Bugün sanat sokaÄŸa sızıyor

Güncelleme Tarihi:

Bugün sanat sokağa sızıyor
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 22, 2001 00:00

Ä°stanbul bütün misafirperverliÄŸiyle kalbini sanata açıyor. Ama sadece bir aylığına. Åžehrin hiç ummadığınız yerlerinde birdenbire karşınıza çıkabilecek ‘‘7. Uluslararası Ä°stanbul Bienali’’ sanatseverleri ÅŸaşırtacak binbir sürprizle dolu. Bugün baÅŸlayan ve 17 Kasım'a kadar devam edecek Bienal’de 22 ülkeden 63 sanatçı koca ÅŸehri ÅŸenlikli bir çaÄŸdaÅŸ sanat mekanına dönüştürüyor. Bu yılki bienale boÅŸu boÅŸuna ÅŸenlikle demiyoruz. Bienal'de gezici sokak müzesi mi dersiniz, ÇemberlitaÅŸ Hamamı'nda çamaşır yıkama performansı mı dersiniz ne ararsanız var. Bakın sanat ÅŸehri nasıl iÅŸgal ediyor:SOKAK LAMBALARIÄ°talyan sanatçı Alberto Garutti BoÄŸaz Köprüsü üzerinde ‘‘Sokak Lambaları’’ isimli bir proje düzenliyor. Zeynep Kamil Hastanesi'nin iÅŸbirliÄŸiyle hazırlanan projede aramıza katılan her yeni bebek BoÄŸaz Köprüsü'nün her iki tarafına yerleÅŸtirilen 12 adet lamba yakılıp söndürülerek müjdelenecek. Yani eviniz Köprü manzaralıysa bir ay boyunca her gece çaÄŸdaÅŸ sanat seyredeceksiniz. Kız Kulesi'ndeyse Amerikalı sanatçı James Turrell'in ışık düzenlemesi yer alacak.ANAOKULUNDA TAKVÄ°MÅžiÅŸli'deki Atlıkarınca Anaokulu'nda da Japon sanatçı On Kawara'nın ‘‘Saf Bilinç’’ adlı eseri sergileniyor. Ãœzerinde haftanın günlerinin adı yazılı yedi tablodan oluÅŸan bu düzenleme eÄŸitim amacı gütmeden anaokulu öğrencilerinin günlük hayatlarıyla bütünleÅŸiyor.SANAT ESERÄ° MANTARLARMeksikalı sanatçı Gabriel Orozco ise BeÅŸiktaÅŸ, KabataÅŸ ve Tophane'den topladığı mantarlarla (arabaların park etmesini engellemek için konulan mantar ÅŸeklindeki taÅŸlar) ilgili bir çalışma yapıyor. Daha da ÅŸahanesi artık bu mantarların yerinde ‘‘birer sanat eseri’’ olan Orozco'nun yaptığı mantarlar olacak.AÇIK HAVA SÄ°NEMASIÄ°stanbul'un eski yazlık açık hava sineması geleneÄŸini sanat yoluyla canlandırmak da ABD'li bir sanatçı olan Rirkrit Tiravanija'ya kısmet oldu. Sanatçının projesi 22, 23 ve 24 Eylül tarihlerinde Tepebaşı TÃœYAP Sergi Sarayı'nın önündeki meydanda saat 21.00-24.00 arasında gerçekleÅŸtiriliyor. Meydana kurulan beyazperdede Türk halkının en beÄŸendiÄŸi dört film gösterilecek. Yani, geçen yılın en beÄŸenilen yabancı filmi ‘‘Dövüş Kulübü’’ ve yerli filmi ‘‘Vizontele’’ ile tüm zamanların en çok beÄŸenilen yabancı filmi ‘‘Pulp Fiction’’ ile yerli filmi ‘‘EÅŸkiya’’. Sizler Ä°nternet üzerinde yapılan araÅŸtırma sonucunda belirlenen bu filmleri izlerken sanatçı ve asistanları da izleyicilere çay ve kahve ikram edecek.KAR TANELERÄ°Alman sanatçı Carsten Nicolai'nin ‘‘Snow.noise’’ adlı eseri Osmanlı Bankası'nın BeyoÄŸlu Binası'ndaki güncel sanat merkezi Platform'da izlenebilecek. EÄŸer bir kar tanesi yaratmak hep içinizde ukte kaldıysa yaÅŸadınız. Sergiyi gezenler kuru buz kullanarak bakır tüplerden oluÅŸan özel düzenekler sayesinde kar taneleri üretebilecek.MÄ°NÄ°BÃœSLE GEZER SANATÄ°spanya'dan Cambalache Collective grubu ‘‘Sokak Müzesi’’ adlı projesini bir minibüste gerçekleÅŸtiriyor. Bu minibüs aynı zamanda hem sergi hem de ulaşım aracı görevini görecek. Ä°stanbullu’lar kamyonetle bir yerden diÄŸerine gitmek istedikleri takdirde bu hizmetin karşılığında para hariç kendilerine ait özel bir eÅŸya verecekler, ya da özel bir yeteneklerini sergileyecekler. Toplanan eÅŸyalar ve videoya çekilecek olan performanslar minibüsün içindeki müzede sergilenecek. Bienali varlığınız ve hatıra eÅŸyalarınızla renklendirmek isterseniz ÅŸu numarayı (0536 222 39 72) arayabilirsiniz. Gezen müzenin daha önce Paris, Bogota, Barselona, Ljubljana, Seville, Paris ve San Juan de Puerto Rico sokaklarını arşınladığını hatırlatalım.HAMAMDA ÇAMAÅžIRBosnalı sanatçı Maja Bajevic de 20-25 Eylül tarihleri arasında her gün ÇemberlikaÅŸ Hamamı'nda çamaşır yıkayacak. Ana sponsorluÄŸunu Ä°MKB'nin üstlendiÄŸi ve Ä°stanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın (Ä°KSV) düzenlediÄŸi Bienal'in diÄŸer mekanları Yerebatan Sarnıcı, Beylerbeyi Sarayı ve Aya Ä°rini Müzesi. ‘‘EGOKAÇ: Gelecek OluÅŸum İçin Egodan Kaçış’’ alt baÅŸlığı altında düzenlenen Bienal'in küratörlüğünü Japonyalı Yuko Hasegawa üstleniyor. Bienal'e Türkiye'den Kemal Önsoy, Cem Arık, Leyla Gediz, Ömer Ali Kazma, Fuat Åžahinler&Murat Åžahinler&Ahmet Soysal ve Mukadder ÅžimÅŸek katılıyor. Ayrıca Bienal kapsamında 22-23 Eylül tarihlerinde Mimar Sinan Ãœniversitesi Oditoryumu'nda dört tane panel düzenlenecek. Hüseyin ÇaÄŸlayanMektup yazmak romantik bir ÅŸeySon yılların en dikkat çeken ve konuÅŸulan moda tasarımcısı Hüseyin ÇaÄŸlayan bu yılki Bienal’e Ä°ngiltere adına iki projeyle katılıyor. Ãœlkemizde bir sergiye ilk kez katılan Kıbrıs asıllı Hüseyin ÇaÄŸlayan ‘‘Airmail Dress (Uçak Postası ile Elbise) ve ‘‘Airplane Dress’’ (Uçak Elbise) adını taşıyan iÅŸlerini şöyle anlatıyor:‘‘İki yıl önce Floransa Bienali'nin moda ve sinema konulu bir bölümde kurgu bir film hazırlamıştım. Ä°stanbul Bienali'neyse küratör Yuko Hasegawa tarafından davet edildim. Bienal'e birbirinden ayrıymış gibi görününen ama aralarında baÄŸ bulunan iki ayrı projeyle katıldım. ‘‘Uçak postası elbise’’ yani postalanabilen mektup elbiselerim Bienal'e katılan diÄŸer sanatçılara verilip sevdiklerine mektup yazmaları istendi. Mektup elbiseler ‘‘Absent ve Present’’ (Yokluk ve Varlık) teması üzerine kuruldu. Bu elbiseler savaÅŸlarda kaybolan insanların bir dökümana, bir belgeye dönüşmesini simgeliyor. Bu insanların bütün kimliÄŸi bir belgeye indirgenmiÅŸ ve bedenlerinin ait olduÄŸu yere bu ÅŸekilde dönmüşler. Bu elbiseler benim altı yedi senedir kullandığım özel suni bir kağıt olan bir materyalden yapıldı. Bence mektup yazmak çok romantik bir ÅŸey, kimi insanlar parfüm filan da sıkar ya... Mektup yazan insanın mektubu gönderdiÄŸi insanın yanında olmak duygusunu, yani ‘‘orada olmak isteÄŸi’’ni yansıtır. Bir bakıma ‘‘beni yanında farz et’’ demek. Uçak elbise ise ‘‘Echoform’’ projesi kapsamında ilk kez 1999'da Londra Moda Haftası'ndaki defilede sergilendi. Burada teknolojiyle insan bedeninin baÄŸlantısını iÅŸledim. Buradaki temel nokta bütün tasarımların ve organizasyonların insan bedenine benzetilmesi ve bedenin de bu tasarımları yansıtması. İçgüdüsel bir ÅŸekilde bütün sistemleri kendi bedenimize benzetiyoruz, uçakların, arabaların mekanizmaları, makinelerin iÅŸleyiÅŸi hep organik. Bu anlamda koltuk kılıflarını bile bedenin negatifi olarak düşünüyorum. Benim teorim bütün tasarımların insan bedeninden etkilenmesi ve bedenin de bunu yeniden yansıtması. Mesela uçak elbisede insanların uçaklarda kafalarını koydukları yerleri elbise yakasına benzettik. Bu tasarımın daha geliÅŸmiÅŸ bir üst modelinde ise elbise uzaktan kumandayla idare ediliyor. Ben bu elbiseyi tasarladığım sırada Amerika Irak'ı bombalıyordu ben de bu durumu yansıtmak için elbiseyi defilede sunarken fonda ezan sesi kullanmıştım. Ä°stanbul Bienali'nde o görüntü ve ses projeksiyon halinde gösterilecek. O zaman Irak'ın bombalanmasından çok etkilenmiÅŸtim ÅŸimdi bu projenin yine dünyada sıcak bir döneme denk gelmesi de acayip bir tesadüf. O zamanki ‘‘Çöl Tilkisi’’ operasyonu çok kimliksiz, anonim ve steril bir teknoloji kullanılarak yapılmıştı. O teknoloji maskeli bir teknoloji, kimin ürettiÄŸi tam olarak bilinmiyor hiçbir zaman. Herhangi bir kiÅŸisellik taşımayan kimliksiz bir ÅŸey. Bana biraz bilgisayar oyunlarını hatırlatıyor. Uçak elbiseyle bu iki fikri bir araya getirdim, materyal olarak fiberglass kullandım. Aynı proje daha sonra 1999 yılında Londra'da Atlantis Galeri'de de sergilendi.Mekan olarak Aya Ä°rini'nin seçilmesi projemi tamamladı. Çalışmalarımı içgüdüsel olarak yarattığım için onları sözlerle anlatmak çok kısıtlayıcı olabiliyor. SeçtiÄŸim konular beni öncelikle duygusal olarak etkiliyor daha sonra rasyonelize ediyorum. Bu yılki Bienal’in içeriÄŸini çok kuvvetli buldum. DeÄŸiÅŸik sanatçılar arasında saÄŸlam bir baÄŸ kurulmuÅŸ. Serginin küratörü sadece sanatçıları seçmemiÅŸ, onların bir araya getirme tarzıyla da bu sürecin bir parçası olmuÅŸ.’UzakdoÄŸulu ilk küratör Yuko HasegawaEn çok köprüden etkilendim7. Uluslararası Ä°stanbul Bienali'nin küratörlüğünü ilk kez UzakdoÄŸulu bir küratör üstleniyor. Yuko Hasegawa halen Tokyo Güzel Sanatlar ve Müzik Ãœniversitesi'nde Sanat Tarihi bölümünde öğretim üyesi olarak çalışıyor ve Kanazawa'daki ÇaÄŸdaÅŸ Sanatlar Müzesi'nin küratörlüğünü sürdürüyor. Bienal'e katılan sanatçılara ev ödevi olarak ‘‘Egokaç’’ kavramını veren Hasegawa bu temayla ‘‘Kendimize verdiÄŸimiz deÄŸerden vazgeçmeden kendi egomuzu nasıl özgür kılabiliriz?’’ sorusunu gündeme getirmeyi amaçladığını söylüyor. Ä°stanbul'a daha önce iki kez gelen Japon küratör, Paolo Colombo'nun ve Rene Block'un küratörlüğünü üstlendiÄŸi daha önceki Ä°stanbul Bienalleri'ni de yakından takip etmiÅŸ. Ä°stanbul'da özellikle sergi mekanlarının atmosferini çok beÄŸenen Hasewaga'yı en çok etkileyen ÅŸey Ä°stanbul BoÄŸazı. Ä°stanbul BoÄŸazı'nın bu ÅŸehre kimliÄŸini kazandırdığını söylüyor: ‘‘Sadece Asya ile Avrupa'yı birbirine baÄŸlamıyor. Aynı zamanda DoÄŸu ve Batı kültürlerini de birleÅŸtiriyor.’’ Bu yüzden Bienal tarihinde ilk kez Ä°stanbul BoÄŸazı da bir projeyle Bienal'e dahil oldu. Sanatla felsefenin içiçe geçtiÄŸi bir anlayışı benimseyen Hasegawa, 20. yüzyıl uygarlığının geliÅŸiminde anahtar roller oynayan ve bu rollerle önemli sorunları gündeme taşıyan ‘‘insan’’, ‘‘para’’ ve ‘‘materyalizm’’ kavramlarının yerine ‘‘kolektif bilinç’’, ‘‘kolektif zeka’’ ve ‘‘birlikte varoluş’’ kavramlarını içinde barındıran yeni bir oluÅŸum öneriyor.Ä°stanbul Bienali'nin hem içerik hem de coÄŸrafi olarak tüm beklentilerini karşıladığını söyleyen Hasewaga, küratörün sanatçı ve eseriyle izleyici arasında bir baÄŸ kuran ve bunları bütünleÅŸtiren kiÅŸi olduÄŸunu belirtiyor. ÃœZERÄ°NE YAZILANLAR ELBÄ°SEYÄ° MEKTUBA DÖNÜŞTÃœRÃœYORÃœnlü moda tasarımcısı Hüseyin ÇaÄŸlayan’ın büyük resimde elbise halinde gördüğünüz çalışması Bienal’e katılan diÄŸer sanatçılar tarafından üzeri yazılarak mektuba dönüştürüldü. Ä°stanbullular’ın Bienal’de görebileceÄŸi onlarca eserden biri de Meksikalı Francis Alys’inki.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!