Güncelleme Tarihi:
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İzmir’in Bayındır İlçesi’nde bu yıl 16’ncısı düzenlenen Uluslararası Çiçek Festivali’nin açılışına katıldıktan sonra cuma namazını kıldı. Arınç, öğle yemeği öncesi basın mensuplarının, ’çözüm süreci’ ve çekilme ile ilgili sorularını yanıtladı.
GÖRÜŞMELER MİT ARACILIĞIYLA BAŞLADI
Başbakan Yardımcısı Arınç, bugünkü noktaya nasıl gelindiğini şöyle anlattı: "28 Aralık’tan bu yana yaklaşık 4 ay geçti. Dört aydır söylediğimiz şudur; terörün sonlanması için örgütün eylem yapmaması, eylemcilerin silahlarını bırakarak topraklardan dışarı çıkmasıyla silahların susmasıyla ve eylemcilerin dışarı çıkmasıyla artık fikirlerin ve siyasilerin konuşmaya başlaması ve bu sürecin çok zorlu olduğunu bilerek hassasiyetle süreci takip etmemiz onu başarısızlığa itecek sözlerden davranışlardan kaçınmamız gerektiğini ifade ettik. Bildiğiniz gibi Sayın Başbakanımız 28 Aralık tarihinde Öcalan’la MİT aracılığıyla görüşmeler yapıldığını, bundan sonraki süreç başarıya ulaşırsa Türkiye’nin 30 yıldan fazla acısını çektiği terör sorununun çözülebileceğini ifade etmişti."
HASSAS DAVRANALIM SÜRECİ SABOTE ETMEYELİM
Arınç, daha sonra BDP’li milletvekilleri bazen ikişerli bazen üçerli gruplar halinde Öcalan ile görüşmeler yaptıklarını, onun mesajlarını Kandil’e ve yurtdışına götürdüklerini, oralardan aldıkları yanıtlarla bugünkü noktaya gelindiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Bunun öncesi Türkiye’de eylem yapılmamasıdır. Ateşkes tabirini kullanmıyorum bu bizim seçtiğimiz ve kullandığımız bir tabir değildir. Ancak eylemsizlik süreci bizin için çok önemlidir. Dört aydır Türkiye’de örgüt eylem yapmamaktır. Bunun arkasından Türkiye’de sayılarını 2 binden fazla olduğunu bildiğimiz silahlı eylemcilerin topraklarımızı terk etmesi ve silahlarıyla birlikte topraklarımızdan ayrılmasıdır. Dünkü açıklamalar gösteriyor ki Öcalan’ın talebine uygun olarak Kandil’deki örgüt silahlarıyla birlikte Türkiye’den ayrılacağını bu sürecin de 8 Mayıs’ta başlayacağını ifade etmiştir. Sonra kendilerine göre başka noktaları da ifade etmişlerdir. Bugün gelinen noktayı süreç içinde çok önemli bir nokta olarak görüyorum ve yine hassasiyetle sürecin tamamen sürecin başarıya ulaşması için hassas olmamız gerektiğini sabote edilecek eylemlerden davranışlardan ısrarla kaçınmamız gerektiğini söylüyorum."
TERÖRÜN SON BULMASI BAZILARINI KARA KARA DÜŞÜNDÜRÜYOR
Arınç, bazı siyasetçilerin olumsuz tavır takınmasını ve yüksek sesle eleştiride bulunmasını eleştirerek, şunları söyledi: "40 yıldır siyasetin içindeyim. Gençlik kollarından başladığım ve şimdi geldiğim nokta itibariyle 40 yıldır biliyorum ki sivil asker Türkiye’de söz sahibi olan herkes bu sürece uygun olarak terörün sonlanmasını arzu etmiştir. Yani eylem yapılmaması, silahların bırakılması, Türkiye topraklarını terk etmek ve artık çözüm sürecinin nihayet bulacağı noktada örgütün silahlardan ve eylemlerden arındırılmış bir noktaya gelmesiydi. Başbakanımızın büyük dirayeti ve cesareti ile başardığı ve sürdürdüğü bu sürecin bu noktaya doğru hızla evrildiğini görüyoruz. Türkiye’de tüm siyasetçiler tüm bürokratlar tüm Türkiye’yi yönetme iddiasında olanlar böyle bir sürecin başarıya ulaşmasını samimi olarak arzu etmişlerdir.
Şimdi sürecin ilerlediğini gördükçe belki bazı siyasetçilerin olumsuz tavırlar takındığını yüksek sesle eleştirilerde hatta hakaretlerde bulunduğunu görüyoruz. Bunları mazur görüyorum. Çünkü bir terör ve terörün karşılığı şiddet ve şiddetten beslenen bir takım ideolojik konuşma ve davranışlarla hayat bulmuş siyasetçiler, şimdi şiddetin ve terörünü son bulması ile ne yapacaklarını kara kara düşünüyor ve iç politika sebepleri ile sürece ve AK Parti hükümetine karşı çıkıyor olabiliyorlar. Bunları vatandaşımız ibretle görüyor ve anlayışla karşılıyor. Yeter ki, birbirimize hakaret etmeyelim birbirimizi yok edici sözlerle itham edici davranışlarla bu yolu aksatacak eylemlerde ve girişimlerde bulunmayalım. Yani özetle söyleme gerekirse dünkü süreç öngördüğümüz bir süreçti. Artık silahlı unsurların Türkiye’den ayrılacak olmasını elbette memnuniyetle karşılıyoruz. Ama arkasından sürecin tamamlanması için yine çok dikkatli çok itina isteyen bir çalışmayı gayreti göstereceğimiz söylemek istiyorum."
HERKES AKİLLERE DESTEK VERMELİ
Başbakan Yardımcısı Arınç, basın mensuplarının "Akil İnsanların çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" yönündeki sorusunu şöyle yanıtladı: "Bir ay kadar önce özellikle 63 tane yurt sever arkadaşımızın bu süreç içinde olumlu bir çalışma yapmak için Anadolu’ya dağılmışlardı. Şüphesiz Türkiye 75 milyon, bu 63 kişi Türkiye’de akil insanlar olarak tanımlanmamalı. Ama sanat edebiyat meslek mensupları ve sivil toplum kuruluşlarından içerisinde pek çok sendikacı arkadaşlarımızın gazeteci arkadaşlarımızın bulunduğu bir heyet Türkiye’nin 7 bölgesine dağılmış ve sonrada vatandaşlarımızla karşı karşıya gelerek sonra da bu sürece ne kadar ihtiyacımız olduğunu anlatmaya başlamışlardır. Sınırlı bir olay değil. Türkiye’de herkes her kesim sürecin başarıya ulaşmasını arzu ediyorsa kendi içinde örgütlenebilir, bireysel olarak ya da gruplar halinde Türkiye’de bu çalışmayı yapabilir. Bu sivil ve gönüllü bir çalışmadır. Kısıtlı değildir. Sadece Başbakanımızın bir konuşmasıyla başlayan ve arkadaşların kendi insiyatifleri ile götürdükleri bir süreç değildir. Herkes evinde işlerinden köyünde, kasabasında doğu batı demeden Türkiye’nin her yerinde sürece olumlu katkı sağlayacak çalışmalar yapabilir. Bunu iyi niyetle yapmak isteyenlere teşekkür ederim."
HERHALDE EL SALLAMALARINI BEKLEMİYORUZ
Arınç, "Dünkü açıklamada, silah bırakmanın Öcalan’ın serbest kalmasına bağdaştırılması var. Silahları alarak gitmeleri, sınırda olası karşılaşmaları doğurur mu?" yönündeki sorusunu şöyle yanıtladı: "Her şey düşünülmüş ve planlanmıştır. Dünkü açıklamada bir unsur, soru cevabın içinde gizlidir. Soru, silahlı unsurlar Türkiye’ye nasıl geldilerse o şekilde, bilinmiş yollardan terk edeceklerdir. Bunu hükümetimiz ve Milli İstihbarat Teşkilatımız bilir. Gereken tedbirleri alır ve bunun gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda mutlaka, kendi tedbirlerini alır. Silahlı kuvvetlerimizi veya topyekün güvenlik güçlerimizi ifade etmek gerekirse, onlar da kendilerine tevdii edilmiş olan görevlerini büyük bir dikkat ve itina ile yaparlar.
Burada karmaşık bir şey yok. Silahlı unsurların Türkiye’yi terk etmesinden söz ediliyorsa, artık silahlı mı silahsız mı diye sormaya gerek olmaz. Yani militanlar, eylemciler, teröristler, siz hangi ismi takarsanız takın, ’Türkiye’yi terk edecekler mi’ denilseydi, silahlı mı silahsız mı’ demenize gerek olurdu. Ama ‘silahlı unsurlar Türkiye’yi terk edecekler’ denilirse bunun silahları ile birlikte olacağını veya silahların bir şekilde bırakılacağını anlamış olmamız gerekir. Onun arkasından söylenenler, örgütün yönetici kademesinde bulunanların kendi iç bünyelerine yönelik söylediği sözlerdir. Biz işin o tarafı ile ilgili değiliz. Siz, hükümetimizin yaptığı, hükümetimizin takındığı tavra bakacaksınız. Yoksa 30 yıldan beri silahları ile birlikte masum insanların kanına girmiş bir örgüttün, bugün ’Silahlarımızı bırakıyoruz, gidiyoruz’ dedikten sonra, herhalde el sallamalarını beklemiyoruz. Onlar da yıllardan beri eylemcilerine, militanlarına güven veriyorlar, güç destek veriyorlar. Hedef gösteriyorlar. Onları tatmin etmek amacıyla başka sözler ve argümanlar kullanmış olabilirler. Şu anda geldiğimiz noktada, Türkiye’de herkesin büyük bir memnuniyet duyduğunu ve adeta Bayındır’daki çiçek festivali gibi, herkesin bir Hıdrellez yaşadığı bir ortamda, rengarenk çiçeklerle bir huzur, güvenlik ve barış ortamının Türkiye’ye yansıdığını düşünüyorum. Bence işin sonuna bakalım. İşin sonuna kadar hükümetimiz büyük vakar ve hassasiyetle devam edecek."
CHP’YE: SİZ MHP DEĞİLSİNİZ
Başbakan Yardımcısı Arınç, "MHP sürece çok temkinli yaklaşıyor. Hükümetin özel bir adımı olacak mı?" yönündeki sorusunu şöyle yanıtladı: "Hayır, herkes kendi tavrını takip ve tayin edecek. Ben özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’ne, ne yaptığını bilemez durumda olan CHP’ye, kendi iç sorunları ile boğuşan, kavgalı olan, bir taraftan destek veriyor gibi görünüp, öbür taraftan da kösteğin en büyüğü olmaya gayret eden CHP’ye sadece şunu söylüyorum: Siz MHP değilsiniz. En azından, Türkiye’nin bu sorunu ile yüzleştiği zamanlarda, çözüm önerileri veya tekliflerinizin olduğunu, zaman zaman raporlar yazdığınızı biliyorum. Siz de böyle bir çözümü, böyle bir süreci bekliyordunuz. Bugün sadece AK Parti başarıya ulaşacak ve AK Parti bundan kredi kazanacak diye hasis bir düşünceye sahipseniz, bundan vazgeçin. Bu Türkiye’nin, 75 milyonun, bütün siyasi partilerin sahip çıkması gereken bir konudur. MHP’yi biraz anlayabiliyorum. Onların söylemleri 30 yıldır değişmedi. Zaman tünelinde kaldılar. Şiddet çağrıştıran ve hakaret ifade eden cümlelerle hükümeti karalamaya çalışıyorlar. Onlar da Musa Serdar Çelebi’nin yaptığına baksınlar. Büyük Birlik Partililerin yaptığına baksınlar. Onlardan da sürece çok açık bi destek olmasa bile hükümete en azından hakaret etmiyor ve bu süreci köstekleyecek bir davranışta bulunmuyorlar. Bağırmalarınız, çağırmalarınız boşa. Bir taraftan Sayın Bahçeli bildik sözleri konuşurken, bir taraftan ekrana çıkardıkları iki kişinin, insanları kahkahayla, üzüntüyle bir tarafa savrulan iki arkadaşımızın davranışlarından vazgeçmelerini istiyorum. Profesör etiketli olmuş ama sadece kendisi gülüyor ve çevresindekileri güldürüyor. Öbürü de avazı çıktığı kadar cıyak cıyak bağırıyor. Söylediklerinde hiçbir hikmetli söz yok. Söylediklerinin bir gram faydası yok. MHP bu olmamalıdır. MHP sürece destek olmasa bile köstek olmamalıdır. Çünkü bu hepimizin şansıdır. Türkiye’nin şansıdır. Bunun başarıya ulaşması Türkiye’nin uçması demektir. Türkiye’ye huzurun gelmesi demektir."
BEŞİKTAŞLI OLARAK HASİS DEĞİLİM FB’Yİ KUTLUYORUM
Arınç, Fenerbahçe’yi de kutlayarak, şöyle konuştu: "Fenerbahçe’yi candan kutluyorum. Akşam izledim. Futbolunu da çok beğendim. Bir Beşiktaşlı olarak hasis değilim. Ben milli takım ruhu ile hareket ediyorum. Hangi takımımız yurt dışında mücadele ediyorsa, ben onun formasını giyerim. Doğrusu böyle bir başarılı bir futbol oyununu Fenerbahçe’den beklemiyordum ama akşam hepsi mükemmeldi. Herhalde penaltı kaçmasaydı 2-0 olmalıydı. Direklere gelen topların sayısı 5-6’yı buldu. Penaltı da bunlardan birisiydi. Bu oyunu tekrarlarsa Benfica’yı geçeriz ve finale doğru gideriz. Bütün Fenerbahçelilere tebriklerimi sunuyorum, iftihar ediyorum."