcük olarak tespit edilen depremin ilçede yaptığı tahribatın unutulamayacağını hatırlattı.

Acıların halen yerini koruduğunu dile getiren Ellibeş, hükümetin çalışmaları sonucunda Gölcük'ü gezdiklerinde depremin izlerinin silindiğini gördüklerini söyledi.

Mehmet Ellibeş, şunları kaydetti:

“Gölcük'ün 'marka şehir' olmasında Donanma Komutanlığımız var. Deprem sonrasında Donanma Komutanlığının başka şehre taşınması gündemde idi. Bu bizi üzüyordu. Donanmanın Gölcük'ten ayrılması bizim için kötü olurdu. Ford Otosan'ın da o günlerde tereddütlü olduğunu görüyorduk. Ford Otosan, Gölcük'e ve ülkemize önemli katkılar sağlıyor.”

Ford Otosan Genel Müdür Başyardımcısı Nuri Otay da deprem kuşağında bulunan Türkiye'de olası felaketlere karşı hazırlıklı olmanın önemine dikkati çekti.

Sanayi ve nüfus yoğunluğu bakımından Marmara bölgesinden geçen fay hattının yaratacağı yıkım açısından çok büyük bir risk taşıdığını belirten Otay, şöyle konuştu:

“Biz bölgemizin ne denli hassas olduğunu, felaketlerin yol açabileceği tahribatın boyutlarını 10 yıl önce çok acı bir tecrübe ile öğrendik. Millet olarak ülkemizin deprem kuşağında bulunduğu gerçeğini hiç unutmadan depreme her an hazırlıklı olmak zorundayız. Depreme hazır olmanın yolu da bilimin sesine kulak vermekten geçiyor. Doğayla savaşan değil, iş birliği yapan bir toplumun özlemini çeken insanımızın bilimin aydınlığından payına düşeni alması gerekiyor. Yitirilecek bir dakikamızın olmadığının bilinciyle bir an önce harekete geçmemiz büyük önem taşıyor.”

DEPREM ŞEHİTLİĞİNDE MEVLİT OKUTULDU

Marmara Depremi'nde hayatını kaybedenler  için Sakarya'nın Serdivan ilçesindeki Deprem Şehitliğinde mevlit okutuldu.

Serdivan Belediyesince düzenlenen mevlitte, depremde hayatını kaybedenler  anısına Sakarya Müftülüğü görevlilerince Kuran-ı Kerim ve dua okundu.

Duaların ardından, AK Parti Sakarya Milletvekilleri Hasan Ali Çelik,  Recep Yıldırım ile Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar ve Kaymakam Fahri  Keser, Deprem Şehitliği'ndeki mezarlara gül bıraktı.

Depremde enkaz altında kalan kızını kaybeden Zuhal Akdağ, üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen acısının hala taze olduğunu  söyledi. “Depremin üzerinden 10 yıl geçtiğine inanmadığını ve 10 yılı 10 gün  gibi yaşadığını” ifade eden Akdağ, “Acılarımızı paylaşan herkesten Allah razı  olsun. Herkes acımızı paylaşıyor, bundan sonra ölürsem de gam yemem” dedi.

Mezarlık ziyaretinin ardından katılımcılara, Serdivan Belediyesince  tavuklu pilav ikram edildi.

"EN AZ ZARARLA ATLATMALIYIZ"

Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı Hasan İpek, “17 Ağustosların, depremlerin bir daha olmamasını ama olduğu zaman da onu en az zararla atlatacak şekilde çalışmalarımızı yapmış olmamızı diliyorum” dedi.

Yeni Yüksektepe Kültür Derneği çatısı altında faaliyet gösteren GEA Arama Kurtarma ve Ekoloji Grubu'nun ev sahipliğinde düzenlenen “II. Kurumsal Acil Durumu Yönetimi Sempozyumu” İstanbul'da başladı.

17 Ağustos depreminde ve tüm diğer afetlerde ölenler anısına saygı duruşuyla başlayan sempozyumun açılışında konuşan İpek, etkinliğin tarihinin Marmara depreminin 10. yılına denk getirilmesinin anlamlı olduğunu, tüm ölenleri rahmetle andığını söyledi.

Geçen haftadan bu yana Türkiye'nin her yerinde pek çok anma ve depremle ilgili bilimsel toplantılara katıldığını belirten İpek, medyadan üniversitelere, STK'lara ve özel sektör kuruluşlarına kadar her kesimin Marmara depreminin 10. yılı konusunda duyarlılık gösterdiğini aktardı. İpek, “10. yılda 17 Ağustosu unutmadığımızı ülke olarak herkese gösterdik” dedi.

İpek, olası bir afette acil durum yönetimi için deneyimin önemine değinerek, normal durumda yapılmayan bir şeyin afet durumunda hiç yapılamayacağını söyledi.

Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının daha kurulma aşamasında olduğunu belirten İpek, afetle ilgili 3 genel müdürlüğün birleştirilerek Başbakanlığa bağlı tek bir kurumun çatısı altında toplandığını, illerde de kurumun teşkilatlarının yapılandırıldığını bildirdi.
İpek, şöyle konuştu:

“Afetin 4 aşaması; zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme çalışmalarının hepsi bir çatı altında koordine ediliyor. Sadece müdahale aşamasında Ankara'da 41-42 kuruluş var. Bunların hiç birinin yaptığı işi bir diğeri yapamaz. Koordinasyonlarının iyi sağlanması gerekiyor. 'Afet yönetimi iyi bir koordinasyon işidir. Bunu da en iyi Başbakanlık yapabilir' diye düşündük. Çünkü en üst amir tarafından bu işin yapılması afet yönetiminde başarının anahtarıdır. Ben, 17 Ağustosların, depremlerin bir daha olmamasını ama olduğu zaman da onu en az zararla atlatacak şekilde çalışmalarımızı yapmış olmamızı diliyorum.”

GEA Arama ve Kurtarma ve Ekoloji Grubu Koordinatörü Umut Dinçşahin de, 10 yıl önce bu sempozyumun düzenlendiği saatlerde Sakarya'da bulunduklarını, 15 gün boyunca kurtarma ve iyileştirme çalışmalarında görev aldıklarını belirtti.

Ekibin tümünün bu işe tamamen kendini adamış gönüllülerden oluştuğunu söyleyen Dinçşahin, “Çünkü bir kere operasyona katıldığınızda, bir kişinin hayatla ölüm arasındaki çelişkisini yaşadığınızda, onunla temas kurduğunuzda hayat artık aynı olmuyor” dedi.

Haberin Devamı

“MARMARA DEPREMİ İLE İYİ BAŞ ETTİK

Haberin Devamı

İnsanların kendi ölümünü ya da başına böyle bir afetin geleceğini aklına getirmediğini, ancak böyle bir durum olduğunda afet yönetiminin büyük önem taşıdığını vurgulayan Dinçşahin, bu nedenle söz konusu sempozyumu düzenlediklerini aktardı.

Dinçşahin, afet yönetimi konusunda Marmara depremini de yorumlayarak, “Hiç düşündünüz mü, 1999 depremi Almanya'da yaşansaydı acaba ne olurdu? Amerika'da yaşansaydı ne olurdu? Ben Türkiye'nin gerçekten bu afetle çok iyi baş ettiğini düşünüyorum. Afet sonrasında çok büyük bir toplumsal dayanışma ortaya çıktı” diye konuştu.

Sempozyumda, İngiltere'nin Bournemouth Üniversitesi Afet Yönetim Merkezi Müdürü Richard Gordon da, “Kurumunuzun Risklerini Değerlendirin” başlıklı bir sunum yaptı.

Gordon, afetin “kişinin başa çıkma becerilerinin ötesine geçen sıra dışı bir olay” olarak tanımlandığını belirterek, burada da afet yönetiminin öneminin devreye girdiğini söyledi.

Afetler engellenemeyecek olaylar olsa bile bu konuda hiçbir şey yapılamayacağını düşünmenin yanlış olduğunu anlatan Gordon, başta ülkelerin, daha sonra kurum ve kuruluşların kendilerinde olası afete karşı zafiyetlerin ve savunmasız noktaların neler olduğunu belirleyerek buna göre önlem almaları gerektiğini kaydetti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!