Bu, Özkan mı acaba?

Güncelleme Tarihi:

Bu, Özkan mı acaba
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2001 00:00

Haberin Devamı

MFÖ'nün Ö'sü evinin kapılarını ilk kez Hürriyet'e açtı

MFÖ'nün Ö'sü Özkan Uğur, 30'undan sonra ünlü müzisyen, 40'ından sonra ünlü oyuncu, 45'inden sonra da ünlü sunucu oldu. Özkan'ın oyunculuğunu keşfeden, ‘‘alçakgönüllüler kralı’’ sevgili Yavuz Turgul'dur. MFÖ'nün ‘‘Mazeretim Var Asabiyim Ben’’ şarkısının klibinde Özkan'ı mimiklerinden yakalayıp ‘‘Eşkıya’’nın kadrosuna aldı. Derken ‘‘İkinci Bahar’’ adlı TV dizisinin Secaattin'i, derken Devlet Tiyatrosu'nda ‘‘Küçük Bir İş İçin Yaşlı Bir Palyaço Aranıyor’’ adlı üç kişilik oyunda palyaço, derken ‘‘Komser Şekspir’’in Danyel'i... Dün fındık reklamında söylediği ‘‘Aganigi’’ herkesin dilindeydi, şimdilerde ise herkese ‘‘Mı acaba?’’ dedirtir oldu... Özkan Uğur, 11 yıllık eşi Aysun, 5.5 yaşındaki oğlu Alişan ve kayınvalidesi Necmiye hanımla birlikte yaşar Göksu Evleri'nde huzur dolu kiralık tripleks villasında. İşte ocak ayında hayli sıcak bir İstanbul öğleni. İşte sımsıcak Uğur ailesi. Mi acaba?.. Önce şıkları görelim.

Özkan profesyonel müzik hayatına 1970'te Kaygısızlar'la başladı. Fenerbahçe Lisesi orkestrasının genç gitaristi Barış Manço gibi müzik dünyasının devleriyle beraberdi artık. Özkan Uğur artık müzik dünyasının ‘‘Kınalı Kuzu’’suydu.

- Babam Denizyolları'nda çarkçıbaşıydı. Ben beş erkek kardeşin en küçüğüyüm. Ortaokuldayken hafiften gitar çalıyordum ama tiyatro vardı içimde. Anne babama çok yalvarmıştım beni konservatuvarın tiyatro bölümüne yazdırsınlar diye, yazdırmadılar. Fenerbahçe Lisesi'nde okurken müzik iyice ağır bastı, yolum çizildi. Benim ilk aşkım, ilk heyecanım müzik. Biz MFÖ olarak pop müziğe bir çizik atmışızdır, kapıyı ilk açan biz olduk. Çokonat reklamından kazandığımız parayla ilk albümümüzü yaptık. O zamanlar Ajda'ya, Sezen'e vokal yapıyorduk. İlk albümümüz ‘‘Ele Güne Karşı’’ çıktığı gün olay oldu, 25 hafta listede l numara olarak kaldı. Bunları en iyi bilenlerden biri sensin Yener ağabey. Biz grup olarak 30'lu yaşlarda meşhur olduk, çok harpler gördük. İyi ki de öyle olmuş. Gençken meşhur olsaydık bugünlere gelemezdik, kişilik çatışmalarıyla aramızda kavgalar olurdu. Bizim korumalarımız yok, bizim ‘‘korumama’’mız var.

TİYATRONUN TOZLARI

Şıklardan birinde tiyatro var.

- 1980'de askerden döndüğümde Fuat, Ferhan Şensoy'un ‘‘Şahları da Vururlar’’ oyununun müziğini yapıyordu. Beni çağırdı, her gece birlikte icra ettik sahnede. 500 oyun oynadık, çalıp söyledik. Oyunu kelimesi kelimesine o kadar iyi biliyorduk ki, oyunculardan biri hastalanınca onun yerine geçiyorduk. Tiyatro tozunu ilk Ferhan Şensoy'da yuttum. Devlet Tiyatrosu'nda rol aldığım duyulunca kimileri ayağa kalktı. ‘‘Konservatuvar mezunu olmayan bir adam nasıl oynar kardeşim’’ diye. Hatta imza toplama kampanyası bile başlattılar. Kulaklarımı tıkadım, tamamen oyuna konsantre oldum. Tam 2,5 ay sabahtan gece yarılarına kadar provalar yaptık. Oyunun ilk gösteriminden sonra aleyhimize imza toplayanlar gelip beni ve Mehmet Güleryüz'ü tebrik etti, birisi de özür diledi.

Soruyu görmek istiyor musunuz?

Beni Jack Nicholson'a benzetmeleri çok hoş

İngiliz formatlı bu yarışmanın dünyadaki ilk sunucusu ben oldum. İspanya, İtalya ve Fransa'daki yayınlar öncesinde benim sunuculuk kasetim örnek olarak gönderildi. Türkiye, ilk kez bir yarışma sunucusu ihraç etmiş oldu yani. İngiliz yapımcılar ilk prova öncesinde beni görünce ‘‘Biraz daha genç, enerjik biri olsaydı hay Allah’’ falan olmuşlar. Altıncı provadan sonra ‘‘Sen neymişsin be abi’’ durumuna geçtiler. Jack Nicholson'a benzediğimi söylemeleri hoşuma gidiyor doğrusu. Yener ağabey, sence benziyor muyum acaba? Seven de, gıcık olan da beni seyrediyor. Bizde yarışma programı denince belli standartlar akla geliyor. Ben onların dışındayım, kendine özgü bir tip oluşturdum. Şunu da söyleyeyim saçlarım gördüğü gibi hakiki siyah, boyama filan değil.

Sabahın köründe lahmacun yedim

Teoman'ı, Şebnem Ferah'ı beğeniyorum. Mustafa Sandal'ın besteciliğini seviyorum. Evde genellikle etnik, new-age türü müzik dinleriz.

Haftada iki gün bir spor salonunda step ve ağırlık çalışması yapıyorum.

En büyük lüksümüz ailece balık lokantasına gitmektir.

İkinci Bahar'da o kadar çok yedim ki, bende kebap, lahmacun ve çiğköfte patlaması oldu. Bir keresinde sabahın köründeki çekimlerde üstüste bol soğanlı 10 lahmacun yemiştim.

Koku merakım vardır, after shave hastasıyımdır. Gray Flanel'den başkasını kullanmam.

Mutfak işlerinden hiç anlamam, bazen Aysun'la beraber haşlama sebze kürü yaparız. Kokusuna bile dayanamadığım tek yemek bakla favadır.

Her gün bir avuç fındık yerim, çok iyidir, herkese tavsiye ederim.

Bende evi arama takıntısı var

Hep evi merak ederim. Eve gelmeden önce telefon edip ‘‘Bir şey istiyor musunuz?’’ diye sorarım, genellikle ‘‘yok’’ derler. Aradan yarım saat geçer bir daha ararım; ‘‘Gerçekten bir şey lazım değil mi?’’ derim. Sonunda bana ‘‘Bir ekmek al bari’’ derler. Sonra bir telefon daha ederim ‘‘Alişan geldi mi, gitti mi?’’ diye. Yani evdekilerde gına durumu olur.

Bütün yeşillikleri sirkeyle yıkıyor

Yener ağabey, bende mikrop takıntısı var, yani mikrop kapacağım durumu. 15 sene önce bir lokandada yediğim salatadan sarılık kapıp yataklara düştükten sonra böyle oldum. Bizim evde bütün yeşillikler sirkeye yatırılır.

Hatta maydanozların, dereotunun yaprakları bile tek tek yıkanır. Mesela Aysun masaya elma getirir, ben hemen sorarım ‘‘Yıkandı mı?’’ diye. O da ‘‘Yıkandı elbette’’ der.

Bu soru bir kere sorulur birader!..

Her yarım saatte bir ben yine sorarım yıkanıp yıkanmadığını. ‘‘Yıkandı mı?’’ takıntısı var bende. İlaç bile taze olacak, son kullanma tarihi beni ilgilendirmez.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!