Güncelleme Tarihi:
Anneanne ve dedesiyle Küçükçekmece’deki evlerinde yaşayan epilepsi hastası ve yüzde 50 zihinsel engelli Ahmet Yusuf Öz (16), 29 Eylül 2018 tarihinde evinde 25 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Köyden ertesi gün eve dönen anneanne Hatice Akkaya torununun kanlar içerisindeki cesediyle karşılaştı. Olay yerine çağrılan polisler evden iki LCD televizyon ile Öz’ün laptopu ve telefonunun çalındığını tespit etti. Çalınan televizyon ve laptopun satıldığı yeri bulan polis kısa sürede eşyaları satan ve Ahmet Yusuf Öz’ün üst kat komşusu olan Ferhat Çendik’e ulaştı. Tutuklanan Çendik hakkında “Çocuğa veya beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiyi öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, gece vakti hırsızlık suçundan 15 yıl ve bıçak taşıma suçundan da 1 yıl hapis istemiyle dava açıldı.
Bakırköy 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Ferhat Çendik şunları anlattı: “Alt komşum ve ev sahibim olan Hatice Akkaya o gün bana ‘Oğlum biz köye gidiyoruz. Tren 18.00’da. Torunumu istasyona gönder” dedi. Ben dışarı çıkıp uyuşturucu madde kullandım. Öğleden sonra eve döndüm. Yusuf’un kapısını çaldım. Açtı. ‘Oğlum sen daha gitmedin mi’ dedim. ‘Abi boş ver. Bütün eşyayı bana taşıttıracaklar, gitmek istemiyorum’ dedi. Ben de ‘O iş öyle olmaz hazırlan’ diyerek içeri girdim. Yusuf hazırlanırken ben de yine uyuşturucu madde aldım. Kendimden geçmişim.”
“MÜŞTEKİLER DIŞARI ÇIKARILSIN”
Sanık savunmasının bu kısmında durumun hassasiyetinden dolayı müştekilerin dışarı çıkarılmasını talep etti. Talebin mahkeme tarafından kabul edilmesi üzerine müştekiler dışarı çıkarıldı. Baba Sezer Öz, salondan dışarı çıkarken sanığa “Vicdansız, namussuz, seni bana versinler” diye haykırdı. Sanık savunmasına şöyle devam etti: “Uyanırken maktul penisini yüzüme vuruyordu. Ne yaptığını sorduğumda kahkaha attı. Ben iki çocuk babasıyım. Benim hayatım bitti. O anda kendimi kaybetmişim. Kendime geldiğimde elim katlanmış bıçak elime çakılı vaziyetteydi. Yusuf ölmüştü. Saat daha 18.00 olmamıştı. Hatice abla beni aradı, ‘Oğlum saat 6’ya geliyor çocuğu gönder artık’ dedi. Ben ‘dışardayım müsait değilim’ dedim. Teslim olursam çocuklarım mağdur olur diye düşündüm eve tekrar girdim. Hırsızlık süsü vermek istedim. Sonra evi dağıttım. İki televizyon ve bir cep telefonunu aldım. Kendi evlatlarım neyse Yusuf oydu. Kıyafetlerimi götürüp yaktım. İç çamaşırımı da polislere teslim ettim.”
Hatice Akkaya beyanında şunları söyledi: “Sanığın dediklerinin hepsi yalan. Bunu asın. İdam edin. Yazıklar olsun ciğerim yanıyor. O gün ben köye gidecektim. Ferhat bize geldi. Yukarda bir dolap var çekelim dedi Yusuf’a. Yusuf evine gidip yardım edip eve döndü. Ne dediyse beynini yıkadı torunumun. Torunum sonra ben köye gitmek istemiyorum dedi. Geleceksin dedim. Ben Yusuf’a ‘hastaneye MR çektirmeye gideceğim seninle istasyonda buluşalım’ dedim. ‘Tamam geleceğim anneanne’ dedi ama gelmedi. Ben trene binip gittim. Ertesi gün eve geldim. Kapıyı açtım. Yusuf yerde yatıyordu. Üstü giyinikti. Paspas atılmıştı üstüne. Ben çocuğumu buna emanet etmedim yalan söylüyor. 21.30’da öldürmüş çocuğu. Ne istedin bu masumdan. Sen benim evime niye giriyorsun. 16 senemi vermişim ben ona”
SANIĞA TÜKÜRDÜ
Baba Sezer Öz de sanıktan şikayetçi olduğunu söyledi. Mahkeme, tanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi. Anneanne Akkaya duruşmadan çıkarken sanığa tükürdü.