Adı ‘‘ekşi sözlük’’ ya da piyasadaki yaygın ismiyle ‘‘kutsal bilgi kaynağı.’’ Yüzünüzü buruşturmayın hemen ya da şimdi buruşturun, yoksa sözlüğü okurken pek fazla vakit bulamayacaksınız buna...
‘‘Bu sayfada yazılanların tüm haklari Sourtımes'a aittir. Kaynak belirtmeden ‘dur şunu arkadaşlara maille forward ediim eheh' diye aklından geçiren dombilidir, taocudur. Yazılan entrylerin içeriklerinden yazarları sorumludur, bir gün 'kim lan bunlar' diye kapıya biri gelirse 'abi buyur hepsi emaili kayıtlı as kes' denecektir.’’
15 Şubat 1999’da hizmete giren, geçtiğimiz günlerde de hayranlarını hayal kırıklığına uğratacak bir biçimde Dulcinea Orman Bahçe'de bir zirve gerçekleştiren 'ekşi sözlük'ü tanıtmak için aslında bu 'copyright' yeter de artar bile. Çünkü bu satırlar, bu satırların üslûbu, üslûptaki ironi, nasıl bir dünyanın eşiğinde olduğumuzu bütün açıklığıyla yüzümüze çarpıyor zaten. Bu nedenle, şu benzetme hiç de şaşırtıcı değil:
DÖĞÜŞ KULÜBÜYLE KIYAS‘‘Sözlük'e ilk adım attığımda nedendir bana David Fincher'in Dövüş Kulübü (Fight Club) filmini anımsatmıştı.
Film, bir havalimanından ötekine taşınan, mutluluğun izini mükemmele yakın şekilde tasarlanmış ev dekorasyonunda, postmodern yaşamın getirdiği sorunların çözümünü grup terapilerinde arayan ve sonuçta umutsuzluğa kapılarak, 'çözüm kendini yok etmektir' düsturuyla agresyon ve şiddete dayalı bir yeraltı kulubü kuran, hatta bunu tasarlayanın kendisi olduğu gerçeğini bile yadsıyacak düzeyde benliğinden kopan Tyler Durden adında bir gencin etrafında kurgulanmaktadır. Ekşi Sözlük kurucusu ssg, Tyler Durden'in aksine bir doğaçlama, bir metaforik bakış düzlemi olan bir sözlük ortaya koyar. Üstelik 'içindeki hiçbir entry'nin doğruluğu ya da yanlışlığı bilinemediğinden (ve bilinemeyeceğinden), tamamen yanıltma amaçlı ya da tamamen doğruyu gösterme amaçlı olma ihtimalleri arasında gezinen bir sözlüktür bu.’’
Samet Köse'nin, Cogito'da yazdığı ‘‘Sosyal Psikoloji Bağlamında Ekşi Sözlük: Bir Söylem Analizi’’ başlıklı yazısında, Ekşi Sözlük'le hálá çokları için kült film kategorisinde yer alan 'Dövüş Kulübü'nü kıyaslaması son derece doğal. Çünkü, sözlük başından beri bir 'Fight Club-Matrix' tartışmasına sahne oluyor. Barbie nickname'i ile yazan arkadaş, şunları söylüyor mesela: ‘‘Filmle ilgili olarak afişinden açıkça anlaşıldığı üzere sabunun insan hayatındaki önemini vurgulayan bir film. Finalinde Brad Pitt elinde sabunla Kocatepe Camii'nin avlusunda ayaklarını yıkayarak temizlik imandan gelir diyormuş.’’
Bradd Pitt'in temizlik-iman ilişkisi bağlamında ne dediğini bilemeyiz ama Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden Aydın Uğur ve Erhun Geyisi'nin yine Cogito dergisinde yer alan yazısı, aslında ekşi sözlük'ün ne dediği hakkında yeterince fikir veriyor: ‘‘Ekşi, bir dergi ya da mevkute değil. Çünkü belli aralıklarla güncellenme durumu yok. İnternet bağlantısı ve Sözlük kullanıcı kaydı olan herkes istediği anda entry'sini girebiliyor ve o entry, yerini anında alıyor. Dolayısıyla bildiğimiz anlamda bir yayıncılık etkinliğinden söz edemeyiz Sözlük'ten bahsederken (...) Ya hiçbir editoryal müdahale yok ya da varsa bile bu ancak tesadüfi. 24 saat hiç durmadan güncellenen Ekşi Sözlük'ten zaten uzun boylu ve kararlı bir editoryal denetim de beklenemezdi.’’
Doğrusu bu ya, 'ekşi sözlük' için tam bir internet sitesi demek de pek mümkün değil. Gerçi, internet üzerinden ulaşılıyor kendisine ama yine de klasik site muhabbetine uygun görülmüyor. Şeklen 'sözlük'e benzediği söylenebilir buna rağmen. En azından bazı konularda alfabetik dizine riayet ediliyor. Ancak yine de, madde yazımı itibariyle bildiğimiz sözlüklerden hayli farklı. 3.655'i aktif olmak üzere 3.939 yazarın elinden çıkan bir sözlüğün farklı olması, aynı madde üzerinde bile fikir ayrılık- larına düşülmesi son derece doğal.
Bir süredir ara verilmiş olsa bile, katkıda bulunmanız da mümkün. Bu da 'özgürlük' imkánının sonuna kadar kullanılabilmesine sebep oluyor. Psikolojik olarak analiz edilmesi gereken de bu olgu işte. Anonim ifade tarzlarında hayli cesur olan insanlar, gündelik hayatlarında neden bu kadar pasif acaba?
Uğur-Geyisi ikilisinin aklına takılan soru ise biraz daha farklı bir zeminde seyrediyor: ‘‘Yazarlarının kendilerini lümpen entelektüel olarak tanımlamakta sakınca görmedikleri bu girişimin amacı ne? Hedef, yalnızca kafa mı bulmak? Sakın her yeni maddeyle, alttan alta başka bir iddia dayatılıyor olmasın! Sakın, bilmeden, 'siber edebiyat'ın boy atışına tanık olmayalım!’’
Neden olmasın ki?
İÇİNDE YOK YOKPostmodernizmden modernliğe, arabeskten popa, klasik edebiyattan pornografik metinlere, 'Dünyayı Kurtaran Adam'dan 'Amarcord'a, İlhan Mansız'dan Hakan Şükür'e, Orhan Pamuk'tan Perihan Mağden'e ne isterseniz bulabiliyorsunuz.
YURTSAN ATAKAN
Daha fazla ekşimeden...Ekşi Sözlük hem çok başarılı hem de öncü bir İnternet oluşumu. Başarılı, çünkü hakkında makaleler yazdıracak kadar akademisyenlerin, hakkında
haberler yazdıracak kadar medyanın, kendi içeriğini beleşe başkalarına yazdırtacak kadar da İnternet kullanıcılarının ilgisini çekebilmiş. Öncü, çünkü bildiğim kadarıyla İnternet üzerindeki anonim yazarlar tarafından kollektif olarak yazılmış ilk sözlük hatta belki de ansiklopedi. Ancak Ekşi Sözlük'ün bu başarısı ve öncülüğünü fazla abartmamak da gerek. İnternet'i uzun süre görmeyi reddeden, gördükten sonra da teknoloji düşmanı Neo-Luditt gözlüklerini çıkarmadan bakmakta ısrar eden iletişim akademisyenlerinin önünde araştırılmayı bekleyen sayısız konu var. Geleceğin İnternet oluşumları mobilite, kolay kullanımlı veritabanı uygulamaları, geniş bant, görsel albeni, kaynak güvenilirliği, kişisel yayıncılık, çok dillilik kavramları üzerinde yükselecek. Üç bini aşkın yetenekli yazarı bir araya getirmek gibi inanılmaz bir başarıya imza atan Ekşi Sözlük'ün, bu kavramları gözeten bir güncellemeyi çok yakında yapacağına inanıyorum.
DENİZ AKKAYALisedeyken gayet sivilce sahibi, kocaman burunlu, sarı saçlı, öyle uzun boylu silik falan ve hiç bi şekilde 'oha kıza bak lan' dikkati çekmeyen bi insanken her allahın günü en az bi gazete/dergi /kanal'da çıkması nası yani dedirtiyor. nasılın yanında bi de hatta neden. (cheja)
KADİR İNANIRBir röportajında şu diyaloğun geçtiği rivayet edilir:
-kadir bey, acaba hayatınızda hiç dayak yediniz mi?
-fiziğim müsait değil.
-...
(superjesus)
ÇAĞLA ŞİKELEsquıre dergisinin şubat sayısının kapağında 'çağla şikel kolejli kız pozu verdi' başlığıyla gördüğümüz, eğer bütün kolejli kızlar böyle gezselerdi yurdumuzda zorunlu eğitim 24 sene olurdu diye düşündüren manken... pozlar fetiş, o ayrı...
(portakal)
AHMET ALTANSon kitabıyla aşk olayını bitirdiğine inandığım yazar. yasamadan böyle yazılamaz dedirtio ister istemez. ayrıca büyük adamların oğlu boktan olur tezini de çürüten ilk adam gördüğüm.
(baphomet)
FATİH TERİM‘Futbolda bir terim’ iğrenç esprisinin baş kahramanı.
(mikado)
KENAN EVREN12 Eylülden sonra tavuk üretimi yasaklanmadıysa da, tavuğa bi gıcıklığı olsa gerek, pekin ördeği diye bi zik çıkardı antalyalıların başına. Çin'e gidip yaptığı temaslarda, tatmin edici olmuş olmalı ki oradaki yetkililer ona 4 adet pekin ördeği armağan ettiler. Vizyoner bi kişi olan Kenan Evren (bkz: visionaire) 'ben bu ördekleri adam ederim, Türk ederim' diyerek bunları Antalya'da bi çiftlikte logaritmik olarak artmaya bıraktı. 10 sene sonunda kimsenin yemediği, hazzetmediği 50 bine yakın ördek haybeye beslenmeye başladı ki, hala paşa istifini bozmamakta 'pekala yenilebiliyor' diyerek her sabah kahvaltıda ördek yemektedir. Örnek olmaya çalışmaktadır. (otisabi)