Şenay ORDU
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2003 02:09
Tepebaşı'nda 19. yüzyıldan kalma bir binada, sufi müzik eşliğinde, yalnız Türk kahvesi içip Türk çayı yudumlayabileceğiniz bir müze burası. İstanbul Sanayi Odası Vakfı'nın satın aldığı Burhan Doğançay Müzesi, Modern Sanatlar Müzesi olmayan Türkiye'ye bir armağan.
Doğançay, müzesinde, sadece yetişkin sanatseverlerle değil, o çok güvendiği ‘‘ilk mektep talebeleriyle’’ de tanışmak için sabırsızlanıyor. Ama ilk randevu yetişkinlerle. Sanatseverler yarın düzenlenecek kültür turunda onunla buluşabilecek.
Sanat huzur kokar mı? Ünlü ressam Burhan Doğançay'ın müzesi, tutkulu eserlerin huzura dönüştüğü bir müze. Sanatseverler, Doğançay'ın sanat gelişimini, onun eserlerini seyrederek, hatta zaman zaman düzenlenecek turlarla bu eserleri bizzat yaratıcısını dinleyerek gözlemleyebilecek.
Burhan Doğançay, bir yandan müzeyi gezdiriyor bize, bir yandan da bugünlere gelmenin hiç kolay olmadığını anlatıyor. ‘‘Türkiye'de bir modern sanatlar müzesi olsaydı, ben bu kadar maddi külfet altına girmezdim’’ diyor. Bu yüzden, İstanbul Sanayi Odası Vakfı (İSOV) ile yaptıkları protokol onun için çok önemli. Bu protokol Burhan Doğançay Müzesi'nin soluk alıp vermesini, 500 yıl, 1000 yıl yaşamasını sağlayacak.
‘‘Sanatçılar, sıyrılmış sanatçılar, benden sonra bu eserler nasıl toplu halde yeni jenerasyona kalır, diye sıkılırlar. Avrupalı Amerikalı sanatçılar için bu sıkıntı çok geçerli değil tabii. Çünkü orada ya kendi adlarına açılmış müzelerde, ya da şehirlerindeki yerlerde böyle imkanlara kavuşabiliyorlar. Küba'da Hemingway'in en son kullandığı çatal- bıçağından, kedisinin mezarına kadar her şeyi müzede duruyor. Oysa AB'ye girmeye çalışan 70 milyonluk Türkiye'de bir modern sanatlar müzesi bile yok. Bu müze, bu ayıbı birazcık giderecek. ’’
ZİRAAT BANKASI'NDA 30 RESMİM VARDI, ŞİMDİ YOK!
Müzede sergilenen eserlerin büyük kısmı Doğançay'ın ısrarlı alıcılardan kaçırıp, kendine saklamayı başardıklarından oluşuyor.
‘‘1960'ta New York'ta yaptığım eserlerin büyük kısmını satmadım, kendime sakladım. Şu an gördüğünüz hemen her resmin 15 alıcısı var ama vermem mümkün değil. Henüz bağışlanmış çok fazla eser yok. Ama zaman içinde Avrupa'daki gibi onların da buraya dönmesini bekliyorum. Hangi resmin nerede olduğuna dair kayıtlarımız olsa da hepsine ulaşmak mümkün olmuyor. Örneğin Ziraat Bankası'nda asgari 30 resmimin bulunduğunu biliyorum. Onlara sorduğumdaysa 'bir tane bile yok' cevabını aldım. ’’
Eser takibinde böyle üzücü anların yanı sıra, çok özel resimlerine kavuşarak sevindiği de olmuş tabii.
‘‘1951'de Cote'd Azur'da yaptığım küçük bir suluboya resmini getirdi genç bir hanım. ‘Ben bu resmi nasıl değerlendirebilirim, babam almıştı' dedi. Ben de ona ‘Bu resim çok küçük. Size son dönemde yaptığım büyük bir resim vereyim, duvarınızda daha güzel durur' dedim ve değiş tokuş yaptık. Bu şekilde, 1950'deki bir resmime ulaştım’’ diye gülüyor ünlü sanatçı.
BİR SANAYİ ODASI MÜZE SAHİBİ OLUYOR
Müze macerasına atılalı beş yıl olmuş, müze açılıyor, ama Burhan Doğançay'ın müzeyle ilgili yenilikçi fikirleri bitmiyor: ‘‘Eğitim müdürlerine yazı göndereceğim. Sanata yatkın ilköğretim okullarındaki çocukları getirsinler. Birlikte resim yapacağız onlarla. Üzülerek görüyorum ki, kurtuluşumuz gençlerde değil, ilk mektep talebelerinde!’’
Türkiye gerçeği müze hazırlığında sık sık çıkmış karşısına, belki de umutsuzluğu bu yüzden Doğançay'ın: ‘‘Beni en çok üzen, sukut-u hayale uğratan, kimsenin 'Bizim nasıl bir katkımız olur acaba?' diye bile sormaması. Buranın yaşaması için desteğini dahi isteyemedim insanların, çünkü aynı lisanı bile konuşmadığımız fark ettim.’’
Burhan Doğançay müjdesini sona saklıyor. ‘‘Bu müzenin yerini satın aldım, her şeyiyle 21'inci yüzyıl teknolojisini taşıması için gayret ettim. Ama müzenin yaşaması için desteğe ihtiyacı var. İşte bu destek Tanıl Küçük'le İstanbul Sanayi Odası Vakfı'ndan geldi. Belki de dünyada ilk kez bir sanayi odası müze sahibi oldu. Burhan Doğançay Müzesi'nin adı, İSOV Burhan Doğançay Müzesi olacak. Resimler de dahil her şeyin sahibi oldular. Ama ne eserlerimi satabilecekler, ne başka eser koyabilecekler. Müzeyi biz yürüteceğiz, onlar da 500 sene, 1000 sene yaşamasını sağlayacaklar.’’
ÇOCUKLARA ÖZEL ATÖLYEİSOV Burhan Doğançay Müzesi'nin 19. yüzyıldan kalma binasında ışıklandırma da, hidrolik asansör de 21. yüzyıla ait. Sergilenen eserler ise Burhan Doğançay'ın babası, ressam Adil Doğançay'la 1920'lere uzanıp, sonra da sanatçının kendi eserleriyle 50'lerden günümüze kadar geliyor. Giriş kattaki kafede sadece Türk çayı, Türk kahvesi, çocuklar için de taze meyve suları bulunacak. Müzik ise Doğançay'ın hayran olduğu sufi müzik. En üst kat yönetime, en alt kat çocuklara ayrılmış. Doğançay, ‘‘Boyalarını, tuvallerini bile hazırladım’’ diyor. Adres: Hüseyinağa Mahallesi Balo Sokak No: 42 Beyoğlu. TEL: 0212-244 77 70.
SERGİYE VE MÜZEYE KÜLTÜR GEZİSİ Burhan Doğançay'ın ‘‘New York'un Mavi Duvarları’’ başlıklı sergisi Levent İş Kuleler İşsanat Kibele Galerisi’nde 30 Ocak'a kadar sürüyor. Satılacak resimlerden elde edilecek gelir, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na bağışlanacak. İşte bu sergi vesilesiyle Arfin Organizasyon, ilginç bir proje yaptı. Yarın (20 Aralık) Kadıköy ve Taksim'den kalkacak servislerle alınacak olan sanatseverler, Burhan Doğançay'la hem sergiyi, hem müzeyi gezecek, onunla
yemek yiyip sohbet edecek. Servis hareket saati: 10.00 Kadıköy Evlendirme Dairesi, 10.30 Taksim AKM. Rezervasyon: 0212-278 24 55 info@arfinorg.com