Haber: Cansu Şimşek - Editör: Demet Bilge
Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 2017 10:17
İnsanoğlunun hayvanlara eziyetinin son mağdurlarından biri Gaziantep’te boynuna kemer takılıp yerlerde sürüklenerek uçurumdan atılan ‘Garip’ oldu. Ona bu işkenceyi yapanlar henüz yakalanmadı. Son zamanlarda artan bu tür işkence haberleri üzerine hayvan hakları savunucuları, hukukçular ve siyasetçilerden ortak bir ses çıkıyor: Bu işkenceye para değil caydırıcı hapis cezaları verilmeli.
Hayvanlara eziyet suçlarında son zamanlarda gözle görünür bir artış var. Sosyal medyaya yansıyan bir olayın faili yakalansa da para cezasıyla salıveriliyor.
Çünkü Türk Ceza Kanunu’nda ‘sokak hayvanlarına işkence etmek’ suç sayılmıyor. ‘Sahipli bir hayvana eziyet suçu’ ise ceza yasasında ‘mala karşı işlenen suç’ olarak değerlendiriliyor. Sokak hayvanlarına yönelik işkenceler Hayvanları Koruma Kanunu’nda ‘kabahat’ kapsamında kalıyor ve yaptırımı da sadece idari para cezası. Cezalar caydırıcı olmadığından ‘vahşet’ bu kadar görünür olduğu halde hâlâ devam ediyor. Hayvan hakları savunucuları, hukukçular, siyasetçiler bu konuda ortak bir noktada birleşiyor: Faillere hapis cezaları verilsin.
SUÇLAR SABIKAYA İŞLENMİYOR...İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu şunları söylüyor: “Bu suçların
Kabahatler Kanunu kapsamında olması demek, cezanın sabıka kaydına işlenmeden sadece para cezasıyla sınırlı kalması demek. Bu da hayvana tecavüz eden biri çocuğumuzu okula götüren servisin şoförü dahi olabilir demek. Hayvanlara karşı işlenen ‘suçların’ TCK kapsamında değerlendirilmesi bir savcının atanması, delil toplanması ve tanık dinlemesini de beraberinde getirecek. Şu an sadece Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na şikâyette bulunuyoruz, ötesine geçemiyoruz. Oysa işin ucunda toplum güvenliği de var.”
YASA TEKLİFLERİ BEKLETİLİYORHayvana eziyete caydırıcı ceza verilmesi konusunda AK Parti de CHP de teklif vermişti. AK Partili Metin Külünk’ün teklifinde Hayvanları Koruma Kanunu’na aykırı davrananlara idari değil adli para cezası verilmesi öngörülüyor.
Teklifte suçun ‘canavarca hisle ve eziyet çektirilerek’ işlenmesi, hayvanda uzuv ve yeti kaybına neden olması halinde 5 yıla kadar hapis cezası verilmesi isteniyor.
CHP Milletvekili Gürsel Tekin de hayvanların kasten ve taksirle öldürülmesi ve yaralanması eylemlerinin suç sayılarak TCK kapsamında değerlendirilmesi için kanun teklifi verdi. Tekin’in teklifinde, hayvanları öldürenlere ‘2 yıldan 6 yıla kadar’, ‘hayvanları yaralayan, sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olanlara’ da 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülüyor. İstanbul Barosu’nun teklifi ise şöyle: “TCK 151/2’de yer almak üzere sahipli veya sahipsiz bir hayvanı döven, tecavüz eden, işkence ve hunharca hisle zalimce fiiller uygulayarak eziyet eden, yaralayan veya ölümüne sebep olan şikâyet olsun olmasın 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
‘Hayvana şiddet olan yerde insana şiddet vardır’
TÜRKİYE’nin önde gelen Adli Tıp uzmanlarından Prof. Dr. Sevil Atasoy, ’hayvana eziyet - insana eziyet’ ilişkisinin bilimsel olarak da kanıtlandığını vurguluyor. Prof. Dr. Atasoy’un 2007’de Hürriyet’te yayımlanan yazısı http://www.hurriyet.com.tr/hayvana-acimayan-insana-hic-acimaz-7897819 ) özetle şöyle: “(...) 2000’lere gelindiğinde, ’Hayvana şiddet olan yerde, insana şiddet vardır’ noktasına varıldı ve suçla mücadelenin ilk basamağının, hayvanlara yönelik ihmal, istismar ve her türlü şiddetin durdurulması olduğunda karar kılındı. Avrupa ve Amerika’nın birçok ilkokuluna, hayvan haklarını işleyen, hayvan sevgisini geliştiren dersler konmasının nedeni budur. Son 30 yılda psikoloji, sosyoloji ve kriminoloji alanında yayınlanan kitap ve bilimsel makaleler de, ’hayvana eziyet eden insana da eziyet eder’ öngörüsünün doğruluğunu kanıtlıyor.”
‘Kişilik bozukluğu’
Üsküdar Üniversitesi’nden Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel’in görüşleri şöyle: “Hayvanlara uygulanan şiddet, karşısındakinin savunmasız olduğunu bilmekle ilgili. Yani fırsat olsa çocuğa da bu şiddeti uygulama durumu söz konusu. Hayvana şiddet bir kişilik bozukluğudur. ‘Psikopatlık’ta kişi, bu eylemleri kendi hakkı gibi görmektedir. Örneğin, İzmir’de köpeğe tekme atan adam bu klasmandadır. Doğaya üstünlük taslamış bir narsistlik söz konusudur.”
Hayvanlar cehennemi...
Demet Bilge
SOSYAL medya sayesinde çok daha görünür oldu ‘hayvana eziyet’ suçu. Telefonumuzun ekranına hemen her gün uyuyan köpeğe tekme atanların, kedi yavrusunu koli bandına sarıp gülenlerin, yavru köpeklerin kulaklarını kesip poz verenlerin görüntüleri düşüyor.
Ancak ‘işkence’ bununla sınırlı değil. Avlanma, yaşam alanlarının yok edilmesi, özgürlüğünden yoksun bırakma, denek olarak kullanma... Bunların her biri ‘
hayvan hakları ihlalleri’ dosyasında ayrı bir başlık. Toplama baktığınızda ise korkunç bir manzara çıkıyor ortaya. Hayvan Hakları İzleme Merkezi’nin (HAKİM) 2016 yılında sadece Türkiye’de ‘tür ayırt etmeksizin’ yaptığı araştırma da bunu gösteriyor. 2016’da hayvanlara yönelik en az 8 milyon 216 bin 506 işkence vakası raporlandı. Bu sayı içinde yurtiçinde sevk edilirken işkenceye maruz kalanlar da var. Tüm bu ‘kara tablo’ içinde hayvan hakları savunucuları en azından gözümüzün önünde yaşanan işkencelerin son bulması için yasa yapıcıları göreve çağırıyor.