Güncelleme Tarihi:
‘TÜM TOPLUMU ETKİLİYOR’
Doç. Dr. Veysi Çeri: İnsanlar psikiyatrik hastalık tedavisine zaten damgalanma korkusu ile çok geç gidiyor. Bunun yanı sıra devlet hastanesinde 5 dakikalık psikiyatri muayenesi ile psikiyatrik sorunların çözülmesi çok zor. Özel merkezlerde psikiyatri muayenelerinin SGK tarafından karşılanması çok faydalı bir adım olabilir. Türkiye dünyanın en sinirli ülkelerinden biri. Bu da tedavi gerektiren bir durumdur. Markette psikolog afişine insanların bu kadar çok ilgi göstermesinin, konuşmasının sebebi aslında insanların da psikolojik desteğe ihtiyaç duyması. Psikiyatrik hastalıklar sadece kişinin kendisini etkilemez, aile bireylerini, arkadaşlarını ve hatta işgücünü etkiler. Sağlığın diğer parametrelerinden hiçbiri toplumun diğer üyelerini psikiyatrik sorunlar kadar etkilemez.
‘AİLE PSİKOLOĞU OLMALI’
Psikolog Özgün Ergin: Sosyal medyada son zamanlarda artan ve gülerek karşıladığımız bu tarz paylaşımlardan ve yapılan yorumlardan anlaşıldığı üzere toplumda psikolog ihtiyacı ve talebi oldukça fazla. Biz psikologların ve halkımızın uzun zamandır dile getirdiği bir talep var. Her ailenin bir psikoloğu olmalı. Şu an 13 bine yakın psikoloji kontenjanı ve aynı zamanda her an göreve başlayabilecek binlerce nitelikli mezun, lisanslı psikolog var. Yani adres köşe başındaki market değil, sağlık kuruluşları ve nihayetinde aile hekimliği olmalı. Psikoloğa ve psikologların halihazırda sunmakta oldukları hizmetlere toplumun tüm kesimleri ve her yaştan birey tarafından ulaşım elbette kolaylaştırılmalı, en kısa zamanda daha çok psikolog istihdam edilmelidir.
BU ESPRİLERE NEDEN HEMEN İNANIYORUZ
Markette psikolog randevusu olayının bir diğer boyutu ise insanların kolayca inanmış ve olayın doğruluğunu sorgulamamış olması. Psikolog Özgün Ergin sosyal medya ve teknolojinin hayatımızın içine bu kadar girmesine rağmen, burada gördüklerimizi hâlâ yeteri kadar sorgulamadığımızı belirterek olayı şöyle değerlendiriyor:
“Olması pek beklenmeyen, ‘Bu kadar da olmaz herhalde’ dediğimiz şeylerin gerçeğe dönüştüğünü gördükçe, ‘Acaba mı? Olabilir mi? Değildir ama...’ tepkileriyle daha sık karşılaşabiliyoruz. Aynı zamanda sosyal medyada gördüklerimizin doğruluğunu sorgulama, doğru olmayan bilgiyi ayırt etmeyi sağlayacak akılcı düşünme becerilerini geliştirmemiz gerekiyor. Bilişim teknolojilerinin her geçen gün hayatımıza daha çok girdiği ve vazgeçilmez bir yere sahip olduğu bu dönemde, en çok ihtiyaç duyacağımız becerilerden biri de bu. Tabii konuştuğumuz örnek trajikomik bir durum olduğu için özellikle çok paylaşıldı diye düşünüyorum.”