Güncelleme Tarihi:
"Düşman madalyayı hak etti, kahrolsunlar"
Yukarıdaki cümle, İngilizlerin Akdeniz Sefer Kuvvetleri Komutanı Ian Hamilton’un günlüğünün son satırlarında yer alan cümleydi. İngilizler o gün, Çanakkale Savaşı'nın en büyük şoklarından birini yaşamış, haberin Britanya'ya ulaşmasıyla birlikte ortalık karışmıştı. Kabine toplantısı yarıda kesilmiş, 15 Mayıs 1915 günü İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Fisher, iki gün sonra da Bahriye Nazırı Winston Churchill istifa etmişti.
İtilaf devletleri 18 Mart 1915 yenilgisi üzerine yeni stratejiler üretmeye çalışıyorlardı. Büyük çoğunluk hala, Çanakkale'nin denizden geçilmesini savunuyordu. Hatta boğazı denizaltılarla geçip, Gelibolu’ya giden yardımları kesecekler ve hatta İstanbul’u tehdit edeceklerdi. Bu amaçla Marmara Denizi'ne kadar birkaç kez denizaltı sokmayı başardılar. Fakat bu denizaltılar, son derece yetersiz olan Osmanlı Donanması'na ait küçücük gemiler tarafından batırıldılar.
'2 DEV SUSTURULMALI'
Bu arada Morto koyuna demirlemiş olan iki zırhlı, Gelibolu yarımadasındaki Türk tabyalarına ölüm kusmaya devam ediyordu. Bu iki dev zırhlıdan birinin adı Cornwallis, diğerinin adı ise Goliath'dı. Gelibolu’da bulunan 5.Ordu komutanlığı, zayiatların artması üzerine Muavenet-i Milliye adlı muhribi bu gemileri susturmakla görevlendirdi.
Muavenet-i Milliye, büyüklük ve güç bakımından Morto koyunda bulunan iki düşman gemisinin yarısı kadar değildi. Ancak bu zorlu görev başarılmak zorundaydı. Muavenet-i Milliye’nin komutanı Süvari Yüzbaşı Ahmet Bey’di. Yirmi beş kişilik mürettabata sahip muhripte, teknik sorumlu ise Alman yüzbaşı Fierle idi. Aldığı emirle harekete geçen Muavenet-i Milliye, Morto koyunun kuzeyinde yer alan Soğanlıdere mevkiine gelerek gece karanlığını beklemeye başladı. Görev son derece tehlikeliydi. Plan üzere ışıklar sönük olarak gece karanlığında ilerlenecek ve düşman gemilerinin yakınına kadar sokulunup torpillenecekti. Karanlıkta mayına çarpma, kayalıklara bindirme ve en kötüsü de fazla yaklaşamadan düşman tarafından fark edilerek yok edilme riski vardı...
'BÜYÜK BİR HABERİMİZ VAR'
Muavenet-i Milliye 12 Mayıs'ı 13 Mayıs'a bağlayan gece harekete geçti. Burnu döner dönmez büyük zırhlılardan Goliath bütün heybetiyle karşılarındaydı ancak yaklaşmak gerekiyordu. Bu hiç de kolay değildi, çünkü projektörler sürekli etrafı tarıyorlardı. Nitekim az bir mesafe kala nöbetçilerden birisi Muavenet'i fark etti. İngiliz nöbetçinin 'kimsiniz, parola' sorusuna İngilizce ve İngiliz aksanıyla "büyük bir haberimiz var" diyerek cevap verildi. İngiliz nöbetçi subayı uyanamamıştı ya da düşmanın bu kadar cesur bir teşebbüs yapabileceğine ihtimal vermemiş olmalı ki; alarm vermeye gerek duymadı. Bu bir iki cümle, gerekli zamanı kazandırmış, iki torpil peş peşe denize bırakılmıştı. Bir süre sonra Goliath’ın baş tarafında büyük bir patlama meydana geldi. Dev gemi 500 kadar personeli ile birlikte birkaç dakika içerisinde daha ne olduğunu anlayamadan Çanakkale Boğazı'nın sularında kayboldu.
Görevini başarı ile tamamlayan Muavenet-i Milliye geldiği sessizlikte bir hayalet gibi süzülerek hemen geriye döndü. Bu başarı kamuoyunda inanılmaz bir sevinç oluşturdu. Sultan Mehmet Reşat, gemi personelini altın madalya ve altın paralarla ödüllendirdi.
BRİTANYA'DA DEPREM: PEŞ PEŞE İSTİFALAR
Haberin Britanya'ya ulaşması, İngiliz hükümetinde ve donanmada deprem etkisi yarattı. O sırada Londra'da kabine toplantısı yapılıyordu. Şok haber gelir gelmez, kabine toplantısı yarıda kesildi. İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Fisher, komuta kademesinde yaşanan şiddetli tartışmalar ve eleştirilere dayanamadı ve 15 Mayıs'ta istifa etti. Bu istifayı iki gün sonra Bahriye Nazırı Winston Churchill'in istifası izledi. Britanya, en modern savaş gemilerinden HMS Queen Elizabeth'i, Çanakkale cephesinden çekmek zorunda kaldı. Kısa bir süre sonra da Triumph savaş gemisinin Anzak koyunda ve Majestic savaş gemisinin Arıburnu'nda Alman denizaltılarınca batırılmasıyla, cephedeki Müttefik deniz gücü iyice zayıfladı. Bunun üzerine Winston Churchill'in ısrarla savunduğu 'Çanakkale'yi denizden geçme' düşüncesinden vazgeçildi.
'DAVUT'UN SAPANI'
İngiltere’de yayınlanan gazeteler haberi manşetten verirken, kullandıkları deyim de enteresandı: "Davut sallama sapanla taş attı, dev Goliath'ı başından vurdu". Çünkü Goliath, Kısas'ül Enbiya'da anlatılan hikayeye göre, Davut Peygamber'in kavmine musallat olan Callud isimli devin diğer adıydı. Ve çoban olan Davut peygamber, sapanla attığı taşla bu devi yenmişti.