Güncelleme Tarihi:
Dünya genelinde her yıl insanların yaklaşık yüzde 30'u ruhsal bir bozukluk geçiriyor. Birçok insanın yaşamının bir döneminde yaşayabildiği depresyon başta olmak üzere şizofreni, alkol ve madde kullanım bozuklukları da kalp, kanser ve inme gibi tıbbi hastalıklardan çok daha fazla yeti yitimine yol açıyor.
Uzmanlar, bireysel ve toplum sağlığının korunması için ruhsal bozukluk yaşayan kişilerin tedaviye ulaşmasının çok önemli olduğunu, bunun için hekim ve ilgili diğer sağlık personeli ile yatak sayısının yeterli olması gerektiğini vurguluyor. Türkiye'de ise kişi başına düşen gerek yatak sayısı gerekse doktor sayısı düşündürücü derecede az.
Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Doç. Dr. Doğan Yeşilbursa, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, bu yılki temanın “En iyi yatırım ruh sağlığına yatırım” olarak belirlendiğini söyledi.
Depresyon, şizofreni, alkol ve madde kullanım bozuklukları gibi ruhsal hastalıkların, kalp hastalıkları, kanser ve inme gibi diğer tıbbi hastalıklardan çok daha fazla yeti yitimine yol açtığına dikkati çeken Yeşilbursa, “Bedensel hastalıkların oluşumu ve seyri üzerine olan etkileri göz önüne alındığında ruhsal hastalıklara bağlı kayıpların dünya ekonomisindeki payının daha yüksek olduğu düşünülebilir” dedi.
Yeşilbursa, “her yıl dünyadaki insanların yüzde 30'una yakınının ruhsal bir bozukluk geçirdiğini” belirterek, “Bu insanların özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan üçte ikisi sağlık hizmetlerindeki eksikler nedeniyle hiçbir yardım kurumuna ulaşamıyor ya da yetersiz tedavi alıyor” diye konuştu.
"ÜLKEMİZDE 100 BİN KİŞİYE DÜŞEN PSİKİYATRİST SAYISI 2.20"
Dünyadaki hemen hemen bütün ülkelerde ruh sağlığı alanında çalışanların, ayaktan ve yataklı ruh sağlığı hizmetleri sunan merkezlerin sayısı, yapısı ve ruh sağlığını geliştirmek, korumak ve ruhsal hastalıkları tedavi etmek için sunulan hizmetin niteliği hala olması gerekenin çok altında olduğunu vurgulayan Yeşilbursa, şöyle devam etti:
“Sağlık Bakanlığı 2011 verilerine göre halen aktif olarak çalışan bin 625 psikiyatrist bulunmaktadır. Ülkemizde 100 bin kişiye düşen psikiyatrist sayısı 2.20'dir. Avrupa Birliği'nin 15 ülkesinde 100 bin kişiye ortalama 12.9 psikiyatrist düşmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ, WHO) 2008 verilerine göre Avrupa bölgesinde her 100 bin kişiye 8 psikiyatri yatağı düşen İtalya'dan sonra 100 bin kişiye 10 psikiyatri yatağı ile (adli ve uzun süreli bakım ve bağımlılık tedavisi için kullanılan yataklar dahil) Türkiye ikinci en az yatak sayısına sahip ülke.
Dünya üzerinde ruhsal hastalığı olan birçok kişinin hala tedaviye ulaşamadığını ifade eden Yeşilbursa, bu konuda yeterli ve etkili önlemler alınmadığını söyledi. Yeşilbursa, Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu'nun (WFMH) bu nedenle ruh sağlığı alanına yatırımların arttırılmasını amaç edinmiş bir kampanya başlatarak “Birlik, Görünürlük, Yasal Haklar, İyileşme” konuları üzerinde durduğunu belirtti.
Psikiyatrist, psikolog, psikolojik danışman ve sosyal çalışmacıların meslek dernekleri, hasta dernekleri gibi tüm yapılanmaların hükümetlerin sağlık konusundaki politik gündemlerine ruh sağlığı alanında yapılacak çalışmaları eklemesi için işbirliği içinde çalışması gerektiğini anlatan Yeşilbursa, görünürlülük açısından da ruhsal hastalıklar ve ruhsal hastalığı olanlara dair damgalamayla (stigma) mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Yeşilbursa, ruhsal hastalığı olan kişilerin toplum tarafından kendisine ve topluma zarar verebilecek, tehlikeli, korkutucu kişiler olarak algılanıp düşmanca ve ayrımcı tutumlara maruz kalabildiğini ifade ederek, “Birçok insan, etiketlenme korkusu nedeniyle ruhsal hastalıklarını saklamakta, bu nedenle tedavi kurumlarına başvurmamaktadır” dedi.
RUH SAĞLIĞI YASASININ 2015'TE ÇIKARILMASI HEDEFLENİYOR
Dernek olarak Ruh Sağlığı Yasası'nın bir an önce çıkarılması konusunda çaba harcadıklarını dile getiren Yeşilbursa, “Bu yıl geliştirilen Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı'nda Ruh Sağlığı Yasası'nın çıkarılma tarihi olarak 2015 belirlenmiştir” diye konuştu.
Yeşilbursa, iyileşme açısından ele alındığında ruhsal hastalıkların iyileşmesini en zorlaştıran etkenin ruhsal hastalığı olan kişilerin tedavi için sağlık kurumlarına başvuramaması olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Son zamanlarda geliştirilen bilgisayar teknolojilerinin etkili kullanımı ile dünyada Avustralya, Hindistan ve bazı Avrupa ülkelerinde yardımcı sağlık personeli aracılığıyla ruhsal hastalıklar için tarama, tanı koyma ve tedavi uygulamalarının yapılması yaygınlaşmaya başlamıştır. Ülkemizde psikiyatrist sayısı Avrupa Birliği ülkelerinin onda biri kadardır. Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı;na göre ülkemizde psikiyatr yetiştiren kurumlarda eğitim kontenjanları yüzde 100 arttırılsa bile 2050 yılında nüfus başına düşen psikiyatrist sayısı Avrupa Birliği ortalamasına ulaşılamamaktadır.
Yeni açılan üniversitelerin tıp fakültelerinde ve eğitim araştırma hastanelerinde eğitici konumundaki az sayıda öğretim üyesi ve özerk psikiyatri kliniği olmayan bir ortamda eğitim alarak yetişen psikiyatristlerin mesleki yetkinliklerinin sağlanmasında güçlük çekileceği açıktır.”