Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2005 00:00
İYİ ki Başbakan inisiyatif kullandı ve 1 Nisan itibarıyla yürürlüğe girmesi gereken Ceza Yasası’nın uygulanmasını iki ay ertelettirdi.Önümüzdeki zamanın yasayı baştan sona ıslah etmeye yetmeyebileceği belli ama en azından çok göze batan kusurlar düzeltilebilir.Lafı uzatmadan, çok önemli gördüğümüz birkaç örnek verelim:Bu Ceza Yasası Lozan’da bin kavga ile lağvettirdiğimiz adli kapitülasyonu tekrar yaşamımıza sokuyor.Yukarıdaki sözümüz size çok çarpıcı hatta abartılı gelmiş olabilir. Ama dinleyin bakalım doğru mu, değil mi?Adli kapitülasyonların özelliği sadece ‘yabancıların kendi konsolosluk mahkemelerinde yargılanmaları’ değildi. Onların kuralları da ayrıydı. Kısaca onlar imtiyazlıydı. Aynı eylem nedeniyle Türk’e verilen ceza onlarınkinden farklı ve ağırdı.Yeni Ceza Yasası’nın 4’üncü maddesi aynen kapitülasyon dönemi gibi, yabancıya ayrıcalık tanıyor. ‘Sakınamayacağı bir hata nedeniyle kanunu bilmediği için meşru sanarak bir suç işleyen kimse cezaen sorumlu olmaz’ diyor. Böylece örneğin yurdumuza gelen ve uyuşturucu alıp kullanan bir Hollandalı polis tarafından yakalanıp adalete verilse o kişiye ‘Sizin yasalarınızda suç olduğunu bilmiyordum. Benim ülkemde uyuşturucu satın almak, kullanmak suç değil. O nedenle masumum’ diyerek kurtulabilir. Ama bir Türk uyuşturucu alırsa, kullanırsa suç işlemiş sayılır ve cezalandırılır.İşin kötü tarafı 4’üncü madde genel hükümler içinde olduğu için yasanın geri kalan tüm maddeleri için de uygulanacak. Yani yasanın sadece bir iki maddesi değil tamamı Türk vatandaşlarını ikinci sınıf sayıyor.Keza çok tartışılan 305’inci madde var ya... Hani ‘temel milli yararlara karşı fiillerde bulunmak maksadıyla veya bu nedenle yabancı kişi veya kuruluşlardan (...) maddi yarar sağlamayı’ suç sayan madde. O eylemi bir Türk vatandaşı yaparsa 3 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılacak ama aynı şeyi bir yabancı (örneğin İran’dan para alan bir İngiliz) yaparsa ceza verilmeyecek çünkü bu eylem sadece Türkiye vatandaşı için suç sayılmış.Yasanın 76’ncı maddesinin Türkiye’yi soykırım suçlusu ilan ettiğine önceki gün değindik. O madde orada iken biz kimseye ‘Osmanlılar soykırım yapmadı’ diyemeyiz, çünkü Osmanlı’nın örneğin ‘tehcir’ kararını bu yasayla soykırım olarak ilan etmiş haldeyiz. Bu olabilir mi?Daha önce değindiğimiz konulara değinmek istemiyoruz çünkü yer yok. Yasadaki ‘Fuhuş’ başlıklı 227’nci madde, ‘başkasını fuhuşa teşvik edeni, bu amaçla aracılık yapanı vs.’yi’ cezalandırmayı öngörüyor. Ama fahişelik yapanı cezalandırmıyor. Olayın tabiatı onu gerektirdiği için bir şey demiyoruz. Ama maddenin son fıkrası ‘fuhuşa sürüklenen kişi, tedavi veya terapiye tabi tutulur’ diyor. Hadi ‘tedavi ile terapi’nin farkı ne?’ diye sormayalım. Şimdi lütfen siz bir yanıt verin:Suçlu saymadığınız bir kişiyi (fahişeyi) neye dayanarak ‘tedavi veya terapiye (fuhuş hastalık mıdır ki tedavisi olsun) tabi tutacaksınız?’ O kişi ‘Ben hayatımdan memnunum, size ne?’ derse ne yapacaksınız?
button