Güncelleme Tarihi:
Türkiye Deniz İşletmeleri Genel Müdürü Erkan Arıkan'la şehir hatları vapurlarını konuştuk. Arıkan az yolculu seferler için şöyle diyor: ‘‘Mesela dün saat 12.05'te Adalar'a kaldırdığım gemi 4 kişiyle gitmiş. Bunlar benim kurum olarak prestij seferlerim. Ama fazlasını yapamam.’’
Büyükşehir Belediyesi şehir hatlarına talip. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bence bu en doğru çözüm. Mesela İzmir'de bu işi tamamen belediyeye devrettik. Fakat bu, enine boyuna hesaplanması gereken bir konu. Çünkü iş gemi seferleri ile bitmiyor, gemiden sonrasının da organize edilmesi gerekiyor. Mesela biz, Harem'deki yığılmayı önlemek için Kabataş-Harem hattını Üsküdar'a kaydırmak istedik. Çünkü bu yönde ağırlıklı olarak Ümraniye yolcusu var. Ama bizim tek başımıza hattı kaydırmamız bir işe yaramaz, İETT'nin NATO yolundan Ümraniye'ye hat tahsis etmesi lazım. Demek istediğim bu tür taleplerde koordinasyon titizliği çok önemli.
Beykoz Belediye başkanı Alattin Köseler Anadolu Yakası'nda kıyıya paralel deniz ulaşımının arttırılması için APK'ya başvurdu. Bu girişimler sizce sahil yollarındaki yığılmayı azaltabilir mi?
6 tarafı denizle çevrili bir kenti deniz ulaşımı açısından yeterince donatamadığımız kesin. Ancak bu konu sadece TDİ'nin alacağı önlemlerle aşılamaz. Beykoz'a sefer yapan 6 ayrı hattımız var. Ama diğer taraftan da 330 milyon koltuk kapasitemin yılda sadece 80 milyonunu satabildiğimi unutmamak gerek.
Deniz ulaşımında bir kör nokta var: Yolcu olmadığı için seferler azaltılıyor, seferler azaldıkça yolcu daha da azalıyor. Aynı şey denizotobüsleri için de geçerli. Çünkü yolcu orada o geminin kendisini beklediğinden emin olmak istiyor...
Evet bu doğru fakat yapılan her seferin de bir maliyeti var. Önüme sayılar geliyor, dün gece saat 12.05'te Adalar'a kaldırdığım gemi 4 kişiyle gitmiş. Onlar da ya polistir ya da vardiyalı çalışan birkaç işçi. Bunlar benim kurum olarak prestij seferlerim. Ama fazlasını da yapamam. Zaten bu seferi bizden başka da kimse yapmaz. Büyükşehir, Kabataş-Bostancı'yı kaldırdı. Adalar'a da sadece yazın çalışırlar.
İki yaka arasında gece seferleri...
Aynı şey onun için de geçerli. Son vapur kışın 23:00'de kalkıyor. Gece yolcusu aslında eğlence yolcusu. Onlar da Taksim'den sahile inmiyor, yukarıdan köprüyü kullanıyor.
Lüks mevkiler
Eminönü'ndeki araba vapuru iskelesinin önü neden tıkanıyor?
Çünkü burada yeterince büyük otopark alanımız yok. Arabalar yola taşarak vapur bekliyor, bu da trafiği aksatıyor. Fırsat buldukça Eskihisar-Topçular arasında çalışan 112 arabalık gemilerimi buraya çekiyorum. Bunlar bir kerede bütün kuyruğu alabilen vapurlar. Ama bu her zaman mümkün olmuyor.
Gemilerde CİF tarafından yapılan temizlikten dolayı özel bir firmanın reklamını yapıyorsunuz diye eleştirilere konu oldunuz...
Hizmet sektöründe temizlik ve sunum çok önemli. Ama özelleştirme nedeniyle elimizde yeteri sayıda temizlik elemanı yok. Bu noktada basiretli bir tüccar gibi düşünmek zorundaydım. Çareyi bir temizlik firmasıyla anlaşarak kendi reklamlarını yapmaları karşılığında gemilerimi temizletmekte buldum. Şimdi vapurlar pırıl pırıl. Temizlik malzemelerini bile kendileri karşılıyorlar.
Şehir hatlarına yeniden lüks mevki yolcu bölümleri kurmak için çalıştığınızı biliyoruz. Neler olacak bu lüks mevkide?
Lüks mevkilerin gerçekten lüks olmasını istiyorum. Öyle olmalı ki fazladan para ödeyen yolcular bunun karşılığını aldığına inansınlar. Bu bölümlerdeki koltuklar daha rahat olacak. Hepsini yeniletiyorum. Otomatik hava temizleyicilerinden olacak. Burada yolcu istediği günlük gazeteyi okuyabilmeli. Bir de ücretsiz çay-kahve otomatları olacak. Ama biliyorum bu sefer de ‘‘vay sen halkı sınıflara mı ayırıyorsun’’ diye eleştirecekler...
Vapurların yavaşlığı konusunda ne yapılabilir?
Bu biraz çetrefil bir konu. Maliyet hesaplarını bir kenara bıraksanız bile karşımızda uluslararası hukuk var. Çünkü Montreux Anlaşması gereği Boğaz'da 10 mil/saat hızın üzerine çıkamıyoruz. Yani kapasitemi arttırsam da kullanamam.
Eğlence gezileri
TDİ elindeki gemileri yalnız yolcu taşımak için kullanmıyor, değil mi?
Bu gemileri isteyenlere kiralayabiliyoruz. Özellikle araba vapurları içlerindeki otopark sayesinde büyük organizasyonlar, sosyal aktiviteler için çok uygun. Bunun dışında kentiçinden geçmesi sakıncalı olan tehlikeli madde taşıyan tankerleri de geceleri seferlerimiz bitince özel güvenlik koşullarında biz taşıyoruz. Bir de eğlenceli Boğaz gezilerimiz var. Bunları daha da geliştirmek istiyorum. Mesela iskele ve civarındaki lokantalarda yolculara biletlerini gösterdiklerinde indirim yapılması. Konservatuvar öğrencileriyle canlı müzik, geçilen yerlerin tanıtımının yapılacağı Türkçe ve İngilizce kasetler gibi tasarılarımız var.
Boğaz'dan bahsetmişken tarihi iskelelerin durumu ne olacak?
Bunları hızla elden geçirmeye çalışıyoruz. Ahşap donanım deniz suyundan ve diğer sert deniz koşullarından etkileniyor ve daha çabuk yıpranıyor. Yeniköy İskelesi'ni bitirdik. Ortaköy, Bebek, Rumelikavağı ve Sarıyer iskelelerindeki çalışmamız sürüyor. Büyükada İskelesi bitmek üzere.
Salıpazarı'nda modern liman
Karaköy-Salıpazarı'nda ne yapılacağını konuşmak üzere, Turizm Bakanlığı yetkilileri, Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve TDİ yetkilileri bir toplantı yaptı. TDİ Genel Müdürü Erkan Arıkan buranın otel yapılacağı söylentilerinin asılsız olduğunu ve bölgenin bugünkü halinden kurtarılarak çağdaş bir gemi yolcu terminali haline getirileceğini söylüyor.
Karaköy-Salıpazarı modern bir kruvaziyer gemi yolcu terminali ve liman ticaret kompleksine dönüştürülecek. Sahildeki dev liman antrepolarından biri yıkılacak, diğerleri elden geçirilerek çevre düzenlemesi yapılacak. Salıpazarı'nı modern bir yolcu terminaline dönüştürmek için projeler üzerinde çalıştıklarını anlatan Arıkan, bu çalışmanın da Turizm Bakanlığı ile işbirliği içinde yürütüldüğünü söylüyor:
‘‘Tesislerde temel bölümlerin yanısıra ship chandler, şekerci dükkancıları, halıcılar, antikacı ve kuyumcular olan bir küçük Kapalıçarşı da düşünülmektedir. İhale şartnamesi hazırlanması konusunda İTÜ, YTÜ ve MSÜ ile öngörüşmelerimiz sürüyor.’’
Baştan sona yenilenecek
Buna göre dev ambarlardan biri yıkılarak bu alan rekreasyon alanı biçiminde düzenlenecek. Böylece sahille Beyoğlu'nun görsel devamlılığı sağlanmaya çalışılacak. Dünyanın en büyük ve lüks yolcu gemilerinin yanaştığı iskeleler mezbelelik durumundan kurtarılacak ve yolcuların kente kolay dağılımını sağlamak, her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilmek için havaalanı düzenine geçilecek. Bu düzenleme için havaalanlarındaki körükler dahil her türlü konfor sağlanmaya çalışılacak. Kültür birimleri, fuar alanları ve alışveriş standları oluşturulacak.
Neden Karaköy?
Arıkan, TDİ'nin bu projesini neden şehir dışında gerçekleştirmediğini şöyle açıklıyor:
‘‘Dünyanın hangi kıyı metropolüne bakarsanız bakın, ister Barcelona, ister Miami, Salıpazarı İstanbul'a yakışmayacak bir liman görüntüsü veriyor. Kesinlikle elden geçmesi hatta en baştan yeniden tasarlanması lazım. Burası Boğaz'ın coğrafi yapısı gereği belki en uygun yer değil ancak unutmamak gerekir ki cruise yolcusu günlük yolcudur ve şehrin merkezine gelmek, günlük turunu yapıp gemisine binip devam etmek ister. Bu yüzden limanı şehrin çok dışına taşımak da olanaksız.’’
4 milyon dolar takmışlar
Denizcilik İşletmeleri'nin sahildeki dört dev ambarından ikisi İleri Pazarlama adlı bir firma tarafından satış ve fuar alanı olarak kullanılıyor. Bir tanesinin aylık kirası 120 bin dolar. TDİ, kirasını ödemediği için firma ile mahkemelik. İleri Pazarlama'nın kendilerine olan kira borcunun 4 milyon doları aştığını söyleyen Genel Müdür Arıkan burada faaliyet gösteren 100'ün üstündeki ihracatçıya da çağrıda bulunuyor: ‘‘Gelin bu firmayı aradan çıkaralım. Sizden kiraları topluyorlar ancak bize vermiyorlar. Aranızda bir birlik kurun doğrudan sizi muhatap alalım.’’