Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2002 02:02
Üç arkadaş bir araya gelip masal gibi bir yolculuk yapmaya karar vermişler. Her birinin doğum gününü toplayıp üçe bölmüşler 14 rakamı çıkmış. 14 Şubat 2002'de, yani Sevgililer Günü'nde Fransa'dan yola çıkıp önce İtalya'ya, sonra Yunanistan'a oradan da Türkiye'ye ulaşmışlar.
Bundan sonraki yolculukları İran, Pakistan, Hindistan, Nepal, Tayland, Laos üzerinden Çin'e kadar devam edecek. İpek Yolu'nun güzergahına sadık kalmaya çalışacaklarmış ama Myanmar yani eski Burma Krallığı'nın karadan geçit vermemesinden dolayı Tayland'a uçakla geçmek zorunda kalacaklar.
Bir haftadır Türkiye'deler. Bisikletle yolculuk yaptıkları için, Türkiye'ye yaklaşık iki ayda ulaşabilmişler. Bir sene içinde Çin'e ulaşmayı hedefliyorlar. Batı'nın en ucundan başlayıp Doğu'nun bitiş noktasında sonlanacak olan bu masal gibi yolculuğun amacı gerçek anlamda masal toplama. Yani bu üç genç adam bir çeşit 'masal avcısı'. Yolculukları turistik değil, esas olarak kültürel, biraz da bilimsel anlam taşıyor.
Bu üç arkadaştan ikisi kardeş. Ervan Cheneval (26) psikolog, Olivier Cheneval (25) ise biyolog. Grubun en genci olan Ian Jaquer ise ekonomist. Kanadalı bu üç genç, yaşamlarının büyük bir bölümünü Montreal'de geçiriyor.Üniversite eğitimlerini de aynı şehirde tamamlamışlar. Okul döneminden başlayan arkadaşlıkları iş hayatına atılınca da sürmüş.
BİNBİRGECE'DEN ETKİLENDİLER
Masal toplama fikri Erwan'dan çıkmış. Geçtiğimiz yıl 'Binbirgece Masalları'nı okuyan Erwan, bu eserden çok etkilenince İpekyolu'nda hala masal anlatılıyor mu diye merak etmiş. Merakını arkadaşlarıyla paylaşmış ve kafa kafaya verip bir proje hazırlamışlar. Projeyi Montreal Üniversitesi'ne götürmüşler. Proje üniversitede hemen kabul edilmiş. İş, bu yolculuğu yapmak için sponsor bulmaya kalmış. Kona, Mountain, Sounto, Arkel, Cascade Desing gibi büyük firmalar projenin sponsoru olunca yola çıkmaya karar vermişler.
Bu sırada geçecekleri güzergah hakkında araştırma yapmaya başlamışlar. Önce Fas, Cezayir, Tunus, Libya ve Mısır üzerinden Çin'e gitmeyi tasarlamışlar ama uzun tartışmalardan sonra İpekyolu güzergahında karar kılmışlar. Ian, ‘‘Buraya gelince anladım ki doğru karar vermişiz. Büyük Doğu masalları ülkesinin sınırları Türkiye'den başlıyor. Sınırlarınızdan girer girmez bunu hissettik’’ diyerek, aldıkları kararın ne denli isabetli olduğunun altını çiziyor. Bir hafta daha İstanbul'da kalıp Anadolu'ya doğru pedal çevirmeye başlayacaklar. İnternet kanalıyla Türkiye'de ve geçecekleri tüm güzergahlarda çok sayıda arkadaş edinmişler. Kurdukları bu bağlantı noktalarıyla daha önceden temas ediyorlar. İstanbul'daki arkadaşları, onlara masal anlatacak yaşlılar ve masal kültürüyle bağlantısını koparmamış olan gençleri bulmuş.
DOĞUDAN BATIYA TAŞIYACAKLAR
Sultanahmet'e kaldıkları hostelin bahçesinde grupla buluştuk. Erwan Cheneval, gezinin amacı hakkında şunları söyledi:
‘‘Çocuk eğitimini iki yerde yapıyor: Okul ve aile. Okullar şimdi sadece formel eğitim veriyor. Sadece bilgiyle yüklüyor çocukları. Aile ise sözlü geleneği ve masalları çoktan yitirdi. Eskiden çocuklar masallar içinde doğar ve büyürdü. Şimdi ise, kendi eğilimi ve çabasıyla masallardan haberdar oluyor. Doğu'da masallar eski zamandaki parlak günlerini kaybetmiş olsa da sürüyor. Çok çok eski efsaneler, yaşamın gidişine ve toplumsal değişime göre şekil alarak bugün de devam ediyor. Biz, Doğu'nun yaşayan masallarını alıp Batı'ya taşımayı amaçladık. Evet, masal kitapları var. Bunları okuyarak da öğrenebiliriz efsaneleri. Fakat yazı sabittir ama anlatım yaşamla ve değişimle birlikte kıvrılarak yol bulur kendisine. Yani anlatım hareketlidir. Siz bir masal anlattınız ve 'bu masalın başka bir versiyonu Çin'de de anlatılıyor' dediniz. İşte bizim hayatın içinde bulmak istediğimiz yanlardan biri de bu. Ortak kültürleri ve anlatımdaki benzer değerleri ortaya çıkarmak. Çin'de ejderhayla anlatılan bir tema, Afrika'da ağaçlar ve çiçeklerde ifadesini buluyor.’’
Masalları hem dijital kamerayla görüntülüyorlar hem de ayrıca ses kaydı yapıyorlar. Bu çalışmadan büyük bir kitap ve bir de televizyon belgeseli yapmayı hedefliyorlar. www.contes-a-velo.org adlı bir internet sitesi oluşturmuşlar. Gezdikleri yerlerle ilgili bilgileri ve izlenimleri her gün düzenli olarak bu siteye aktarıyorlar.
Biz onlarla söyleşi yapmaya gitmiştik ama röportajımız bitince onlar bizimle söyleşi yapmaya başladılar. Dede Korkut Masalları, Yunan Mitolojisi, Hafız Divanı, Şirazlı Şeyh Sadi ve Osmanlı masallarından, şehir efsanelerine kadar bir çok konuda konuştuk. Üç de masal anlattık.
FERHAN ŞENSOY ANLATTI ONLAR DİNLEDİ
Gittikleri ülkelerde, masalların dışında geleneksel gösteri sanatlarıyla ilgili de araştırma yapıyorlar. Türkiye'de meddahlık, ortaoyunu, Karagöz ve Hacivat'la ilgili verileri de toplamaya başlamışlar. Bunun için en uygun insanı yani Ferhan Şensoy'u bulmuşlar. Ferhan Şensoy, Masal Avcıları'na İsmail Dümbüllü'den başlayıp, Münir Özkul ve Erol Günaydın'a kadar ulaşan geleneksel Türk tiyatrosunu anlattı. Meddah'tan örnekler verdi, Karagöz ve Hacivat'ın öldürülmesinin hikayesini aktardı. Nasrettin Hoca'dan fıkralarla süren görüşmenin en ilginç yanı masallarla ilgili bölümdü. Ferhan Şensoy, Ortaoyuncular'ın sahnesi olan Ses Tiyatrosu'nun fuayesindeki bir kanepeye kuruldu ve üç arkadaşı dizinin dibine oturtarak, temsili bir masal düzeni oluşturduktan sonra masal anlatmaya başladı. Erwan bir ara bize dönerek, ‘‘Ferhan Şensoy'un engin bilgi birikimi ve olağanüstü doğaçlama yeteneği’’ karşısındaki şaşkınlığını ifade etti ve ‘‘İyi ki Türkiye'ye gelmişiz’’ dedi.