Güncelleme Tarihi:
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Görsel Sanatlar Yönetmenliği koordinasyonunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ile Kültür A.Ş. işbirliğiyle kent halkına ve uluslararası ziyaretçilere İstanbul'un tarihsel derinliğinin boyutlarını algılatmak, tarihsel kalıntıların korunması açısından bir model sunmak, arkeoloji, tarih ve günümüz sanatı arasındaki bilimsel ve sanatsal ilişkileri vurgulamak amacıyla “Çakıl Taşları İl Sanat Projesi” hayata geçirildi.
Yenikapı arkeolojik alanındaki Theodosius Limanı ve Likhos Deresi'nden toplanan 20 ton çakıl taşı, Hollandalı sanatçılar Maria Sezer ve Jerome Symons ile Çek Cumhuriyeti'nden Dagmar Subrtova'nın özgün tasarımlarıyla yeniden şekillendi.
Eserlerin Haliç'teki Hasköy Parkı'na yerleştirilmesi dolayısıyla düzenlenen törende İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili, Yenikapı kazılarındaki çakıl taşlarının hafriyat olarak döküldüğünü, bunun değerlendirilebileceğini düşünerek bu projeyi geliştirdiklerini söyledi.
“Değer yaratmak” kavramının olduğuna inandığını belirten Bilgili, “İstanbul'da değer yaratmak için birçok argüman ve objemiz var. Bu proje de onlardan biri. Bu taşlar Yenikapı kazılarından çıkmış, 10 binli yılların taşları. Bu taşları, parklara bir sanat eseri formuyla yaptığımızda tam anlamıyla bir değer yaratmış oluyoruz. Bu park değer kazanıyor, Haliç değer kazanıyor. İnsanlar bu parka, parkı görmek için değil de birer tarihi eser olan bir sanat formuyla ortaya çıkan eserleri görmeye gelecek. Bu projeyi sadece bu parkta yapabildik. Elimizde taş çok. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, büyük parklarında değer yaratmak istiyorsa, böyle bir çaba içerisine girmesini ve projeyi devam ettirmesi gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Görsel Sanatlar Yönetmeni Beral Madra da ajans yöneticileri olarak 1,5 yıl önce Yenikapı arkeolojik kazı alanına gittiklerini ve orada bu tarihi limanın ağzındaki derenin çakıl taşlarını gördüklerini anlattı.
Bu çakıl taşlarının değerlendirilmesi gerektiğini düşünerek, Avrupa Birliği'nden bazı sanatçıları Türkiye'ye çağırdıklarını ve projeyi hayata geçirdiklerini belirten Madra, “Türkiye'de heykeller pek korunamaz. Biz de bu heykellerin çabuk kırılamayacak şekilde yapılmasını sağladık. Bu parka uluslararası bir değer kazandırdık. Bu nedenle bu parka gelen insanların eserlere sahip çıkacağına inanıyoruz” dedi.
İstanbul'a ait her şeyin bir şekilde saklanması ve korunması gerektiğini ifade eden Madra, bu projeyi bir model olarak ortaya koyduklarını, istenmesi halinde devam ettirilerek, İstanbul'un parklarına yerleştirilebileceğini söyledi.
Hasköy Parkı'na yerleştirilen eserlerle ilgili bilgi veren Madra, “Maria Sezer'in 'Kaçak' adlı eseri, tarihi limandan çıkan kayıkların bir sembolü. Jerome Symons'un 'Serbest Kürsü' adlı eseri, birilerine sesini duyurmak isteyenler için hazırlanmış bir platform. Dagmar Subrtova'nın 'Deniz Feneri' adlı eseri de Haliç'te ışıklı bir fener olacak” ifadesini kullandı.