Güncelleme Tarihi:
Uyuşturucu kartellerinin Meksika’da güçlenmesinin iki temel sebebi bulunuyor. Bunlardan ilki, Orta Amerika’daki uyuşturucu trafiğini yöneten iki Kolombiya karteli Cali ve Medellin’in 1990’larda ortadan kalkması. Birbirlerine rakip olan iki kartel, zamanla doğurdukları şiddetin kurbanı olmuş ve devlet içindeki adamlarının saf değiştirerek gelir kaynaklarını kesmesiyle çökmüştü.
İkinci neden ise, ABD’nin doğu ucunda bulunan eyaleti Florida’ya olan uyuşturucu güzergâhını kapatması oldu. Bu şekilde uyuşturucu trafiği Meksika’ya kaydı ve bu ülkedeki kartellerin kontrolüne girdi. Bu iki gelişmenin ardından, Meksika’da işsizlik ve yolsuzluk gibi faktörlerle gittikçe güç kazanan uyuşturucu kartelleri, ABD ile 3 bin 169 km uzunluğunda sınır paylaşan Meksika’yı bir uyuşturucu şebekesi haline getirdi.
Meksika hükümeti, bugün başta Juarez, Sinaola, Gulf (Körfez) ve Tijuana karteli olmak üzere yedi kartelle savaşıyor. ABD Ulusal Uyuşturucu İstihbarat Merkezi’ne göre, bu karteller ABD’deki yasa dışı toptan uyuşturucu satışının tamamını elinde bulunduruyor. Merkeze göre, karteller karayolu ulaşım ağını ABD’ye kokain, esrar, uyarıcı özelliği olan sentetik madde metamfetamin ve eroin sokmak için kullanıyor.
Meksika Dışişleri Bakanlığı’nın 2008 yılında Uluslararası Narkotik Kontrolü Stratejik Raporuna göre, ABD’ye giren uyuşturucunun yüzde 90’ı Meksika’dan sağlanıyor.ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi’nin 2007 yılı raporunda ise, kartellerin bu ticaretten yıllık 13.6 ile 48.4 milyar dolar arası gelir elde ettiği belirtildi.
HÜKÜMETİN SAVAŞ İLANI
Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon, göreve geldiği 2006 yılında, önüne polis ve yargı ile geçilemeyeceğini anladığı kartellere karşı savaş ilan etti. O yılın Aralık ayında, kartellerin “Altın Üçgen Eyaletleri” olarak bilinen Chihuahua, Durango ve Sinaloa dâhil dokuz eyalete 36 bin asker konuşlandırıldı.
Meksika hükümetinin orduya başvurması, belirli bir çizgide kalan uyuşturucu savaşının ülke basınına fazlasıyla yansımasını sağladı. Calderon, orduyu devreye sokmasının yanı sıra, beş alanda faaliyetlerini artırdı.
Bu kapsamda ele geçirilen suçlar ABD’ye teslim edildi, uyuşturucu yetiştirilen tarla ve hap üretilen laboratuarların imha edildi, Meksika ve ABD’deki federal kurumlar arasında işbirliği sağlandı ve kamu güvenlik reformlarıyla yargı sürecindeki prosedürü kısaltan reformlar yapıldı.
KARTELLER NASIL AYAKTA KALIYOR?
Meksika hükümetinin kartel liderlerini yakalaması veya öldürmesi, ABD’ye çıkan ticaret yolları için yapılan savaşın daha da şiddetlenmesine ve toplu cinayetlerin artmasına neden oldu. Başta Gulf ve Sinaola kartelleri olmak üzere uyuşturucu çeteleri Meksika halkına ve kamu çalışanlarına korku salmak için “kiralık katillerden oluşan çeteler” kullanmaya başladı.
Ulusal Özerk Meksika Üniversitesi akademisyeni Luis Astorga, 2007 yılında Houston Chronicle gazetesine verdiği demeçte artan şiddet olaylarını şöyle yorumladı: “Karteller geleneksel kiralık katiller içeren gangsterlikten, gerilla taktikleri kullanan yarı sivil-yarı askeri terörizme geçiş gösteriyor. Ayrıca, ordudan kaçanların kartellere katılım oranı gün geçtikçe artıyor (2000 ile 2006 yılları arası Meksika ordusundan 100 binden fazla asker firar etti).”
Meksika kartelleri, büyük ekonomik güçlerini kamu çalışanlarına uyuşturucu kaçakçılığına karşı sessiz kalmaları için rüşvet yedirmekte kullanıyor. Karteller, polis ve yargı sistemi içindeki yolsuzluklardan fayda sağlarken, uyuşturucu davalarına bakan yargıçlar tehditle susturuluyor.
Meksika uyuşturucu kartellerinin nüfuz bölgeleri |
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Los Angeles Times gazetesinin verdiği rakamlara göre, kartel savaşlarında Ocak 2007’den 31 Ağustos 2010 tarihine kadar 28 bin 228 kişi öldü. Calderon, savaşın başladığı günden bu yana 18 eyalete 45 bin asker ve beş bin polis konuşlandırdı.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi’ne konuşan Georgetown Üniversitesi Meksika Projesi direktörü John Bailey, polisin organize suçla mücadele edebilecek kapasiteye gelmesinin onlarca yıl alabileceğini belirtti.
Washington Bürosu Latin Amerika bölümü üyesi Maureen Meyer ise, ABD’yi içeren uzun dönemli bir stratejide beş yıl içinde sonuç alınabileceği görüşünde. Meyer gibi düşünen uzmanlar ABD ve Meksika’nın sınır bölgelerinde silah ve uyuşturucu trafiğini kontrol altına almasını öngören bir işbirliğini tek çıkış yolu olarak görüyor.
Ancak Meksika toplumu kartellere karşı verilen savaşta fazla iyimser değil. 2008 yılında Mexico City merkezli Reforma gazetesinin yaptığı ankete göre halkın yüzde 53’ü kartellere verilen savaşın kaybedildiğini düşünüyor. Aynı soru ABD'li yetkililere sorulduğunda ise, kartellerin gün geçtikçe güç kaybettiğini öne sürüyorlar.