Güncelleme Tarihi:
Bugünkü teknolojiye sahip olmadığımız yıllarda ilkel yöntemlerle yapılan hava tahminleri özellikle denizciler için çok hayati önem taşırdı. Olası bir fırtınayı önceden tahmin edememek denizcilerin hayatına mal olabilirdi. Aynı şekilde çiftçilerin de hayvanlarını korumaları için hava koşullarının önceden bilinmesi ve ona göre önlem alınması gerekirdi.
Meteoroloji bilimi henüz yokken insanlar hava durumunu önceden tahmin etmek için doğadan yardım alıyordu. Mesela kurbağaların topluca bağırması kısa bir süre sonra yağmur yağacağına işaretti. Eğer kurbağa suda oturursa, hava kurak geçecek demekti.
Cırcır böceği sessiz durursa kısa sürede yağmur yağacağına inanılırdı.
Örümcekler ağlarını normal ağlardan daha büyük örerse kışın soğuk geçeceğinin habercisi olarak yorumlanırdı.
Yünlü solucanlar, özellikle kış havasını tahmin etmekte oldukça iyi olduğu bilinir. Kahverengi ve siyah rengin hakim olduğu bu tırtılda o yıl kahverengi olan bölüm daha fazla ise kış ılıman, siyah olan bölüm daha genişse kış sert geçecek demekti.
İşte bu şekilde bazı hayvanların davranışlarında hayatta kalma içgüdüleriyle havanın durumuna göre belirgin bir şekilde değişiklik gözlemleyen denizciler ve çiftçiler yüzlerce yıldır hava tahminleri yapıp yaşadıkları tecrübeleri nesilden nesile aktardılar.
İklim değişikliğinin etkileri son yıllarda daha da belirgin hale geldikçe, uzmanlar bu aşırı değişken hava koşullarının hava tahminlerini de zorlaştırdığını söylüyor. Bu nedenle hava durumunu önceden tahmin etme yeteneğine sahip böcekler tekrar konuşulmaya başlandı.
Yakın zamanda İngiliz basınında yer alan haberlerde; karınca, sinek ve örümcek gibi bazı böceklerin hava durumuna göre doğadaki bazı davranışlarını değiştirdiklerini ortaya koyuyor. İklim değişikliğinin etkileri daha da belirgin hale geldikçe, acaba yüzyıllardır kullanılan bir yöntem olan böcek davranışlarının takibi bir çare olabilir mi?
Yıllar geçtikçe gelişen teknolojiler ve termometre, barometre gibi modern cihazlarla hava tahminleri yapılsa da hala bu yöntemleri kullananlar yok değil. Şu anda günümüzde hava tahmini yapmak pek çok açıdan dünyayı etkileyen önemli bir konu. Özellikle de küresel ısınma sebebiyle yaşanan kitlesel iklim değişiklikleri dünya genelinde pek çok ülkeyi etkiliyor.
BÖCEKLER GERÇEKTEN HAVA DURUMUNU TAHMİN EDEBİLİYOR MU?
Böceklerin hava tahminleri ile ilgili davranışlarından bazı örnekler ise şöyle:
- 'Karıncalar duvarlarını gün sık sık inşa ederse, bu bir müddet sonra yağmur yağacağının işareti.
- Temmuz ayında karınca tepeleri yüksekse, önümüzdeki kış sert geçecek demek.
- Örümcekler gün ortasında ağ kurmakla meşgul oluyorlarsa bu havanın açık olacağının bir işareti olarak algılanıyor.
- Eşekarıları yuvalarını ne kadar yükseğe yaparsa, yağacak karın o kadar yükseklerde olacağını gösteriyor.
- Arılar uzaklara uçarken hava ılık ve gökyüzü aydınlıktır. Ancak uçuşları yuvalarının yakına doğru sona erdiğinde fırtınalı bir havanın gelmesi beklenir.
- Cırcır böceklerinin yuvalarına erken gelmesi, kışın erken geleceğinin habercisi. Yine cırcır böcekleri ne kadar hızlı cıvıldarsa, sıcaklık o kadar yüksek olur anlamına geliyor. Sıcaklık yükseldikçe, cırcır böceklerinin cıvıltıları artar, sıcaklık düştüğünde ise reaksiyon hızları yavaşladığı için cıvıltıları azalır.
Bu bilgilerin çoğu batıl inanç ya da çoğu deneyimlere dayalı olabilir ancak böceklerdeki bu davranışların, hava koşullarına bağlı olarak değiştiğini gösteren bazı bilimsel kanıtlar da var.
Hava sıcaklığı ile cırcır böceklerinin cıvıltıları arasındaki bu ilişki, ilk olarak 19. yüzyılda Amerikalı fizikçi, profesör ve mucit olan Amos Dolbear tarafından incelendi.
Dolbear, sıcaklıklara dayanarak "cıvıltı oranını" belirlemek için çeşitli kriket türlerini inceledi. Araştırmasına dayanarak, 1897 yılında Dolbear Yasası olarak bilinen formülü geliştirdi.
bilimgenc.tubitak.gov.tr’de yer alan formül şu şekilde:
Cırcır böceğinin 25 saniyede kaç kez öttüğünü sayın. Bu sayıyı 3’e bölüp bulduğunuz sayıya 4 ekleyin. Çıkan sonuç havanın °C cinsinden sıcaklığını verir. Örneğin 88/3+4: 33 °C
Illinois Üniversitesi Hayvan Biyolojisi Bölümü profesörü ve yardımcı başkanı Dr. Ken Paige, sineklerin neden bir fırtınadan önce ısırmaya meyilli olduğuyla ilgili bir soruya böceklerin ve sineklerin 'büyük olasılıkla düşen barometrik tepkiye tepki verdiğini ve bu nedenle sineklerin bir fırtınadan önce ısırmaya meyilli olduğu şeklinde yanıt veriyor. Yani yağıştan önceki basınç nedeniyle böcekler davranışlarını değiştiriyor çünkü yağmura yakalanmak küçük bir böcek için yıkıcı olabilir. Bu nedenle atmosferdeki değişiklikleri tahmin edebilmek, olumsuz hava koşullarına daha iyi hazırlanmalarına yardımcı oluyor.
BUGÜN HAVAMDA DEĞİLİM: YAĞMURDAN ÖNCE ÇİFTLEŞMİYORLAR
Brezilya'daki São Paulo Üniversitesi'nde entomolog olan José Bento'nun laboratuvarındaki araştırmacılar, yağmurdan önce atmosfer basıncındaki düşüş nedeniyle bazı böceklerin seks yapmaktan kaçınma eğiliminde olduğunu keşfettiler. Buldukları şey, sabit veya artan basınca kıyasla hava basıncı düştüğünde feromon tepkisinde önemli bir düşüş olduğuydu.
Araştırmaya göre sabit veya yükselen hava basıncı koşulları altında, tüm erkek böcekler normal çiftleşme davranışı sergiledi, bu da kötü havanın bazı böcek türleri için bir ruh hali katili olabileceğini gösterdi.
Böceklerin hava durumuna göre davranış değişiklikleri ve hava tahminleri hakkında görüşlerine başvurduğumuz Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Entomolojisi ve Koruma Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Temel Göktürk, bu konudaki tespitlerini hürriyet.com. tr ile paylaştı.
KIŞ SERT GEÇECEKSE KARINCA YUVALARI DAHA BÜYÜK YAPILIR
Göktürk, özellikle orman karıncalarının kışın sert geçtiği yıllarda yuvalarını daha büyük yaptıklarını, özellikle sel ve yangın alanlarındaki yuvaların ise daha derine inşa edildiğini söylüyor.
Normal günlerde çiçekli bir alanda binlerce böcek varken, sert rüzgâr eseceği zaman etrafta böcek göremeyeceğimizi belirten Göktürk, çekirge ve ağustos böceklerinin de sıcaklık arttıkça yüksek desibelde ses çıkardıklarının altını çiziyor. “Böceklerin haricinde yaban hayvanlarında tespit edilen tedirginlik ve stres oluşumu gibi davranışlar içgüdüsel olarak doğal bir afetin habercisi olarak sayılabilir” diye sözlerine devam eden Göktürk, özellikle yaban keçisi, ayı, karaca gibi büyük memelilerin olası aşırı yağmur ve yangını önceden hissedercesine alanı terk ederek daha güvenli yerlere geçiş yaptıklarını, fare ve köstebeklerin de daha derine yuva kazarak bu doğal afeti en az hasarla atlatmaya çalıştıklarını tespit ettiklerini söylüyor.