Güncelleme Tarihi:
Anayasa Mahkemesi'nin 56. kuruluş yıldönümü dolayısıyla AYM Yüce Divan Salonu'nda tören düzenlendi. AYM Başkanı Zühtü Arslan'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile çok sayıda yargı mensubu katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan salona girişinde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun da aralarında olduğu protokolün ön sırasında bulunanlarla tokalaştı.
'TUTUKLU MİLLETVEKİLİ BAŞVURULARININ ÇOĞU KARARA BAĞLANMIŞTIR'
Törende konuşan Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, anayasa yargısının temelinde anayasanın üstünlüğü ilkesinin yattığını söyledi. Anayasa Mahkemesinin Olağanüstü Hal şartlarında dahi 'hak eksenli' yaklaşımla kararlar vermeye devam ettiğini söyleyen Arslan, "Olağanüstü Ha'lin getirdiği aşırı başvuru sayısının da yönetilebilir hale getirmiştir. Geçen yıl bu salonda yaptığım konuşmada, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra yoğun bir iş yüküyle karşı karşıya olduğumuzu, ancak bir yandan bu iş yükünü azaltma, diğer yandan da öncü kararları alma sürecinin devam ettiğini söylemiştim. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi 20 Haziran 2017 tarihli öncü kararında öncelikle olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin hak ihlali iddialarını inceleme yetkisine sahip olduğunu belirtmiştir. Bu kararda, ayrıca olağanüstü dönemde yapılan bireysel başvuruların Anayasa'nın 15'inci maddesi kapsamında nasıl ele alınacağına dair temel ilkeler de belirlenmiştir. Böylece Anayasa Mahkemesi ilk kez olağanüstü dönemlerde bireysel başvuru hukukunun temel parametrelerini tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesi bu ilkeler daha sonra tutuklu hâkim ve savcılar, gazeteciler ve diğer meslek gruplarıyla ilgili başvurularda geliştirerek öncü kararlarını önemli ölçüde tamamlamıştır. Bunlar dışında mahkeme, tutuklu milletvekilleri başvurularının çoğunu da karara bağlamıştır" dedi.
‘120 BAŞVURUDAN 103 BİNİ SONUÇLANDIRILMIŞTIR’
"Anayasa mahkemesine başvuru sayısı geçen yıl bu zamanlar yüz bini aşmıştı" diyen Arslan, "Bu kapsamda alınan tedbirler sayesinde derdest başvuru sayısı büyük oranda azaltılmıştır. Anayasa Mahkemesi 15 Temmuz sonrasında olağanüstü bir çabayla 120 bin başvurudan 103 bin kadarını sonuçlandırmıştır. Böylece Olağanüstü Hal döneminde şu ana kadar yapılan başvuruların yüzde 86'sı karara bağlanmıştır. Halihazırda mahkememizin önünde yaklaşık 39 bin başvuru bulunmakta olup bu başvuruların 9 bin kadarı olağanüstü dönem tedbirlerine ilişkindir" diye konuştu.
BİREYSEL BAŞVURU VURGUSU
Konuşmasında, Anayasa Mahkemesi'nin 15 Mart 2018 tarihinde verdiği bir kararda 'kanun yolu' ve 'yerindelik' incelemesi yasağından ne anlaşılması gerektiğini de değerlendirdiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Anayasa Mahkemesi'ne göre yasak getirilen alan, temel haklara ilişkin anayasal güvencelerle ilgili olmayıp bireysel başvuru kapsamı dışındaki hukuka aykırılık iddialarına ilişkindir. Dolayısıyla "Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme 'kanun yolunda gözletilmesi gereken hususun incelenmesi' veya 'yerindelik denetimi' olarak nitelendirilemez. Aynı kararda, aksi yönde bir kabulün Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuruları karara bağlama yetki ve görevini işlevsiz kılacağı, bunun da bu kurumun etkili bir hak arama yolu olarak öngörülmüş olması amacıyla bağdaşmayacağı belirtilmiştir. Bu noktada bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ve icrası meselesi de üzerinde durulması gereken bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Mahkemenin yukarıda bahsedilen kararın da vurgulandığı üzere, Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca ‘Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.’ Bu durum, anayasanın bağlayıcılığını ve üstünlüğünü düzenleyen Anayasa'nın 11. maddesinin de doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu hükmün, genel olarak mahkeme kararlarının bağlayıcılığını düzenleyen Anayasa'nın 138. maddesinden temel farkı, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve idare yanında yargı organlarını da bağladığını söylemesidir. Bu bağlamda Anayasa'nın açık hükümleri karşısında Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması düşünülemez."
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun açılmasından sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan başvuruların ve bu başvurularda verilen ihlal sayılarının önemli ölçüde azaldığını söyleyen Arslan, "Ayrıca 15 Temmuz sonrası olağanüstü dönemde yüz bini aşan başvuru, bu yolun açılması sayesinde Strazburg'a gitmeden Anayasa Mahkemesi önünde karara bağlanmış veya derdest durumdadır" diye konuştu.