Oluşturulma Tarihi: Ocak 06, 2004 00:00
TURGUT Özal'ın ruhu şu anda azap içinde midir, yoksa ‘‘nihayet benim yolumdan gelmeye başladılar’’ diyerek bayram mı ediyordur, söylemek imkánsız. Ama Şeyh Sait'in torunu Abdülmelik Fırat'ın genel başkanı olduğu Hak ve Özgürlükler Partisi'nin (Hak-Par) Ankara'da yaptığı Birinci Olağan Kongre'den gelen haberlere bakarsanız, Özal'ın izinden gidenler kafa göstermeye başlamışlar:Hak-Par'lılar kongreyi Kürtçe yapılan bir konuşma ile açmışlar. Ardından ‘‘Üniter devlet modası geçti. Artık federal devletler dönemi yaşanıyor’’ mesajı vermişler. Bunu söyleyen delege, ‘‘Federal sistemi seçmezseniz, hiçbir sorunu çözemezsiniz. Kürtler Türkiye'de bir millettir. Kendi coğrafyasında Kürtçe resmi dil olmalı’’ diye ilave etmiş.Kongrenin yapıldığı salona Türk bayrağı ve
Atatürk posteri gibi, bu ülkenin hemen tüm partilerinin saydığı değer sembolleri konmamış. Dün bu konuda açıklama yapan Melik Fırat da gazetecilere, ‘‘Bayrak getirildi ama unutuldu’’ türünden özrü kabahatinden büyük bir gerekçe söylemiş.Artık Avrupa Birliği'ne uyum süreci içindeyiz ya... Bunlar olacak. Biz de daha önce yadırgadığımız bazı manzaralara omuz silkip yürüyeceğiz.Ama... Hoşgörülü olmak, her şeye razı olmak anlamına gelmez. Nitekim Cumhurbaşkanı iken ‘‘Türkiye'de Kürtlerle oluşturulmuş bir federasyon fikri tartışılmalı’’ görüşünü ortaya atan Özal'ın müritlerine
haber verelim:O ‘‘federasyon’’ formülünün neyi amaçladığını bilmeyen enayi kalmadı.Buna rağmen, Türkiye'de herkes gibi ve herkes kadar özgür olma isteği, kökeni ne olursa olsun tüm Türk vatandaşlarının saygı duyacağı bir istektir. Ama bu özgürlüğü kullanarak Türkiye'yi parçalamaya niyetli olanlar varsa bilmeliler ki bu devlet, demokratik sistemin gereklerine uyarak, kanunla ve hukukun üstünlüğü ilkesinden ayrılmadan da bu hevesleri onların kursağına hapseder. Zaten etmezse ona devlet bile denmez.Not: Başkalarına yanıt vermek için bu sütunu kullanmamaya hep itina ettim. Ancak dünkü ‘‘Okur Temsilcisine Mektuplar’’ sütununda çıkması gereken yanıtım bir yanlış anlama yüzünden dün yayınlanmadığı için Doğan Uluç'un sütununda 4 Ocak Pazar günü yazdıkları yanıtsız kaldı. Konu bilindiği gibi en az 40 yıllık arkadaşım Uluç'un kendisine önceden bilgi vermeme ve New York’a ulaşınca dört kere de arayıp not bırakmama rağmen ilgilenmeyişine tarizimden çıktı. Uluç, ‘‘aramış ama ne bana ne sekreterime ulaşamamış’’mış. Uzatmadan söyleyeyim... Uluç en az 40 yıldır Hürriyet mensubudur. Yani bu müessesede benden de kıdemlidir. Benim telefonlarımı istemiş ama müessese santralı kendisine vermemişmiş. Keza sekreterimi de bulamamışmış. Sevgili Uluç, telefon kayıtlarını çıkartırsa, aradığı aramadığı anlaşılır. Ama biraz daha samimi konuşsa, durum daha kolay aydınlanır. O.E.
button