Güncelleme Tarihi:
1.5 yıl önce Bodrum'da dalış sırasında vurgun yiyerek boynundan aşağısı felç olan ve kısa bir süre önce eşi Sinem Hanım'dan ayrılma kararı alan ünlü işadamı Ahmet Bayer, sadece Kelebek'e konuştu. Tedavi için Almanya'daki dünyaca ünlü "B.G" adlı rehabilitasyon kliniğine gittiğini ve 2.5 ay gibi kısa bir sürede vücudunun üst kısmını hareket ettirmeye başladığını belirten Bayer, bu yaza kadar yürüyebileceğini söyledi.
- Siz vurgun yedikten sonra tedavi için Almanya'daki "B.G" adındaki ünlü bir rehabilitasyon merkezine gittiniz. Gittiğinizde boynunuzdan aşağısını hareket ettiremiyordunuz. Şimdi ise ayağa kalkıp adım atmaya başladınız. Orada ne kadar kaldınız?
Almanya'nın güneyindeki "B.G" (Berufs Genossenschafliches) adlı klinikte tam iki buçuk ay kaldım. Bu klinik, Almanya'da 15 tane zinciri olan dünyanın sayılı rehabilitasyon merkezlerinden biri. Aynı zamanda hem ortopedi hem de beyin cerrahi merkezleri... Burada mükemmel bir terapi uygulanıyor. Yaklaşık sekiz ay orada kaldım.
- Size nasıl bir tedavi uygulandı?
Günde üç saat basınç kabininde kaldım, dört saatte ergoterapi ve fizyoterapi gördüm. Bu tedaviler başladıktan iki hafta sonra önce sol kolumu, sonra sağ kolumu, sonra da parmaklarımı hareket ettirmeye başladım. Elimi, kolumu hareket ettirince dışarıdan hastaneye gidip geldim. Felç olan hastaların en büyük sorunu vücutlarda çıkan yaralar, ikincil hastalıklardır. Yani akciğer, böbrek rahatsızlıkları... Ben boyundan aşağısı hareket etmeyen birisi olarak orada ne vücudumda yaralar çıktı, ne de başka rahatsızlıklarım oldu. Hakikaten 24 saat bebek gibi bakıldım.
- Şimdi nasılsınız?
Çok iyiyim... Fizyoterapistimle birlikte ayağa kalkıp, yürüyüşler yapmaya başladık... Bu yazı da hep yüzerek geçirdim. Su, hem ruhumu hem de bedenimi çok rahatlattı. Yaza doğru kısmetse yürümeye başlarım.
- Yine Almanya'ya gidip geliyor musunuz?
Çocuklarımın hasretine dayanamadığım için yazın Türkiye'ye geldim. Eylül gibi yeniden Almanya'ya gidip orada tedavime devam etmeyi düşünüyordum. Ama burada fizyoterapist doktor Nazan Hanım'la tanıştım. Terapilerime o devam ediyor. Onun tedavisi ile Almanya'dan daha hızlı bir gelişme gördüm ve oraya gitmekten vazgeçtim. İnşallah ayağa burada kalkacağım. Şimdi rehabilitasyon merkezleri için fazla cihaza, alete gerek yok. En önemlisi fizyoterapistin bilgisi, tecrübesi ve elleri... Çok fizyoterapistler var ama rehabilitasyon merkezi olarak özel bir eğitim, deneyim gerekiyor. Mutlaka Nazan Hanım gibi çok iyi fizyoterapistler vardır. Şimdi bu uzmanları tek bir merkezde toplamak en büyük hayalim.
- Yani Almanya'da tedavi gördüğünüz "B.G" adlı rehabilitasyon merkezinin bir şubesi de burada açılacak...
Evet...
- Peki, siz ortak mısınız bu projeye?
Bu tamamen TESYEV'e(Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı) ait bir kuruluş olacak. Elde edilecek gelir de TESYEV'e kalacak. Ben sadece gönüllü olarak bu projede çalışan bir kişiyim. Şu an Avrupa Birliği fonlarından bir kaynak bekliyoruz. TESYEV'in kendi kaynakları var, bir de Türkiye'den toplayacağımız bağışlar da olacak ki, bu konuda insanlar çok duyarlı. Doğal olarak benim de bir bağışım olacaktır.
- "B.G" kliniğinin Türkiye bir şubesi olma fikri de TESYEV'e mi ait?
Evet. Sohbetlerimiz sırasında vakfın başkanı Yavuz Kocaömer bana "B.G" klinikler ile kendisinin bir ön görüşme yaptığını, burada rehabilitasyon merkezi kurmayı düşündüğünü söyledi. Ben de hem bir tıp mensubu olarak hem de bu sorunu yaşamış birisi olarak bu projede çalışmak istedim.
- Biraz projeden bahseder misiniz?
Projemiz ise şu; İstanbul'da, şehrin biraz kenarında, sakin bir yerde, yaklaşık 15 dönüm arazi içerisinde, 100 kişinin yatılı olarak kalabileceği, 100 kişinin de günlük tedavisinin yapılabileceği bir fizyoterapi ve rehabilitasyon merkezi kurmak. Şu anda Almanlar ile görüşme halindeyiz. Onlar bu projeye ortak olarak girmeyi kabul ettiler...
Evliliğimiz üçüncü kişiler
yüzünden bitmedi
- Daha önce TESYEV'le bir gönül bağınız, ilişkiniz var mıydı?
Hayır, hiç yoktu. Neden şimdi; Türkiye'ye geldikten sonra Türkiye'deki engellilerin sorunlarını görmeye başladım. Türkiye'de 8 milyon engelli var. Aşağı yukarı nüfusun yüzde 12'si engelli. Yani sokaktaki her 10 kişiden biri engelli. Ama sokakta bir tane engelli gördünüz mü? Ben de görmüyorum. Çünkü bu insanlar sokağa çıkamıyorlar, onların varlığından bile haberim yoktu. O yüzden benim yardımlarım daha çok kimsesiz çocuklar üzerineydi. Hâlâ da devam ediyor. Ama engellilerin çok çok ciddi sorunlarının olduğunu, kendim rahatsızlandıktan sonra öğrendim. Ondan sonra bu sorunlar ile ilgilenen ne gibi dernekler var diye bir araştırma içine girdim. Yaptığım araştırmalarda da TESYEV'in en kapsamlı, en güçlü, bu yola başvurmuş, tamamen gönüllülerden oluşan, sadece engellilere yardım amaçlı kurulmuş, kendisine rant düşünmeyen insanlardan oluşan bir vakıf olduğunu gördüm. Onun için onlarla çalışmaya karar verdim.
- Peki Ahmet Bey, sizinle röportajımızı yaptıktan sonra eşiniz Sinem Hanım'ın bir açıklaması oldu ve sizin bir hanımla ilişkiniz olduğu için evliliğinizi bitirmeye karar verdiğinizi iddia etti. Hatta size yakın çevreler bu kişinin Rus uyruklu olduğundan da söz ediyor. Ne diyorsunuz?
Böyle saçma sapan bir şeye yanıt vermeyeceğim. Bizim evliliğimiz asla üçüncü kişiler yüzünden bitmiyor.
SSK'lılar da tedavi olabilecek
- "B.G"nin Türkiye şubesi ne kadar mal olacak?
15 milyon Euro'ya... Burada hedefimiz, kapasitenin yüzde 20'sini parası olmayan hastalara ayırabilmek. Burada SSK'lı da tedavi olabilecek, özel sigortalı hastada... Kısmetse merkezi 2009 yılının sonuna yetiştirmek istiyoruz. Almanlarla görüştük. Yılbaşından sonra buraya gelecekler. Yer tespiti yapılacak. Projeyi de onlar çiziyor. Yer tespiti yapıldıktan sonra herhalde bir altı ay, finansmanın bulunması ve izinlerin alınmasıyla geçer. Bir buçuk yıl sonra da inşaatı bitirmiş oluruz.
- Alman uzmanlar da çalışacak mı bu merkezde?
Şimdi bu konuda Almanya'da spesifik eğitim almış doktorlar var. Bir nüroloğun, bir psikoloğun olması gerekiyor. Bu merkezin önemli görevlerinden biri de, spesifik omur ilik ve beyin felçli hastalar için, rehabilitasyon yöntemlerini Türkiye'deki fizyoterapistlere de üst eğitim olarak vermek. Aynı zaman da bu merkez bir okul gibi olacak. İlk etapta Almanlar daha fazla olacak. Bir başka projemiz de Bodurum'a bir basınç merkezi kurmak. Bunun için de oradaki hastaneler ve yetkililerle bir araya geleceğiz. Yaza kadar bir basınç odasının hazırlanmasına yardımcı olacağız.