Güncelleme Tarihi:
3 Kasım seçimlerinde yeniden milletvekili olamayan Sedat Edip Bucak'ın, Susurluk davası bağlantılı 3 ayrı suçlamaya ilişkin yargılandığı davada erteleme ve beraat kararları çıktı.
Â
Ä°stanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruÅŸmaya katılmayan Bucak'ı, avukatları Mahmut Sevket Küçük ile Çınar Bacahan temsil etti. DuruÅŸmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay, Bucak'ın, ''hakkında gıyabi tutuklama kararı ve yakalama müzekkeresi bulunan, asıl adı Abdullah Çatlı olan Mehmet Özbay'ı güvenlik kuvvetlerine ihbar etmediÄŸi gerekçesiyle, TCK'nın 296. maddesi gereÄŸi cezalandırılmasının istendiÄŸini'' hatırlatarak, suçlamanın 23 Nisan 1999 tarihinden öncesine ait olması nedeniyle 4616 sayılı Yasa kapsamında ertelenmesine karar verilmesini istedi.Â
Sanık hakkındaki, ''ruhsatsız vahim nitelikli silah bulundurmak'' suçlamasının da aynı nedenle ertelenmesini talep eden Savcı Erbay, 06 AC 600 plakalı araçta bulunan silahların müsaderesine, bunlardan, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde demirbaş numarasıyla kayıtlı olan birinin ise kuruma iadesine karar alınmasını öngördü.
Â
Esas hakkındaki mütalaasını okuyan Cumhuriyet Savcısı, sanığın ’11 yıl milletvekilliği yapmış olması nazara alındığında suç işlemek için çete oluşturduğuna ilişkin, mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığı nedeniyle’ beraatini istedi.
BUCAK AŞİRETİ
   Â
Sedat Edip Bucak'ın, 200 yıl kadar önce Siverek ve çevresine yerleşen Bucak aşiretinin üyesi olduğunun, aşiretin daha önce de Şeyh Sait isyanında devletin yanında yer aldığının Başbakanlık Teftiş Kurulu raporundan anlaşıldığını belirten Savcı Erbay, Bucak'ın reisliğini yaptığı aşiretin üyelerinin koruculuk sistemini kabul ettiğinin, aşiret üyesi 1000 kadar korucu olduğunun, bunların yaklaşık 400'ünün devletten para aldığının da aynı raporda yer aldığı söyledi.
Â
Â
Raporda, aÅŸiretin terör örgütüne karşı gerektiÄŸinde kullanılmak üzere 20 bin civarında resmi ruhsatlı silah temin ettiÄŸinin belirtildiÄŸini kaydeden Savcı Erbay, Bucak'ın 1991 yılında milletvekili seçildiÄŸini ve 3 Kasım 2002 tarihine kadar bu görevini devam ettirdiÄŸini belirtti.Â
Savcı Erbay, Bucak'ın kendi beyanında, Leyla Zana ve Sedat YurttaÅŸile ilgili bir konuyu dönemin CumhurbaÅŸkanı ile görüştüğünü, onun talimatıyla da istihbarat birimleriyle iÅŸbirliÄŸi yaptığını söylediÄŸini bildirdi.Â
Kendi beyanına göre, '12 Eylül öncesi aÅŸiret çatışmaları sırasında düşman sahibi olan Bucak'ın, terörle mücadelede bir kesimin temsilcisi olması nedeniyle hedef haline geldiÄŸini' ifade eden Savcı Erbay, bu nedenle devlet tarafından koruma verildiÄŸini anlattı.Â
Â
İbrahim Şahin'in tavsiyesiyle kendisine Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy,Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu ve Mustafa Altunok'un koruma olarak verildiğini belirten Savcı Erbay, Bucak'ın, Abdullah Çatlı ile de bazı istihbarat birimlerinin üst düzey görevlilerinin katıldığı bir toplantıda tanıştığını ifade etti.
Â
Çatlı'nın ''üst düzey kişiler tarafından saygı görmesi ve takdir edilmesi'' nedeniyle aranan biri olduğuna ihtimal verilemediğini belirten Savcı Erbay, kazadan önce Hüseyin Kocadağ, Bucak ve Çatlı'nın birlikte İzmir'e gittiklerini, burada Bucak'ın korumalarının takip edildikleri hissine kapıldıklarını anlattı.
Savcı Erbay, 3 Kasım 1996'da Hüseyin KocadaÄŸ'ın kullandığı aracın bir kamyona arkadan çarpması sonucu KocadaÄŸ ile Çatlı ve yanındaki Gonca Us'un öldüğünü, Bucak'ın da ağır yaralandığını hatırlattı.Â
TCK'nın 313. maddesinin unsurlarını ayrıntılı bir şekilde açıklayan savcı, teşekkül oluşturmaktan mahkum edilen sanığın korumalarına, teşekkülün en ağır fiili olan Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesine ilişkin yargılama sona ermeden, suçun niteliği nedeniyleceza verildiğini kaydetti.
TeÅŸekkülün tek eylemi olduÄŸu belirtilen Topal'ın öldürülmesi olayına iliÅŸkin sanıkların beraat ettiklerini belirten savcı Erbay, TBMM üyesi olarak görev yapan ve zamanının büyük bölümünü Siverek'tekiçiftlik iÅŸleriyle uÄŸraÅŸarak geçiren Bucak açısından, ''313. maddenin devamlılık ve süreklilik yönünden oluÅŸamayacağını'' kaydetti.Â
Â
Ä°ddianamede, sanığın bu teÅŸekkülün üyesi olarak katıldığı bir fiilden bahsedilmediÄŸini belirten savcı, Bucak'ın, kamu görevlileri olmadan da bazı istekleri yerine getirecek adamlarının bulunduÄŸunun anlaşıldığını kaydetti.Â
   Â
DEVLET GÖREVLİLERİNCE ADETA KUŞATILMIŞ
   Â
Savcı Erbay, devlet görevlilerince adeta kuşatılmış ve o dönem yaşı genç olan Bucak'ın, diğer şahıslarla tanışma şekli, devlet tarafından terörle mücadele konusunda teşvik edilmiş olması, bir eyleme karıştığına dair delil bulunmaması ve TBMM üyeliği yaptığı da dikkate alınarak, ''cürüm işlemek için kurulan teşekküle üye olmak'' suçlamasına ilişkin, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil dosyaya yansımadığından beraat ettirilmesini istedi.
   Â
KARAR
   Â
Mahkeme heyeti, Bucak'ın, hakkındaki ''cürüm iÅŸlemek için teÅŸekkül oluÅŸturmak'' suçlamasından beraatını, ''vahim nitelikli silah bulundurmak'' ve ''gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiÄŸi halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak'' suçlamalarına iliÅŸkin davanın ise ''4616 Sayılı Åžartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun'' kapsamındakesin hükme baÄŸlanmasının ertelenmesine karar verdi.Â
   Â
DAVANIN GEÇMİŞİ
   Â
Ä°stanbul DGM Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı, Susurluk'ta 3 Kasım 1996 tarihinde bir kamyona arkadan çarpan Mercedes marka otomobilden ağır yaralı halde kurtulan dönemin DYP Åžanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak hakkında, ortaya atılan ''çete'' iddialarından dolayı yasal iÅŸlem yapabilmek için fezleke hazırlayarak, 11 Åžubat 1997 tarihinde Adalet Bakanlığı aracılığıyla TBMM BaÅŸkanlığı'na göndermiÅŸti.Â
BaÅŸsavcılık, 11 Aralık 1997'de Meclis Genel Kurulu'nda yapılan oylama sonucunda bu suçlamaya iliÅŸkin yasama dokunulmazlığı kaldırılanSedat Edip Bucak hakkında 11 ile 20 yıl arasında ağır hapis cezasını gerektiren ''gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiÄŸi halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak'', ''cürüm iÅŸlemek amacıyla teÅŸekkül oluÅŸturmak'' ve ''vahim nitelikte silah bulundurmak'' suçlarından kamu davası açmıştı.Â
''Susurluk Davası''nın görüldüğü Ä°stanbul 6 No'lu DGM, 4 Mayıs 1998 tarihindeki duruÅŸmada,ucak'ın dosyasını Özel Harekat Dairesi eski BaÅŸkanvekili Ä°brahim Åžahin'in de aralarında bulunduÄŸu bazı sanıkların yargılandığı ana davayla birleÅŸtirmiÅŸti.Â
Ancak bu mahkeme, 18 Nisan 1999'da yapılan seçimlerde yeniden Åžanlıurfa Milletvekili seçilen Sedat Edip Bucak hakkındaki yargılamayı3 Mayıs 1999 tarihinde durdurarak, dokunulmazlığının kaldırılması için dosyasını fezlekeyle TBMM BaÅŸkanlığı'na göndermiÅŸti.Â
3 Kasım seçimlerinde yeniden milletvekili seçilemeyen Bucak'ın dosyası, Adalet Bakanlığı aracılığıyla İstanbul DGM'ye iade edilmişti.
TCK'nın 313 ve 314. maddelerinin DGM kapsamından çıkarılmasını dikkate alan İstanbul 6 No'lu DGM de, ''görevsizlik'' kararı vererek, dosyayı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etmişti.