Bunlar güzel tayfa

Güncelleme Tarihi:

Bunlar güzel tayfa
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2002 01:48

Roman dilinde güzel anlamına gelen Laço kelimesine tayfayı ekleyerek grup adı yaptılar. İlk olarak da Brooklyn Funk Essentials'la yaptıkları ortak çalışmayla tanındılar. Brooklyn Funk Essentials dağıldı, ama dağılırken müzikseverlere bıraktığı güzel bir anı oldu Laço Tayfa.

Grup, iki yıl önce yayımlanan Bergama Gaydası'nın ardından bu kez de Hicaz Dolap'ı açtı. Sekiz insan, sekiz enstrüman; hepsinin gruptan ayrı bir müzik yaşamı var. Ama piyasaya yaptıkları işi yemeğin üstüne dökülen sos, birarada gerçekleştirdikleri her konseri ise bir ana yemek olarak görüyorlar.

LAÇO TAYFA NASIL DOĞDU

Laço Tayfa'dan dinlediğimiz müzik, çocukluğundan beri aklındaymış Hüsnü Şenlendirici'nin. 1996'da Brooklyn Funk Essentials İstanbul konserinde Türk müziği formlarına yer vermiş. Bu insanların hoşuna gidince Pozitif Müzik Şenlendirici'yi arayıp ortak çalışma önerisinde bulunmuş: ‘‘O sırada askerdim. Telefonla 11 kişilik bir grup yaptım. Sonra toplandık bir araya, biz ve Brooklyn Funk Essentials, kısa bir prova, ardından albüm ve konserler geldi.’’

Daha sonra grup değişikliklere uğramış, sayıları da sekize düşmüş. Vokal düşünmüyorlar ama misafir sanatçılara kapıları açık. Bunun bir örneği son albümde Kibariye'nin söylediği ‘‘Zülüf‘‘ türküsü. Ayrıca Athena'nın vokal yaptığı bir parça daha var. Hüsnü Şenlendirici son albümün deneysel müzikten popa kaydığı eleştirilerini reddediyor. ‘‘Sekizimiz de kendimiz için yapıyoruz bu müziği. Dışarda önde okuyan soliste uymak, repertuara sadık kalmak zorundasın. Burada öyle bir şey yok; tamamen serbestiz.’’

PERKÜSYON MEHMET AKATAY (33)

Ajda'ya da çalıyorum Mercan Dede'ye de


Grubun dışında en son Ajda hanım'la beraberdik. Şimdi Mercan Dede ile de çalışıyorum. Açıkçası, piyasaya çıkan albümlerin çoğunda çalıyorum. Ayrıca kardeşimle bir çalışma içerisindeyim; Akatay Project. Albümde geri vokalleri ben yapacağım. Mısır'dan bazı müzisyenler de çaldı. Kübalı bir arkadaşımız var, Latin perküsyon üstadı, yani güzel şeyler çıktı ortaya. Burada kendimizi çalıyoruz, piyasaya yaptığımız müzikte ise istek neyse onu çalıyoruz. Gece çalışmak istemiyorum, ortamı beğenmiyorum çünkü. Bir kaç gün önce Mercan Dede ile birlikte Almanya'nın Essen şehrindeydik, bir festivalde; orayı birbirine kattık desem yeridir. Bu ülke insanının doğaçlama gücü hiç bir millette yok. Evimde Sertab ve Fatih Erkoç dışında Türkçe albüm bulunmuyor. Doğu formlarında müzik yapan yabancı gruplar ilgimi çekiyor. Bir Peter Gabriel mesela; hiç bıkmam.

KANUN NURİ LEKESİZGÖZ (30)

Sırtında Kanun çalan adam


Konserler esnasında ortaya çıkan bir şey bu, sırtımda kanun çalmak. Dizimde çaldığım gibi sırtımda çalabiliyorum. Bu hareketi ben keşfetmedim ama böylesine ustaca yapan olduğunu sanmıyorum. Benim, Hüsnü'yle maceram 15 sene önce başladı. Türkiye'de kanun deyince, Halil (Karaduman) abi var. Göksel Kartal var. Bence dünyanın en iyi kanuncusu, kanuncuların babası, dedesi bir abimiz var Ahmet Meteler. İçerde dışarda farklı denemelerimiz, İlhan Erşahin'le çalışmalarımız oldu, caza yabancı değiliz artık. Okay Temiz'le çalıştık. Beş yaşında başladım, 25 senedir kanun çalıyorum. Kendi başıma kaldığımda Müslüm Baba'yı dinliyorum. Grupla ilgili tek şey söyleyeyim; piyasaya çaldığımızda tatmin olmuyoruz, grupta coşuyoruz.

KLAVYE BURÇ ŞENSESLİ (27)

Müzisyenliği aileden


Klavyeye piyanodan geçtim. Ailemde herkes müzisyen olduğu için belki de müzikten başka şansım yoktu. 13 yıldır müzikle iç içeyim, en büyük desteği ağabeyim, aynı zamanda bas gitaristimiz Nurhat Şensesli'den gördüm. Hüsnü ile askerde tanıştım. Burada çaldığımız tüm parçaları ortak beğenimiz doğrultusunda hazırlıyoruz; beni de cezbeden bu. Şu sıralar, Seda Sayan'ın grubundayım, konserler turneler herşey biraz yoğun. Ebru Gündeş'in ve Ebru Yaşar'ın albümlerinde aranjelerim oldu ama Laço Tayfa'nın havası bambaşka, zira burada içimizden geldiği gibi çalıyoruz.

BAĞLAMA ÖZKAN ALICI (28)

Jimmy Page dinlerim


22 yıldır bağlama çalıyorum. Bazen elektro bağlamalara efektler katarak değişik tınılar elde ediyorum ama elektro gitar varken elektro bağlama neden olsun ki? Konser ortamında mecburiyetten elektronik bağlama kullanıyoruz ama gönlüm her zaman akustikten yana. Adı üzerinde ‘‘elektrik‘‘ ve ben elektriğin müziğe girmesine pek alışamadım. Her müzisyenin bir müzik anlayışı olduğuna inanıyorum. Brooklyn'i de mantık açısından çok beğendim, enstrüman dağılımı güzel. Tabii müzikal anlamda yapılan her işin ticari bir boyutu var. Sadece bağlamaya özel bir albüm yeterli ilgiyi görür mü bilmiyorum. Bir kıpırdanma, deneysel müziğe bir ilgi başlamış durumda, ileride ne olacağını zaman gösterecek.

KEMAN ERGUN HEPBİLDİK (26)

Çaldığın enstrümanla karı koca gibi oluyorsun


Ailemde müzisyen yok, konservatuar eğitimim ise hiç yok. İlkokuldan sonra kemanı aldım elime 15 yıldır çalıyorum. Sahneye ilk Emel Sayın'la çıktım, 3.5 yıldır da Gülben Ergen'in grubundayım. Ondan önce Bülent Ersoy ve Hülya Avşar'la çalışmalarım oldu. Brooklyn'de yoktum, Bergama Gaydası'yla başladım. Kendi duygularımızı burada daha rahat iletebiliyoruz. Piyasaya çaldığında ise kendi tavrını dayatman mümkün değil. Kemana tercihim bir viyolonsel olurdu, çünkü çaldığın enstrümanla karı koca gibi oluyorsun.

BATERİ VOLKAN ÖKTEM (32)

Geç davul sahibi oldum ben


Bir gün Kütahya Pınarları, diğer gün caz. Buradaki çok yönlülük açgözlülükten değil, içimden geldiği için. 32 yaşına geldim ve kendimi bildim bileli davul var hayatımda. Gerçi hayatımda hep vardı ama evimde hiç olmadı. Bir apartman dairesi için fazla riskli bir enstrüman. Uzun seneler pratik yapma imkanı bulamadım, bu bana her zaman kaybettirmiştir. Maddi olarak da, kimi zorluklar nedeniyle biraz geç kavuştum davuluma. Bunu biraz erkene alabilseydim her şey çok farklı olabilirdi.

BAS GİTAR NURHAT ŞENSESLİ (39)

Kış Güneşi'nin bestecisi


Tarkan'ın ikinci albümünde yer alan Kış Güneşi, bilinen kalıpların dışında bir parçaydı. Sonra diğer sanatçılara verdiğim besteler de oldu ama o şarkı başkaydı. Laço Tayfa, genellikle stüdyo müzisyenlerinden oluşuyor. Hüsnü bir gün geldi ‘‘ben bir albüm çalışması yapacağım‘‘ dedi ve başladık. İlk çalışmalar güzel geçti ve daha sonra işlerimiz çakışmadıkça toplanıp çalmayı kararlaştırdık. Yaptığımız diğer işlerde eşlik etme durumundayız ama burada alabildiğine özgürüz.

KLARNET HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ (26)

Ben klarnetle konuşuyorum


Müziğe 5 yaşında başladım ve şimdi 26 yaşındayım. Tuhaf ama bir kaç sene sonra 25'inci sanat yılımı kutlayacağım. Yediğim, içtiğim ve yürümeye başladığım gibi, gözümü açtığımdan beri klarnetle iç içeyim. Bu yüzden ben klarnet çalmıyorum, klarnetle konuşuyorum. Bir Özdemir Erdoğan, bir de Kibariye. Şu anda sadece bu iki sanatçıya çalıyorum. Kibariye'nin candanlığına ölüyorum, çok kalpten bir abla gibi. Özdemir Erdoğan da bir baba ve kaliteli bir müzisyen. Evde ya da arabada herşeyi dinliyorum. Gruptaki herkes de herşeyi dinlediği için böyle bir sound çıkıyor ortaya. Aziza Mustafa Zadeh ile çalışmak isterdim, İstanbul'a geldiğinde görüştüm de.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!